M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Kutlanacak Doğumun Sancıları

Kutlanacak Doğumun Sancıları

Çözüm süreci'nin sıkıntılı geçeceğini daha önce de vurgulamıştık. Sürece muhalif kesimlerin son günlerde artış gösteren tepkileri, giderek organize bir hal almaya başladı. Bu durum, güvenlik güçleriyle halkı karşı karşıya getirmek gibi çok tehlikeli bir sonucun habercisidir. Buna dikkat etmek lazım.
 
Duyarlı okuyucularımız hatırlayacaklardır. Adı ne olursa olsun herhangi bir harekete tepki vermek, şiddete dönüşmedikçe yasaldır, doğaldır ve hatta bir haktır, demiştik. Zira siz, yapılan her icraatı desteklemek ya da onaylamak zorunda değilsiniz. Demokratik yollardan tepkinizi gösterir, itirazınızı yaparsınız. Ama, bunu şiddete başvurarak, kırarak, vurarak ve hatta maazallah öldürerek yapmaya kalkarsanız, davanızda haklı olsanız bile haksız duruma düşersiniz. Çünkü, pek çok masum, suçsuz, günahsız insanların, kadın, çocuk, yaşlı, hatta olaylarla hiç ilşgisi olmayan kişilerin zarar görmesi, mağdur olması, mal ve can kaybına uğraması söz konusudur. Bu hem yasal hem de dinen suçtur.
***
Barış sürecine karşı olmadıklarını söyleyenlerle “kanın durmasını biz de istiyoruz” diyenler, işin usül ve yönteminin yanlış olduğunu söyleyerek muhalefette bulunuyorlar. Karşı çıkanların bir kısmı da “âkil adamlar” listesindeki şahsiyetlere itiraz ediyorlar. Kanaatimce, bu gerekçeler artık bugün için tartışılacak konular değildir. Yapılacak iş, mevcut malzemeden helva yapmaya çalışmak olmalıdır.
Süreçte görev alan heyetlerin içinde, herkesin içine sindiremediği kişiler vardır, olması da doğaldır. Ama, olması gereken de zaten bu değil mi? Barışın sağlanması için taraflara bilgi aktaracak, onlardan bilgiler alacak, sonunda da ilgililere rapor verecek olan heyetlerin içinde her iki tarafa yakın olan insanların zaten bulunması gerekmez mi? Sizin beğendiğinizi onlar, onların beğendiğini de siz beğenmeyebilirsiniz. Hatta, heyetlerin içinde, tarafları temsil etmeyip her iki tarafa eşit mesafede duran ve kendisini hiçbir tarafın adamı olmamakla tanımlayan kişilerin bulunması da normal karşılanmalıdır. Aksi halde, arabuluculuk, uzlaşma, orta yolu bulma ve barış temin edilebilir mi?!..
On gün kadar önce, aralarında Prof.Dr.Beril Dedeoğlu, Hilal Kaplan, Yard.Doç.Dr.Vahap Coşkun ve Celalettin Taş'ın da bulunduğu heyet üyeleriyle özel bir oturumumuz oldu. Herbiri de farklı düşünceleri temsil eden bu insanların ortak söylemi “bu ülkenin tüm insanlarına onurlu yaşama hakkının sağlanması” idi. Din, dil, etnik, kültürel ve coğrafi farklılıklar, bu hakkın yaşanmasına asla engel olmamalıdır. Bu ülkenin vatandaşlarına, ne yazık ki düne kadar bu farklılıkların nasıl engel olduğunun örneklerini hep duyduk, gördük ve yaşadık. Bundan sonra artık bunlar yaşanmasın. Ülkenin kaynakları, enerjisi ve zamanı heba olmasın. Ortak dilekler buydu.
***
Türkiye, yeni bir doğumun eşiğindedir. Her doğum sancılı olur. Güneş de karanlıktan sonra doğar. İnşaallah, uzun süren bu karanlık ve sancılardan sonra, “kutlu doğum” haftasına nazire yaparcasına Türkiye'miz, yakın zamanda kutlayacağımız mübarek bir doğuma kucak açmanın mutluluğunu yaşamış olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
13 Yorum
M. Emin Parlaktürk Arşivi