Ahmet Varol

Ahmet Varol

Zulmün Tavan Yapması-1

Zulmün Tavan Yapması-1

Ramazan'da azgınlaşan insan şeytanları

Bir hadiste Ramazan'da şeytanların bağlandığı ifade ediliyor. Bununla verilen mesaj belki Ramazan’da Müslümanların günâha meyillerinin azalması, iyilik ve ibadete meyillerinin ise artması sebebiyle şeytanların onları yanıltma güçlerinin düşmesidir.
Fakat ne yazık ki insan şeytanlarının mübarek Ramazan ayında azgınlıklarının daha da arttığını, huzur içinde bir ibadet ayı geçirmek isteyen mü’minlere bu fırsatı vermemek için ellerinden gelen her şeyi yaptıklarını görüyoruz. Bu amaçla hizmetlerindeki yalan makinelerini Müslümanları karalamak ve imajlarını lekelemek amacıyla daha aktif hale getiriyorlar. Zulüm ve şiddet uygulamalarının dozajını mümkün olan en üst düzeye çıkarabilmek için ellerindeki bütün imkânları kullanmaya çalışıyorlar.
Bu yüzden içinde bulunduğumuz Ramazan ayında özellikle de bayramın yaklaştığı şu günlerde zulmün tam anlamıyla tavan yaptığını görüyoruz. Müslümanların huzur içinde bir ibadet ayı geçirmelerine fırsat vermeyen bu insan şeytanları aynı şekilde bir bayram sevinci ve mutluluğu yaşamalarına da imkân vermemeye çalışıyorlar.
Aslında insan şeytanlarının Müslümanların huzurlu Ramazan geçirmelerine ve mutluluk içinde bayrama kavuşmalarına fırsat vermemeyi amaçlayan uygulamaları gelenek haline getirdiklerini söyleyebiliriz. Ancak son dönemde özellikle de içinde bulunduğumuz yıl İslâm coğrafyasının adeta Moğol istilası benzeri korkunç bir istila ve katliamlar yaşadığı görülüyor. Fakat bu istilayı gerçekleştirenler topraklarımıza dışarıdan gelenler değil. Ne yazık ki istila Müslüman halkların düşmanı durumundaki çağdaş emperyalizmin maşalığını yapan, onların hesabına bizim insanlarımızı vahşice katleden yerli işbirlikçiler tarafından gerçekleştirildi. Ama bu yerli istilacıların Moğollardan, haçlılardan veya yirmi birinci yüzyılda Irak ve Afganistan’da yüz binlerce insanımızı katleden yeni haçlılardan hiçbir farklarının olmadığı açıktır.
Yerli istilacılar şehirlerimizi harabeye çevirirken, insanlarımızı topluca katlederken hariçteki düşman da Müslüman halkların bütün bu yıkım ve katliamlara odaklanmasını fırsat olarak değerlendirip normal zamanlarda hayata geçirmekte zorlandıkları bazı planlarını ve oyunlarını devreye sokuyor, bu amaçla dumanlı havadan istifade ediyorlar. Bütün bu gelişmelerden ayrıntılı bir şekilde söz edebilmek için her biri hakkında müstakil bir makale yazmak gerekir. Fakat özellikle üzerinde durmak istediğim bazı önemli hususları bu hafta içinde yayınlanacak üç makaleye sığdırmak amacıyla alt başlıklarla ve özet bilgilerle değerlendirme yapmak istiyorum.
Müslüman halklar günümüzün yetim çocukları
Aslında çağdaş emperyalizmin ve onun yerli işbirlikçisi dikta rejimlerinin Müslüman halklara karşı bütün bu zulümleri işleme cesareti gösterebilmelerinin sebebi İslâm ümmetinin birlik ve bütünlüğünü temsil eden otoriteden ve güç birliğinden yoksun olmasıdır. Ümmet bütünlüğü ilkesini benimseyen ve bütün Müslüman toplumların haklarına sahip çıkma duyarlılığıyla Hz. Peygamber (s.a.s.)’in emanet ettiği sancağı taşıma bilincine sahip hilafet kurumunu kaybetmekle birlikte ne yazık ki Müslüman toplumlar dünya halklarının yetim çocukları durumuna düştü. Emperyalizmin çizdiği sınırlar, birlik ve bütünlüklerinin önünde engel oluşturduğu gibi yine emperyalizmin oyunlarıyla başlarına geçirilen hain dikta rejimleri de bu yetim çocuklara gaddar, insafsız üvey baba gibi muamelede bulunmaya başladı. Merhamet ve insaftan tamamen tecrit edilmiş durumdaki bu üvey babalar kendi gözetimlerine verilen yetimlere göz açtırmadıkları gibi birbirleriyle irtibat kurarak dayanışma ve güç birliği içine girmelerini de engellemeye çalıştılar.
Şimdi o yetim çocukların toparlanmaya, gasp edilmiş haklarını geri almak için direnmeye ve aralarındaki sınırları aşarak güçlerini birleştirmeye çalıştıklarını gören çağdaş emperyalizm ve onun yerli işbirlikçileri telaşlanmaya başladı. Çünkü ümmetin gücünü birleştirmesi ve Müslüman halklara gaddar bir üvey baba değil, merhametli bir öz baba gibi davranacak, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in sancağını yeniden dalgalandıracak otoriteye kavuşması durumunda yerli diktatörler saltanatlarını global sömürgeciler de hortumlarını kaybedeceklerini biliyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Varol Arşivi