Ersoy Dede

Ersoy Dede

Nazlı Ilıcak ve darbe

Nazlı Ilıcak ve darbe

Nazlı Ilıcak, kategorik olarak darbe karşıtı bir yazardır.. Bize öyle öğrettiler.. Hatta, ben 28 Şubat darbesi sırasında Nazlı Hanım’ın dik duruşunu görmüş biriyim.. Sadece 27 Nisan e-muhtıra gecesi katıldığı televizyon programlarında biraz bocaladı ama kısa süre içinde durumu düzeltti.. Yani Cemil Çiçek’in; “aldık ve iade ediyoruz” mealindeki açıklamasından sonra, tıpkı yanlış yola girince adres güzergahını baştan hesaplayan navigasyon cihazları gibi, pozisyonunu reset’ledi.. Anlayacağınız ben 28 Şubat sürecinde de 27 Nisan döneminde de çok sakat bir bakışına rastlamadım Nazlı Hanım’ın.. Amma 28 Şubat soruşturması gelip de Nazlı Hanım’ın patronu Aydın Doğan’ın kapısına kadar dayanınca, bir koruma refleksi mi geliştirdi acaba ister-istemez?.. Patronu neticede..

DARBELERE KARŞIDIR ASLINDA
27 Nisan ve 28 Şubat’taki tavrı böyle.. Ancak Sayın Ilıcak’ın 12 Eylül ve 12 Mart karneleri biraz zayıf görülüyor.. Biraz inceleyeceğiz şimdi sizlerle 12 Eylül ve 12 Mart ile ilgili yazılarını.. Biliyorsunuz, Nazlı Ilıcak, hafızası yetip de kendisini 12 Eylül döneminde darbeye destek vermekle itham edenlere hep aynı yanıtı verdi.. “ben 12 Eylül’de yargılandım, ne desteği?”.. 27 Mayıs’ı en acı haliyle ailecek yaşayan Nazlı Hanım’ın hayatının her hangi bir döneminde darbecilerin yanında olduğuna inanmak istemem zaten.

MAKALELER 1980
Kervan Yayınları Nazlı Hanım’ın köşe yazılarını yıl yıl toplamış.. “Makaleler 1979”, “Makaleler 1980” gibi isimlerle arşivlik bir set oluşturmuş.. Benim için en az Meydan Larousse kadar önemlidir o kitaplar arşiv değeri bakımından. Ama bugüne kadar hep dönemi anlamak için okuduğum yazıları bu defa doğrudan yazar hakkında fikir sahibi olmak için okudum.. Yani o gözle okudum.. Ve dehşete kapıldım. Ben yanılıyor olabilirim belki diye, yorum yapmadan nakledeceğim yazıların ilgili kısımlarını. Kararı siz verirsiniz..

İŞTE O YAZILARI
Aralık 1978’de 13 ilde sıkıyönetim ilan edildi. Nazlı Hanım’ın gazetesi Tercüman’da haber şöyle duyuruldu; “13 ilde sıkıyönetim yürürlüğe girdi. Huzura susamış milletimiz yürekten sesleniyor: Merhaba asker...”

“…… 27 Mayıs mensup bulunduğumuz Demokrat Parti camiasına karşıydı. Hâlbuki 12 Eylül’de açıklanan hedeflerle, yıllardır bizim yazdıklarımız arasında geniş bir mutabakat mevcuttur. … Aslında açıklanan hedeflerle, sadece biz değil, kavgadan bezmiş, terörden yılmış kamuoyunun büyük bir bölümü, Sayın Demirel ve arkadaşları da mutabakat halindedir…..” (16 Eylül 1980, Tercüman)

“……..’12 Eylül bir darbe değildir’, diyen Orgeneral Kenan Evren’e tamamıyla katılıyoruz. 12 Eylül ne bir darbedir, ne de bir ihtilâl.” (18 Eylül 1980, Tercüman)…….

“….12 Eylül’ün gerekçesi haklıdır; 12 Eylül terörden bezen halkın meşru müdafaaya geçtiği gündür” (16 Ekim 1980, Tercüman) “…..1978’de bin kişi ölmüş, mezhep ve ırk çatışmaları Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü tehdit eder boyutlara erişmiştir. Ecevit çapında bir başbakanın gemiyi selamete çıkaramayacağı ise iyice anlaşılmıştır. buna rağmen iç hizmet kanunu’nun 35. maddesindeki “cumhuriyeti korumak ve kollamak” hükmü işletilmemektedir. (demokrasi yolunda...; 16 ocak 1979 - Tercüman)”

“..elbette sivil idare her zaman askerden yardım istemek zorunda kalacaktır. bir, iki, üç...ama bir gün gelir ordu, madem tek başına beceremiyorsun, şöyle çekil kenara çekil de gölge etme deyiverir.. (anarşi, sıkıyönetim, hükümet ; 17 haziran 1979)..”
“..bir müdahalenin objektif şartları hazırdır..silahlı kuvvetler içinde iki eğilim çarpışmış, 12 mart’ta yüksek rütbeli komutanlar “devrimci” kanadı ezerek, Demirel idaresine son vermişlerdir.

her iki seferde de ordu, “hükümet bunalımı” değil, “devlet bunalımı” varken müdahale etmiştir. (devlet buhranı ve ara rejim; 11 ekim 1979)

“….kırmızı ışık, bütün kuvveti ve kudretiyle terörizm noktasında yanmalı, darbeler, devletin kişiliğine karşı suç işleyenlerin, silah kullanıp can ve mal güvenliğini tehdit edenlerin sırtına, bütün şiddeti ile inmeli….. iktidarların alternatifi her zaman bulunur ama silahlı kuvvetlerimiz tek ve alternatifsizdir. (silahlı kuvvetlerin kırmızı ışığı, 8 aralık 1979 - Tercüman)

Söz verdiğim gibi yorumsuz naklediyorum. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi