Mevlüt Özcan

Mevlüt Özcan

Her vakitte Mirac’ı yaşamak

Her vakitte Mirac’ı yaşamak

Muhterem Müslümanlar!

Allah (C.C.) lütuf ve ikramda bulundu üç ayları yaşıyor, feyiz ve bereketleniyoruz. Recep ayının içinde iki kandilimiz var. İlki Regaib, onu daha önce idrak ettik. İnşallah Çarşamba akşamı Recep ayının 27’nci gecesi itibariyle Mirac Kandili gecesini idrak edeceğiz.

Mirac olayı, Allah’ın Peygamber Efendimize bir ihsanıdır. Allah’ın O’nu ne kadar sevdiğini gösteren, başka peygambere nasip olmayan bir taltif olayıdır. Bu gecede Hz. Muhammed (S.A.V.), bir mucize olarak Mekke’deki Mescid-i Haram’dan, Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya; oradan da göklerin ilâhi derinliklerine doğru ruhen ve bedenen Cenâb-ı Hakk’ın huzuruna çıkmıştır. Kur’ân-ı Kerim (İsrâ Suresi, ayet: 1, Necm Suresi, ayet: 1–18) ve hadis-i şeriflerle hakikati sabit olan Mirac hadisesi, ulvî bir tecellidir.

“Bir gece, kendisine bazı delillerimizi gösterelim diye, kulu Muhammed’i, Mescid-i Haram’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren O zatın şanı yücedir. Bütün eksikliklerden uzaktır. Gerçekten, her şeyi işiten, her şeyi gören O’dur” (İsra Suresi, ayet: 1)

Yolculuğun birinci bölümü Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa arasıdır; bu bölüme İsra denir. Mescid-i Aksa’dan yedi kat semaya ve ötelere götürülmesine de Mirac denir. İsrâ, İsra Suresi’nin 1’nci ayetiyle vukuu sabittir. İnkâr eden kâfir olur.

İsrâ ve Mirac olayına Necm Suresi’nde de (ayet: 1–18) değinilir. Bu olayın cereyan ettiğine dair 27 sahabenin rivayeti olduğunu Celâleddin Süyûti beyan ettikten sonra “Kitaf-ül Ezhar’il-Mütenâsira fi’l-Ahbar’il Mütevâtira” isimli eserinde Mirac hadisinin mütevatir hadislerden olduğunu zikreder.

İsrâ Suresi’nin birinci ayetinde geçen “Abdihi” kelimesiyle Peygamber Efendimizin İsrâ ve Mirac’ı ruhu ve cesediyle yaptığına işaret edilmiştir. Âlimlerimizin çoğunluğu da bu görüştedir.

Muhterem Müslümanlar!

Resul-i Kibriya Efendimiz bu muazzam yolculuğundan dönerken biz ümmetlerine çeşitli hediyelerle gelmiştir. Hediyelerden birincisi: Beş vakit namazdır. Mü’min, kemale ermiş bir şuurla namaza durduğu zaman Allah’tan hüsn-ü kabul görür.

İkincisi: Bakara Suresi’nin son iki ayetidir. Bu ayetlerin mealleri şöyledir:

“Peygamber, Rabbi tarafından kendisine ne indirildi ise ona iman etti, mü’minler de iman ettiler. Onlardan her biri Allah’a, meleklerine, kitabına ve resullerine iman etti. 'O’nun resullerinden hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz’ dediler ve eklediler: İşittik ve itaat ettik ey Rabbimiz, affını dileriz, dönüşümüz Sana’dır.

Allah hiçbir kimseyi, güç yetiremeyeceği bir şekilde yükümlü tutmaz. Herkesin kazandığı iyilik kendi lehine, işlediği fenalık da kendi aleyhinedir. Ey Rabbimiz! Eğer unuttuk ve kasıtsız olarak yanlış yaptıysak bundan dolayı bizi sorumlu tutma. Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Takat getiremeyeceğimiz şeylerle bizi yükümlü tutma. Affet bizi; bağışla kusurlarımızı, merhamet buyur bizlere. Sensin Mevlâ’mız, yardımcımız, kâfir topluluklara karşı Sen yardım eyle bize...”

Üçüncüsü: Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmadan ölen kimselerin günahlarının mağfiret edilmesidir.

Muhterem Müslümanlar!

Bu gece ve her gece değerlendirilmeli. Gönüller İsra ve Mirac’ın kutsi ışığına açılmalı ve selât-u selâmlar ve okunan Kur’ân’larla bu gece ve fırsatlar kaçırılmamalıdır...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mevlüt Özcan Arşivi