Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Muhteşem Yüzyıl’a öneriler

Muhteşem Yüzyıl’a öneriler

 

Tarihle tüm ilişkilerini koparıp tam bir “aşk” ve “intikam” sendromuna giren “Muhteşem Yüzyıl” isimli dizisinin senaryosunu yazanlara “gayr-i min haddin” (haddim olmayarak) bazı önerilerim olacak…
 
Pargalı İbrahim Paşa’yı katlettiren Padişah-ı Cihan Muhteşem Sultan Süleyman’a müthiş öfkelenen Hatice Sultan, bağıra bağıra hesap sormakla kalmasın, gelecek dizilerde suratına bir “Osmanlı tokadı” aşketsin!
Ardından Kanuni’yi tahttan indirip kendisi “Padişahe” olsun! Böylece Osmanlılar “ilk kadın padişah”a da kavuşmuş olurlar. Bu sayede dizi daha “ilginç” hale gelir! (Bakın İngiltere için kral olmuş kraliçe olmuş fark ediyor mu?).
 
Bu da olmazsa, Rüstem Paşa ile formalite evliliği yaptırılan cariye (adı neydi?), Pargalı’nın dul eşi Hatice Sultan’la, gelecekte “tarihin en büyük savaşı” olarak tarihe geçecek olan “Hürrem Savaşları”nı başlatmak üzere ittifak kursun…
Şimdiden ileri yaşta olduğuna göre, kendi Şeyhülislâmlığını görecek kadar yaşamayacağı muhakkak olan İstanbul Kadısı Ebussuud Efendi’yi hemen öldürsünler: Böylece, dizi başına ödedikleri para “muhteşem senaryo”yu yazanlara paylaştırma imkânı da doğar!
 
“Gittikçe babana benziyorsun” dendikçe kahrolan Kanuni’ye, bir tarihçi tarafından, sevabına, babasının ne kadar büyük bir padişah olduğu, sekiz seneye seksen seneyi nasıl sığdırdığı, ne büyük işler yaptığı, öyle bir padişahın oğlu olduğu için övünmesi gerektiği anlatılsın!
 
Mahidevran Sultan, Taşlıcalı Yahya Bey’e âşık olmuş gibi yapsın, “Onu önce ben gördüm, ben âşık oldum” diye hak iddia edeceği kuşkusuz olan Mihrimah Sultan’ı, Taşlıcalı Yahya aşkı karşılığında, annesi Hürrem Sultan’ı zehirlemeye razı etsin! Yaklaşık on dizi sonra Mihrimah Sultan bu teklifi kabul etsin ve ağlaya-zırlaya uygulamaya geçsin.
 
Tam o sırada diziye dâhil edilecek “Falcı Bacı” tarafından, Hürrem Sultan, kumpastan haberdar edilsin. Fakat inanamasın. Bizim sanat çevrelerinin çokça sevdiği ve sürekli tekrarladığı “Fala inanma, falsız da kalma” tekerlemesini tekerleye tekerleye Hasbahçe’de dolaşırken, üç metre uzunluğunda büyük bir yılan görsün (fazla zahmete girmemek için yılan rolüne kalın bir hortum da çıkarılabilir).
 
“Yoksa bizim Mihrimah, yılan suretine girip mi beni zehirleyecek?” diye düşünürken, “Su içene yılan bile ilişmez” sözünü hatırlayıp, kilo vermek için yanında taşıdığı pet şişeden lıkır lıkır su içmeye başlasın (lıkır lıkır içmesi saray adabına uymazsa, şıkır şıkır da içebilir).
 
Yılan dillenip, “Ne yapıyorsun Hatun?” diye sorsun. Hürrem Sultan da, “Görmüyor musun” diye cevap versin kızgın kızgın, “su içiyorum, su içene yılan bile dokunmaz!”
Yılan: “Ben gelmiş geçmiş bütün yılanların padişahı Şahmaran’ım, öyle bir ferman çıkardığımı hatırlamıyorum, ama çıkarmışsam bile geri alıyorum, keyif benim, kim ne karışır” desin ve tam ısıracakken, âşık olduğunu fark etsin.
 
Hürrem Sultan da tıpkı Kanuni aşkını kullandığı gibi bunu da kullanıp, Şahmaran Hazretleri’ni, Mahidevran Sultan’ı ısırmaya razı etsin.
 
Amma velâkin, yılandan korkması sebebiyle Hürrem Sultan’ın tüm vücudunda kurdeşen çıbanları çıksın; bu durumda çıbanlarını saklamak derdine düşsün ve “tesettür”e girsin (böylece en azından Başbakan’ın zoruyla değil, çıbanların zoruyla örtünmüş olur).
İşlerini doğru düzgün yapmayan “Ninja” kılıklı cellâtlar yüzünden Pargalı İbrahim Paşa, aslında ölmemiş olsun. Meçhul mezarında kendine gelip, “Beklenen Marmara depremi nihayet oldu, uyurken saray başıma çöktü, enkaz altında kaldım” diye bas bas bağırmaya başlasın. O sırada nasılsa mezarın yanından geçen yeni Sadrazam Ayas Mehmed Paşa mezarı açsın, Pargalı’yı ölümden kurtarsın. Amma velâkin Pargalı, Ayas Mehmed Paşa’nın belindeki hançeri kapıp Mehmed Paşa’yı öldürsün. Kendi mezarına onu gömsün. Usta bir makyajla Ayas Paşa’ya benzesin ve bıraktığı yerden sadrazamlığına devam etsin.
 
Bütün bu olup bitenleri tarih, şaşkın şaşkın seyretsin!
 
Nasıl ama, senaryomu beğendiniz mi?
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi