LütfüOflaz'la Sohbet

LütfüOflaz'la Sohbet

Umudunuz paşalarsa durumunuz umutsuz!

Umudunuz paşalarsa durumunuz umutsuz!

- Lütfü Bey; holding medyasında “Yeni Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’a göre daha sert olacak ve Hükümeti de oldukça zorlayacak” şeklinde haberler çıkmaya başladı. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu tip haberleri?

- Hilmi özkök’ün yerine Genelkurmay Başkanlığı’na Yaşar Büyükanıt geldiğinde de aynı şeyler söylenmişti. Hilmi özkök’ün gidişine, Yaşar Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanlığı’na gelişine holding medyası, CHP’liler, Kemalistler nasıl da sevinmişti. Onlara göre, hükümete karşı Yaşar Büyükanıt Hilmi özkök gibi yumuşak olmayacaktı, sert olacaktı. Hükümete karşı yumruğunu masaya vuracaktı, kodu mu oturtacaktı! O günlerde Yaşar Büyükanıt holding medyasının da, CHP’lilerin de, Kemalistlerin de umudu olup çıkmıştı. Ancak Yaşar Büyükanıt umdukları gibi çıkmadı. Hükümete karşı şahin olacak dedikleri Yaşar Büyükanıt güvercin çıktı. Sert olacak dedikleri Yaşar Büyükanıt yumuşak çıktı. Ben daha Yaşar Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanlığı’na geldiği günlerde onu umut olarak gören CHP’lilere, Kemalistlere, “Umudu paşalarda değil halkta arayın, gelenin gideni aratabileceğini de unutmayın” diye nasihatler etmiştim. Ama bu nasihatlerimi onlara dinletememiştim. Aslında geçmişteki askeri darbeler öncesinde de paşaları umut olarak gören, onların yapacakları darbeyi umutla bekleyen sosyal demokrat, solcu, aydın çevrelere de paşalarla ilgili pek çok nasihatler etmiştim. “Şimdi umudunuz olan paşalar, darbeden sonra kabusunuz olur!” türünde nasihatler etmiştim. ABD yönetiminin “Bizim oğlanlar” dediği darbeci paşaların ABD ne derse onu yapacaklarını, bundan da en zararlı çıkan kesimin solcular, aydınlar olacağını söylemiştim. Ama onlar darbeci paşalara güvenmişler, beni dinlememişlerdi. Ancak o çok güvendikleri, umut bağladıkları paşalar onların gözyaşlarına bakmamışlar, onları hapse göndermişlerdi. Anlaşılan bu çevreler o günleri unutmuşlar. Unutmasalar yine paşalara umut bağlamazlar. Unutmasalar, umudu halkta arayacaklarına, umudu paşalarda aramazlar. Onlara diyeceğim sadece şudur ki, umudunuz paşalarsa durumunuz umutsuz!

FARE GİBİ YAŞAMAM, ASLAN GİBİ öLüRüM!

- AK Parti’yi “laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak” ile suçlayan Anayasa Mahkemesi, onu kapatmasa da elini kolunu bağladı. Bu durumda AK Parti ne yapmalı sizce?

