Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

“Risk Değerlendirmesi” Mecburiyeti Nereden Çıktı?

“Risk Değerlendirmesi” Mecburiyeti Nereden Çıktı?

Veya soruyu şöyle de sorabiliriz.

6331 sayılı İş Güvenliği Kanunu kapsamında bina, apartman, site ve işyerlerinde ‘risk değerlendirmesi’ mecburiyeti konulurken acaba bu işin maliyeti, sahası, golfu enine boyuna düşünüldü mü? Yoksa komşuda var, bizde niye yok mu?..
6331 sayılı kanun diyor ki isterseniz bir işçi çalıştırın yine de risk değerlendirmesi mecburiyeti. Bunun için iş güvenliği uzmanlarıyla anlaşma yapmak zorundasınız.
Hadi riskli işçi çalıştıran iş yerlerini anladık da, bir işçiye kadar külfet yüklemek ne işe yarayacaksa? Şu anda piyasa İş Güvenliği uzmanlarıyla kaynıyor.
İki satır yazıya 1000 ila 1500 TL arasında mali yükümlülük...
Bir terzi yanında birde çırağı varsa kanun kapsamında.
Apartmanlara da aynı yükümlülük getirilince kantarın topu iyice kaçmış oldu.
Uzman neye bakacak?
Apartmanının elektrikleri sağlam mı?
Prizler açıkta mı?
Asansör çalışıyor mu?
Giriş çıkışlarda kaygan maddeler var mı?
Ruhsat veya iskan verilirken bunlar bakılsaydı ya.
Apartman yöneticileri şimdiye kadar bir uzmanla sözleşme yapmamışsa risk değerlendirmesi yapmamış sayılacağından al sana  22 bin 638 TL para cezası...
Israrında takip eden her ay için 4851 TL ceza.
Aynı dershane soygunu gibi, devlet okulunda kalite tutturamamışsa velilerin yolunacağı ikinci bir okul, ikinci ve de pahalı bir masraf kapısı...
Özelleşiyoruz ya, keyfiliğe merhaba.  
Öyle ya, bu kadar kazalar oluyorsa devlet neden tedbirini almasın?
Eskilerin sözüdür, sivri sineklerle uğraşacağına bataklığı kurut.
Şehirlerde binlerce ev iskânsız.
Belediye bu tip evlere su, doğalgaz gibi hizmetleri sunmuş, elektrikte vermiş...
Sözde yapı denetim büroları var. Belediye İmar Müdürlükleri var, Çalışma Bakanlığı müfettişleri ile uzmanlıkları var. Bunlar ne iş yapar?
Yoksa vur abalıya mı?
Sosyal Güvenlikte öyle değil mi?
Kılıçdaroğlu’nun da bir zamanlar başında bulunduğu Sosyal Sigortalar Kurumu dibe vurunca ceremesini emekliye yüklediler. Emekli olduğun halde bir işte çalışırsan aylığından %15 Sosyal Güvenlik Kurumuna kesilecek. Bunun aklı ve mantığı var mı?
Yani çalışma...
Çalışırsan gidenlerin ettikleri zararları senden alırım...
Devletçiliğin bir başka katı versiyonu...
Şimdi de Risk Değerlendirmesi diye çıkarılan yasanın mantığını kimseler doğru dürüst anlamış değil. Devletin denetim yapması o kadar zor mu?
Sen eğer iş güvenliği şartları oluşmadan ruhsat vermişsen, veya apartman yapılırken devlet olarak gerekli hassasiyeti göstermemişsen ceremesi apartmanda oturanlara değil sana aittir.
Piyasa da etlere karıştırılan domuz eti satılır, yoğurtlar öylesine.
Her yerden güvenerek yakıt almazsın.
Devletin aslı görevi sağlık, güvenlik, eğitim değil mi?
Evinize her ay gelen su faturalarına bakın.
40 TL lik su harcamışsanız, bunun üzerine “Atık Su” dedikleri mahiyetinin ne olduğu bilinmeyen %50 lik belediye kazığı ilave edilir. 40 TL 60 TL olur...
Atık su imiş... Kim harcamış bu suyu?
Tüketici mi?
Değil ama, çürük borularla döşenen suların akıttıklarının faturası sana bana kesilir.
Yani bir nevi resmi haraç...
Kanunun 4/C maddesi zorluyor, risk değerlendirmesi adını koydukları oyuna katılmazsan cezan birikiyor. Bakarsın bir süre sonra, evinizin kapısına haciz gelir...
Tekniğine uygun döşenmeyen elektriğin hesabını ver derler...
Veya zamanında denetlenmeyen iş yerlerinin ceremesi...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Nusret Çiçek Arşivi