Ramazan Bayramı münasebetiyle memleketin en güzel illerinden Kastamonu’ya geldik.
Müthiş bir belde.
Yüce Allah her türlü nimeti buraya vermiş; bağrında maneviyat önderleri, orman, deniz, şelale, muhteşem mutfak vesaire derken, bir de zengin bakır yatakları bulundu şimdilerde.
¥
Kastamonu bahşedilen bunca nimetle kolayca erişilebilmesi gereken ekonomik refah seviyesine yaklaşamadı nedense.
Doğu’da Hakkari neyse, Batı’da da Kastamonu o.
Bayram buluşmalarında bu durumun sebebi üzerine kafa yorduk epeyce.
Dediler ki; “Nüfusuyla kıyasladığınızda en fazla şehidi Kastamonu vermiştir.”
Bu sebeplerden biri olabilir; âlim tabakanı savaşlarda kaybetmişsen toparlanman zaman alır.
Bir de şapka meselesi var; şapkayı “ilk” olarak Kastamonu’nun kafasına geçirmiş ve manevi dinamikleriyle ünlü bu şehri “Halk Partisi” üslerinden biri olarak değerlendirmiş olmaları Karadeniz ortalamasının çok üzerinde bir CHP’li seçmen biriktirmiş.
CHP’liler “öz evlat” olarak gördükleri yerlere büyük kıymet atfederken Kastamonu gibi “Manevi zenginliklerinden uzaklaştırılması” hedeflenen “üvey evlatlardan” istifade etmeyi ve bunu yaparken de “Köylü takımını fazla şımartmamayı!” ilke bellemiş; “Ne me lâzım, bu köylü takımı palazlanırsa ne yapacağı belli olmaz!” bâbından!..
¥
CHP kafasının sembol isimlerinden Müteveffa Bülent Ecevit’in Kastamonulu olduğunu bilirsiniz.
Dadaylıdır Bülent Ecevit; Allah rahmet eylesin, dedesi memleketin en seçkin müderrisleri arasındadır.
Köyüne gittim Ecevit’in; yaşları 50, 60 civarında olan hanımların büyük bir bölümüne “Rahşan” ismini koymuşlar.
Hemşehrisi Ecevit’e bu denli kıymet vermiş ama “geriye dönme” korkusundaki Müteveffa Ecevit, bu alâkanın karşılığını vermemiş.
Ecevit, “Köykent” hayalini bile kurmamış diyarı için; Kastamonu merkezli hayal kurmayı bile “zül” addetmiş.
“Gelin” Rahşan Hanım’ın da Kastamonu ile fazla bir alakası olmamış zaten.
Hikayenin özeti böyle;
Kastamonu’nun ormanından, madeninden, ucuz iş gücünden alabildiğine istifade eden sistem, hizmete gelince “Iıııh” demiş…
¥
Sonra sonra…
Kastamonulu, CHP zihniyetinin yerleşkesi olarak hayli çile çektikten sonra, öze dönüş için büyük çabalar ortaya koydu.
Ekmek kavgası için büyük şehirlere ve bilhassa da İstanbul’a giden Kastamonulu gecesi gündüzü, sosyal güvenliği olmayan patronu bol apartmanlara kapıcı oldu.
Şekercide çalıştı, pastaneye attı kapağı.
¥
“Bey ve hanım efendilerinden” hakaret göre göre pişen ve “ Bari okusun da bizim gibi olmasın bu çocuk!” diyerek boğazdan kestiğini okula yatıran pek çok Kastamonulu bilirim.
Kastamonulular, bir nevi “Almancı” gibi yaşadı İstanbul’da ve diğer yerlerde, yıllar yılı çalıştı çabaladı, para biriktirdi, ev dikti, çocuk okuttu ve her nesil bir sonrakine çağ atlattı.
Şehirleri de çağ atlamakta şu sıralar.
Kastamonu’nun tarihi simgesi Nasrullah Camii ise günümüzdeki simgelerinden biri de, geçtiğimiz günlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından hizmete açılan muazzam havaalanı.
Üniversitesi, meslek yüksek okulları, köşe bucağı kuşatan ve üniversiteye her geçen yıl artan nitelik ve sayıda öğrenci yetiştiren yeni ya da yenilenmiş liseleri, restorasyondan geçirilmiş tarihi eserleri, spor salonları vesaire…
Çok daha iyi olacak inşallah, iyi gördüm çok iyi Kastamonu’yu.
SÜPER LİGDE BİR HENTBOL TAKIMI
Kastamonu’nun Araç ilçesine bağlı İğdir nahiyesinde bir “Yeni Akit iftarı” verdik.
Sağolsunlar yoğun alâka oldu, aralarında Araç Belediye Başkanı Mustafa Ayanoğlu ile AK Parti Araç İlçe Başkanı Halil Karayel ve bölgenin sıkı Milli Görüşçülerinden Fuat Çalışkan’ın da bulunduğu misafirlerimizle sohbet ederken ilginç bir atılım çekti dikkatimizi.
Gayet mütevazı ölçekli bir ilçe olan Araç’ın Hentbol takımı Süper Lig’de oynuyormuş ve önümüzdeki yıl Türkiye’yi Avrupa kupalarında temsil etmek için büyük transferlere imza atmış.
¥
İlginç değil mi; bırakın Anadolu’nun büyük şehirlerinin “Süper Lig”de iddialı hale gelmesini, “küçük” sayılabilecek bir ilin “küçük” bir ilçesinin Belediye takımı Avrupa’ya oynuyor.
Şaştık kaldık!..