M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Allah Sonumuzu Hayreylesin

Allah Sonumuzu Hayreylesin

 

"Allah cc. hepimizin sonunu hayreylesin."
Bu bir temenni ve duadan ibarettir kuşkusuz.
Ama, sonumuzun hayr veya şer olması biraz da bize bağlı değil mi?
Biraz'dan kastım, orandaki azlık değil, burada kulun dahlini vurgulamak içindir.
Yoksa, burada ne Allah'ın varlığı devre dışı bırakılabilir, ne de kulun iradesi yok sayılabilir!
 
***
 
Mutlak (külli) iradeyi yaratan Allah'tır.
Kuluna, iradeyi ve o iradeyi kullanma gücünü ve yetkisini veren de Allah!..
Allah, insana irade vermeseydi, vermeyebilirdi değil mi?
Bu konuda O'nu kim zorlayabilirdi ki?!
Yine Allah, insana iradeyi kullanma gücünü ve yetkisini vermeseydi, insan bunu nasıl kullanabilecekti?!
Demek ki, Allah'ın varlığı, mutlak iradesi, olaylara dahli, her zaman vardır ve hep devrededir.
Çünkü, yaratan, gücü-kuvveti veren, imkanları, fırsatları bahşeden bizzat Allah Tealadır.
İnsan'ın yaptığı ise, bu fırsat ve imkanları özgür iradesiyle (müsbet veya menfi yönde seçim yaparak tercihini) kullanmaktan ibarettir.
Kısaca, kul ister, Allah yaratır.
Aksi olsaydı, kul iradesinden söz edilemezdi!
İnsanın hiç dahli olmasa, iradesini özgürce kullanamasa, seçimini yapamasa, bilerek veya isteyerek hareket edemese, ahirette ne diye sorumlu tutulsun ki!?
Kur'an-ı Kerim, İnsanın kendi yaptıklarından sorumlu tutulacağını ifade eden ayetlerle doludur.
 
*** 
 
İnsan, dünyada kendisi için yazılan seçeneksiz tek bir senaryonun zorunlu oyuncusu değildir, olamaz. 
Böyle olsaydı, "ben iradem dışı yazılan bir senaryoyu oynadım, bu senaryo bana ait değildir, dolayısıyla ben bu oyunda yaptıklarımdan sorumlu tutulamam" deme hakkı doğardı.
Bunu dememek için, Allah kullarına çok çeşitli seçenekler, senaryolar, yol haritaları göstermiştir.
Büyük bir rahmet olarak da, kendi Kitab'ında "hidayet yolu"nu bizzat tarif ederek bize seçtiği yolu göstermiştir.
Dünyada insanın önüne konulan bütün seçenekler, insanı ya mutluluğa götürecek, ya da felakete sürükleyecek yapıdadır.
Başka bir ifadeyle, insanın seçimine göre yapacağı, onu ya cennet'e girdirecek, ya da cehenneme sevkedecektir.
Yani, cenneti de, cehennemi de seçme hakkı bu dünyada insanın eline verilmiştir.
Cennet'e gitmek isteyen insan cennetlik söz ve eylemlerde bulunur, cehenneme gitmek isteyen de cehennemlik işler yapar.
Sonuçta, insan daha bu dünya'da iken, cennet'e mi yoksa cehennem'e mi gitmek istediğini bizzat yaptıklarıyla kendisi karar vermektedir.
Böylece, insan burada cennetini de cehennemini de kendi elleriyle inşa etmektedir.
Zaten, insanın ahiretteki sorgulaması da bu yönde olacaktır.
 
*** 
 
İşte, "Allah, sonumuzu hayreylesin" derken, kula düşen; duanın gereğini yerine getirmekten ibarettir.
Bu da, hayra talip olup onu gerçekleştirmekle mümkündür.
Allah, zaten iyilikten, hayrdan, güzelden yanadır.
Zira, Allah iyilikleri emretmekte, kötülükleri yasaklamaktadır.
O, hep  hayrı murad eder, asla şerri murad etmez.
Onun için Allah, hayrı kendisine, şerri de insanlara nispet etmiştir.
Bizler, Müslümanlar olarak hep dua ederiz.
Ama aynı zamanda bu duaların gerçekleşmesi için gereğini de yapmaya çalışırız. 
Bu sebeple, "Allah sonumuzu hayreylesin" duasıyla beraber, o hayr için ne gerekiyorsa uğraşırız.
Yapmaya gücümüz yetmiyorsa, yapmak için olanca gayretimizi, niyetimizi sürdürürüz.
Sonuçta Allah'ın yardımını, nusretini bekleriz.
böylece, hayrın gerçekleşeceğine inanırız. 
Bu inanç ve eylemimiz, inşaallah sonumuzun da hayr olmasını sağlamış olacaktır. 
"Allah, sonumuzu hayreylesin."
 
facebook.com/parlakturk
twitter.com/vaktulemin

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
M. Emin Parlaktürk Arşivi