Mehmet Talu

Mehmet Talu

1434 Rebiulevvel ayındayız10

1434 Rebiulevvel ayındayız10

Fakat ne yazık ki, umreye giden Müslümanlar, genellikle umre süresince yapılan farz, vacip, sünnet veya müfsid niteliğinde umrenin her bir fiiliyle ilgili birçok hükümlere oldukça yabancı kalmakta, bu önemli ibadeti yerine getirme fırsatını bulduklarında da pek çoğu, bu hükümleri bilmedikleri gibi, kısa bir sürede bunları kâfi derecede öğrenme imkânını da bulamamaktadırlar. Bu sebeple hem yolculuk safhasında birçok sıkıntıya maruz kalmakta, hem de bilemediği için umre ibadetini ya eksik ifa etmiş veya umrenin sahih olmasına mani olacak bazı hatalarda bulunmuştur. Belki de, hac ve umrede vaki bu eksikliklerden ve hatalardan dolayı ALLAH Teâlâ, hac ve umreyi emrederken:

“Hac ve umreyi ALLAH Teâlâ için tamam yapınız…” buyurmuştur. Başka bir ibadeti emrederken, hiç böyle yani: “Tamam yapınız” buyurmamıştır.

Bu sebeple bazı zorluklara katlanarak umreye giden bir Müslüma-nın, umresini noksansız eda edip “makbul bir umre” yapabilmesi ve ALLAH Teâlâ katında en yüksek ecri kazanabilmesi için bu kutsal ibadetin nasıl yapılacağını, umre esnasında nelere dikkat etmesi gerektiğini, hangi fiil ve davranışların suç sayıldığını, kısaca erkânından adabına kadar, bu ibadetle ilgili hükümleri, kendisine yetecek kadar iyi bir şekilde öğrenmesi gerekir. Farzlarını, vaciplerini, sünnetlerini ve pratiğini bilmeden, tamamen amiyane ve kulaktan dolma bilgilerle, uydum kalabalığa şeklinde “makbul bir umre” yapmak mümkün değildir. Ayrıca başkalarından doğru bilgi alınsa da, umreye gidecek kimsenin bizzat okuyup, öğrenip bilgi sahibi olması kalbini tatmin etme bakımından çok daha faydalıdır. Bu nedenle aslında umreye gidecek kimselerin, umreye gitmeden evvel en az üç ay, bilgili ve tecrübeli hoca efendiler tarafından sıkı bir eğitim ve öğretimden geçirilmeleri çok faydalı ve isabetli olur.

Bir Müslüman’ın hayatı boyunca namaz ve oruç bu kadar tekerrür etmesi ve bu hususlarda bunca malumat verilmesine rağmen yine de bu emirlerin ifasında bazı noksanlıklarla karşılaşmaktayız. Umrenin ise, genellikle ömürde bir kaç defa olması, muhit yabancılığı ve lisan farklılığı gibi diğer ibadetlerden ayrı bir özelliği vardır. Umre adayı, şimdiye kadar hiç görmediği, gitmediği bir ülkeye, hiç bilmediği, tanımadığı insanlar arasına gitmektedir. Bir de farklı iklim şartları… Bütün bunlar, esasen hakkıyla ifası büyük bir dikkat ve eğitim isteyen umrenin zorluğunu bir kat daha artırmakta, tek başına hakkıyla ifasını adeta güçleştirmektedir. Ayrıca umrenin ifası sırasında yapılabilecek bir hata veya yanılgı, umre adaylarının maddî ve manevî açıdan mağdur olmalarına sebep olmaktadır. Hatta her türlü külfet ve maddî fedakârlığa katlanarak bu yolculuğu tamamlayan ve yurduna dönen bir kimse, bazen makbul bir umre yapmadan da dönebilmektedir. Çünkü bilemediği için umresini ya eksik, ya da hatalı yapmıştır. Kısacası umre, bilgi ve rehberliğe dayalı, devamlı dikkat, takip ve kontrol isteyen bir ibadettir.

Cenab-ı Hakka sonsuz şükürler olsun ki, görevli olarak birçok kere hacca, umreye gitmek nasip oldu. Bu vesile ile umreye gelen kardeşlerimizin karşılaştıkları ve çektikleri sıkıntıları, yaptıkları hataları yakinen müşahede ettik. Nafile sa’y yapanları, sünneti işleyeceğim derken haram işleyenleri ve farzı, vacibi terk edip bid’atleri farz telakki edenleri çok gördük. Bakara sûresi:196

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Talu Arşivi