- Bin gün fare gibi yaşamaktansa bir gün aslan gibi yaşamayı tercih ederim. Hayatım boyunca da bunu tercih ettim. Acaba AK Parti yöneticilerinin tercihi nedir? çünkü bu düzenin koruyup kollayıcı kurumlarından olan Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla adeta AK Parti’ye “Fare gibi olursan yaşarsın, aslan gibi olursan ölürsün” denilmektedir. Peki fare gibi olmak ne demek? Hep korkarak yaşamak demek. Her attığın adımı korka korka atmak demek. İşte Anayasa Mahkemesi’nin AK Parti hakkında verdiği karar da onu bu şekilde yaşamaya zorlamak demek. öyleyse AK Parti yöneticilerine şu soruyu yöneltebiliriz. Bin gün fare gibi yaşamayı mı tercih edeceksiniz, yoksa bir gün aslan gibi yaşamayı mı tercih edeceksiniz? “Fare gibi olursan yaşarsın, aslan gibi olursan ölürsün” tehditlerine boyun mu eğeceksiniz? AK Parti yöneticilerinin, kurucularının buna cevabı ne olur, bu konuda tercihleri ne olur onu bilemem. Kurucusu, yöneticisi, üyesi, hatta seçmeni bile olmadığım AK Parti’ye, Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı karşısında ne yapması gerektiği konusunda akıl vermeyi de hakkım olarak göremem. Ancak mevzubahis olan AK Parti değil de bu zulüm ve sömürü düzenini değiştirmek isteyen, onun yerine insanca-hakça bir düzen kurmak isteyen, bu zulüm ve sömürü düzenine karşı özgürlük, adalet, eşitlik mücadelesi veren bir parti olsaydı... Bu parti de Anayasa Mahkemesi’nce “düzen karşıtı eylemlerin odağı olmak” ile suçlansaydı... Ve de ben bu partinin kurucusu, yöneticisi olsaydım, bu durumda ne yapardım, isterseniz size bunu anlatayım. Eğer “Ya düzene teslim olursun ya da ölürsün” diye tehdit edilseydim, hiç tereddüt etmez, şu karşılığı verirdim: “Bu düzene teslim olup fare gibi yaşamaktansa aslan gibi ölürüm; kendi elimle kurduğum partiyi kendi elimle öldürüp ve milletin sinesine dönüp, mücadelemi o sinede sürdürürüm” derdim. Aslan gibi ölmeyi, fare gibi yaşamaya tercih ederdim!

DERİN çETE YOK OLUNCA DERİN DEVLET YOK OLMAZ!

- Ergenekoncuların avukatlığını yapanlar, “Nasıl oluyor da siyasi görüşleri birbirine düşman olan ülkücüler ile solcular aynı örgüt içinde, Ergenekon içinde bulunuyorlar? Sırf bu bile Ergenekon İddianamesi’ni çürütmüyor mu?” diyorlar. Siz onların bu yaklaşımına ne diyorsunuz?

- Unutulmasın ki Susurluk çetesi’ni ortaya çıkartan kazadaki Mercedes’te de polis tarafından aranan ülkücü tetikçi Abdullah çatlı ile solculuğuyla tanınan polis şefi Hüseyin Kocadağ bir arada bulunuyordu. Yani siyasi görüşleri birbirine düşman olanlar birlikte bir eylem yapmak üzere aynı arabada bulunuyordu. Demek ki olabiliyor bu tip birliktelikler. Zaten Susurluk çetesi gibi derin devlet çeteleri de böyle örgütlenmeler. Bunlar dışarıdan bakınca asla bir araya gelemeyecekleri, hele de aynı hedefe karşı asla birlikte hareket edemeyecekleri düşünülen örgütlenmeler. O nedenle Ergenekon içinde de siyasi görüşleri birbirine zıt olduğu bilinenler pekala bir arada bulunabilirler. Peki Susurluk çetesi gibi Ergenekon da bir derin devlet çetesi midir? Buna, Ergenekon’u yargılayacak mahkeme karar verecektir. Ergenekon nedir ne değildir; iddia edildiği gibi bir derin devlet çetesi midir, değil midir, bu, mahkemenin kararıyla kesinleşecektir. Ancak o zaman Ergenekon’a derin devlet çetesi denebilecektir. Ama bu konudaki şu kanaatim hiç değişmeyecektir. Mahkeme Ergenekon’un bir derin devlet çetesi olduğuna karar verse de, sonuçta Ergenekon yok edilse de, Ergenekon’un yok edilmesiyle derin devlet yok edilemeyecektir. çünkü Ergenekon, derin devlet çetelerinden sadece biridir. Dediğim gibi; Ergenekon mahkum edilse de, yok edilse de, derin devlet yok olmayacaktır. Sadece derin devletin yaşaması uğruna, derin devlet çetelerinden biri öldürülmüş olacaktır! Başka bir deyişle, derin devletin temizlenmesi uğruna bir derin devlet çetesinin üzerine sifon çekilmiş olacaktır!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
LütfüOflaz'la Sohbet Arşivi