Kıvanç Tığlı

Kıvanç Tığlı

Borderline kişilik bozukluğu

Borderline kişilik bozukluğu

Süleyman bey 37 yaşında, eşi iki yıl önce vefat etmiş, bir çocuğu ile yaşayan bir beyefendiydi. Kendisiyle tanışmamız danışmanlık merkezine geldiğinde oldu. Merkezde kendisini anlatırken sorunlarını şöyle sıraladı: “Kıvanç hanım, ben kendimi şu sıralar çok mutsuz hissediyorum. Çevremde çok fazla dostum yok. Bunun da sebebi bence ben karşı taraftan çok şeyler bekliyorum. O kişinin bana çok iyi ve çok kusursuzca davranmasını bekliyorum. Ama karşı taraftan da bunları göremeyince hemen o insandan soğuyorum. Böylece dostluk kuramıyorum ve kendimi çoğu zaman yalnız hissediyorum. İhtiyacım olmadığı halde bir mağazaya gidip bir sürü gereksiz şey aldığım oluyor. Hiçbir zaman para biriktiremiyorum. Özellikle en çok rahatsız olduğum konu da; sinirlendiğimde gereksiz ve büyük bir öfke nöbetine kapılıyorum, karşımdaki insanı kırabiliyorum, hakaret edebiliyorum. Bu şikayetlerim için yakın zamanda bir psikiyatriste gittim ve bana ‘Borderline kişilik bozukluğu’ teşhisi kondu. Kullanmam için ilaç verdiler ama ilaçlar bende sersemlik ve uyuşukluk yaptı. İlaç kullanmak istemiyorum. Ne olur bana yardımcı olun” diyerek sözlerini bitirdi.

Değerli okuyucular, “Borderline kişilik bozuklu”ğunun asıl özelliği, karşılıklı birebir ilişkilerde, kendilik algısı ve duygulanımda tutarsızlık ile ilişkileri etkileyebilen ani hesapsız davranışlardır. Rahatsızlık kadınlarda daha yaygın görülmekle birlikte, çocuklukta baba tarafından şiddete maruz kalmış erkeklerde oldukça yaygındır. Bu yüzden çoğu erkek hastalar, babalarını suçlar, babaları tarafından kötü davranışa maruz kaldıklarından, ihmal edildiklerinden söz ederler. Ayrılık ya da planlananların olmayışı durumlarında yoğun öfke ve hayal kırıklığı yaşarlar. Örneğin bir danışanım, çok sevdiği sözlüsünden bir sebeple ayrılmak zorunda kalmıştı. Bu ayrılık onu çok kötü ve olumsuz etkilemişti. Sanki hayatında sözlüsü olmayınca her şey ona kötü ve anlamsız geliyordu. Hatta bir ara kendini öldürmeyi bile düşünmüştü. Bu kişilik bozukluğundaki bireyler yalnız başlarına olmaya dayanamazlar ve birilerinin varlığına gereksinim duyarlar. Bu yalnızlığı önlemek için örnekteki gibi intihara yeltenebilirler.        
Birebir ilişkilerinde özellikle karşı cinsten kişilere sürekli bağlanma, onları aşırı yüceltme görülür. Karşı cins için oldukça etkileyici kişilerdir. İlişkilerine çok büyük iddia ve hedeflerle başlarlar, gerektiğinden fazla özel hayatlarını paylaşırlar. Karşılığında aynısını beklediklerinden düş kırıklığına uğrarlar. Bu kez onları daha önce oturttukları tahtlarından indirip gözlerinden düşürürler. Bu nedenle arkadaşlıkları ve gönül ilişkileri gelip geçici ve fırtınalı bir seyir izler. Bu kişilik bozukluğuna sahip kişilerin hevesleri, inandıkları değerler, arkadaş yapıları, mesleki heves ve amaçları değişkendir. Devamlı olarak kendilerini boşlukta hissettikleri için uğraşıp oyalanacak bir şeyler arıyor gibidirler. Karşı taraftan beklediklerini bulamayınca büyük bir öfkeye kapılırlar, sonrasında bundan dolayı suçluluk, pişmanlık duyguları yaşarlar ve kendilerini zayıf, değersiz hissederler. Eğitim, iş ve evlilik hayatları fırtınalı bir denizde filikayla yolculuk gibidir.        
Ayrılık, boşanma ve tekrar bir araya gelmeler görülebilir. Çoğu, eğitimlerini tamamlayamazlar, iş hayatları da düzensizdir. Ayrıca çok zeki, yetenekli ve dışarıdan bakıldığında ilgi çekici kişilerdir Rahatsızlığın oluş nedenlerine baktığımızda; merkezi serotonin işlevindeki azalmanın öfkeli ve dürtüsel davranışlarla ilişkili olabileceği düşünülmüştür. Bence en önemli sebep de; çocuk-ebeveyn ilişkisinin erken dönemlerindeki bozukluklar, çocukların yeterli dikkate alınmayıp, hislerini ve davranışlarını gözardı etmek, çocukta uygun olumlu ve sabit bir benlik algısı oluşmasını önleyecek, sürekli desteğe ihtiyaç duyacaktır. Ailede duygusal paylaşımın olmaması, aile içi çatışmalar, küçük yaşlarda ana-baba kaybı, ayrılığı, çocuğun yaşadığı fiziksel ve cinsel tacizler rahatsızlığa eğilim oluşturur.
Bu kişilik bozukluğu, bayanlarda daha çok görülmekle birlikte, çoğunlukla baba tarafından şiddete maruz kalmış erkeklerde de oldukça yaygındır. Bu yüzden çoğu zaman erkek hastalar babalarını suçlar, babaları tarafından kötü davranışa maruz kaldıklarından ihmal edildiklerini söylerler. Bu rahatsızlığa sahip kişiler yalnız başlarına olmaya dayanamaz ve birilerinin varlığına hep ihtiyaç duyarlar. Bu yalnızlığı önlemek içim intihara yönelebilirler. Devamlı olarak kendilerini boşlukta hissettiklerinden uğraşıp oyalanacak bir şeyler arıyor gibidirler. Karşı taraftan beklediklerini bulamadıklarında öfkelerini sergilerler, sonra bundan dolayı suçluluk, utanç duyguları yaşarlar. Yoğun stresli dönemlerinde var olmayan ses, görüntü gibi algılar, kendi vücuduna ve çevreye yabancılaşma görülebilir
 Bu kişilerin yalnızlık ve boşluk duyguları, dönem dönem kaygı, dönem dönem depresif duygu hali bu rahatsızlıkta sık karşılaşılan belirtilerdir. Mesleki işlevsellik ve ilişkiler yolunda gitmediği için kişi sıklıkla negatif geribildirim almakta olduğundan depresif duygudurum ve kaygı yaşanması çok muhtemeldir.         
Borderline kişilik bozukluğunun tedavisine gelince; yoğun öfke, kaygı ve depresyon durumlarında ilaç tedavisi gerekebilir ancak asıl tedavi uzun süreli psikoterapidir. Geçmiş ve bugün arasındaki bağlantının kurulduğu, davranış değişikliğini de sağlayacak biçimde ruhsal yapılanmanın anlaşılmaya ve değiştirilmeye çalışıldığı uzun süreli ve derinlikli bir çalışma yapılması gerekir.
Sağlıklı, huzurlu, barış dolu günler duasıyla Allah’a emanet olunuz.    
PSİKOTERAPİST
DNŞ TEL: 0 212 503 79 95- 0 506 401 79 91

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kıvanç Tığlı Arşivi