Ali Ferşadoğlu

Ali Ferşadoğlu

Mutluluk kalbin gıdasını vermekle elde edilmez mi?

Mutluluk kalbin gıdasını vermekle elde edilmez mi?

Mutluluğun asıl kaynağı, zenginlik, şan-şöhret, mal-mülk, evlilik değildir. Huzurun ve saadetin asıl sebebi; yaratılış, yapılanma ve dizayn ediliş biçimine göre hareket etmektir.

“Kalbin gıdası nedir, ne ile ve nasıl mutmain olur, huzur bulur?”
Her duyumuzun, her duygumuzun ve her uzvumuzun görevi ayrı ayrıdır. Gözün gıdası güzel manzaralar, kulağınki güzel ve âhenkli sesler, dilinki tatlar, mideninki yiyecek, böbreklerimizinki su, ciğerlerimizinki temiz havadır. En leziz ve kaliteli balı gözümüze yedirirsek kör edebilir, en nadide çiçekleri kulağımıza sokarsak kulak zarını patlatırız. Ciğerimize hava yerine su veya yiyecek kaçarsa, ölümümüze sebep olabilir.
Aynen bunun gibi manevî duygularımızın da gıdaları ayrı ayrı olmalıdır. Kalp, ancak Allah’a iman ve O’nu zikretmekle tatmin olur, rahat eder, huzur bulur. Çünkü ona göre dizayn edilmiştir. “Haberiniz olsun ki, kalpler ancak Allah’ın zikriyle huzura kavuşur”1 fermanıyla buna işaret edilir. Kalp, iman mahalli olduğundan, onun birinci görevi Yaratan’a iman etmek ve O’nu anmaktır.

Kalbin asıl görevi dünya işleri ve maddiyât ile uğraşmak değildir.2 Çünkü dünya işlerini ve maddî lezzetleri takip etme işi nefsimize verilmiştir.
Kalbin ikinci vazifesi ise sevgi üretmektir. Çünkü kalp, sevgi üretim merkezidir. Başta ruhumuzu, kendimizi, anne babamızı, çoluk çocuğumuzu, akrabalarımızı ve sair insanları severiz. Sevgi aynı zamanda bizi birbirimizle kaynaştırır. Güzel şeyleri, hayvanları, türlü yiyecek-içecek ve giyecekleri, manzaraları, diğer bütün varlıkları severiz.

Elbette sonsuz sevgi potansiyeline sahip olan kalp, fânî, basit, solan, yok olmaya mahkûm nesnelere razı olmaz. Bütün gücüyle “sonsuzluk” isteyen kalbimizi sonlu ve tükenici olan yiyecek, içecek, mal-mülk, şan-şöhret, para, dünyevî makamlar gibi şeylerle doyurup tatmin edemeyiz.
Maddî kalp gibi kalbin manevî cephesinin, iç âleminin de gıdası olmalıdır. Onu, maddî gıdalarla tatmin etmeye çalışmak lezzet değil, kalbi köreltmek, öldürmektir...
Huzurlu ve mutlu bir hayat sürmek isteyen, kalp, akıl ve hayal kuvvetlerini ibadetle meşgul etmelidir.3 Çünkü kalbî amellerin güneşi imandır.4
Kalbin görevlerinden birisi de, gayb/metafizik âlemlerle irtibatı sağlamaktır. Hayvanî duygulardan çıkıp, cismaniyeti, maddeperestliği bırakmanın; dünyadan daha geniş bir hayat dairesi bulmanın; ışınsal, manevî, gaybî/metafiziksel âlemlere ulaşmanın anahtarı şudur:

- Marifetullah (Allah’ı kâinat kitabında yansıyan isim ve sıfatlarıyla bilmek),
- Yaratıcının birliğinin sırlarını ifade eden Lâ ilâhe illâllah kudsî kelimesini kalbe söylettirmek,
- Ruhu işlettirmektir.5

Dipnotlar:
1- Ra’d Suresi: 28.; 2-Mesnevî-i Nuriye, 102.; 3-A.g.e., s. 291-292.; 4-İşârâtü’l-’câz, s. 32.; 5-Mektubat, s. 429.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Ferşadoğlu Arşivi