Serdar Demirel

Serdar Demirel

Erdoğan mezhepçi mi?

Erdoğan mezhepçi mi?

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Ortadoğu’da mezhepçi politikalar izlediğini söyleyenler var. Bu yönde planlı bir algı oluşturma çalışması gözlerden kaçmıyor. Bu iddiayı dillendirenler kim peki?

Eteklerinden mezhepçilik dökülen Irak diktatörü El Maliki gibi Şiî liderler, İran, Esed ve avanesi. Bir de Türkiye’deki kimi ulusalcı sol, liberal ve Şiî azınlık..

Önce sol ve liberallerle başlayalım ve soralım: Hangi mezhep acaba? Hanefilik mi? Şafilik, Hanbelilik, Malikilik mi? Yoksa Selefilik, Maturidilik veya Eşarilik mi? Hangisi?

Hayatında mezhepler arasındaki ihtilaf ve ittifak konularına, tarihî arkaplana, usûllerine, mezheplerin sosyolojik realitesine ve coğrafî dağılımına dair hiçbir kitap okumamış bu ulusalcı ve liberal taife ortaya sürdükleri iddianın künhüne vakıf değillerdir. Onların mezheplere dair müktesbatları buna elverişli değildir çünkü.

Onların yaptıkları hükümeti köşeye sıkıştıracakları argümanlar geliştirmekten ibarettir. Halkını katleden Nusayrî Esed’e hükümet karşı çıkıyor diye onlar destek veriyorlar. Hükümet Sünni de olsa darbeci olan Sisi’ye tavır alıyor diye yine onlar bu adama destek veriyorlar. İlkeli bir muhalefet yok ortada.

Ancak İran ve İran çizgisindeki Şiîlere gelince; “Türkiye mezhepçi politikalar izliyor” dediklerinde, bundan kastettikleri şey kuşkusuz “Sünnilik”tir.

Sünnilik, yani dünya Müslümanlarının yüzde 90’ını kuşatan ana yapı. Bir diğer ifade ile 1.4 milyar dünya Müslümanını içine alan İslâm tasavvuru. Bu yapının içine almadığı etnik yapı ve coğrafya yoktur. Türkiye’nin hem halkının hem de dünya Müslümanlarının kahir ekserisinin maslahatlarını gözetmesi mezhepçilik yaptığı manasına gelmez. Halkın iradesine sahip çıkmak ne zamandan beri mezhepçilik oluyor ki?

Biraz durup soluklanarak son on yıllık dış siyasete kısaca bakalım: Dünyayı karşısına alma pahasına İran’ın nükleer çalışmalarını koruyan, Hizbullah’ı İsrail’e karşı savaşında destekleyen, Nusayrî Esed’le halkını öldürmeden önce aile dostluğuna varacak kadar iyi ilişkiler geliştiren Başbakan Erdoğan ve arkadaşları değil miydi?

Ülke içinde de Alevi vatandaşlara karşı Cumhuriyet döneminde benzeri görülmemiş açılım politikaları üzerine çalışan, İstanbul Halkalı’da Caferilerin Aşure günü Kerbela matemine bizzat katılan Başbakan Erdoğan değil miydi? Ve bu da Cumhuriyet tarihinde bir ilkti.
Hiçbir Sünni müslüman elbette Sünniliği ehli bidat fırkalarla hakikat karşısında eşdeğer tutmaz. Aynen Şiîlerin yaptığı gibi. Ama bu diğerlerinin hayat hakkına, inandıklarını yaşama hürriyetine tecavüzü gerektirmez.

Ancak kimlerin, hangi devletin içte ve dışta mezhepçi politikalar izlediğini bilmek istiyorsanız İran’a bakın deriz.

Anayasasına Şiîliği bir üst kimlik olarak koymuş İran’a. Vasiyetinde Caferi olmakla –İslâm demiyor- gurur duyduğunu kayda geçen Ayetullah Humeyni’ye..

İran nüfusunun yüzde 15’e yakını Sünnidir. Sünni nüfus oranın siyaset, eğitim ve bürokrasideki karşılığı ise maalesef koca bir “ayıp”tır. Hükümette bir tek Sünni bakana bile izin verilmiyor.

Başkent Tahran’da 800 bin ile 1 milyon arasında Sünni yaşıyor. Gariptir bir tane dahi resmi Sünni câmisi bulunmuyor. Tahran’da, yani diğer adıyla tarihî Sünni şehir Rey’de. Bulunmuyor, çünkü kurulmasına izin verilmiyor. Oysa İran’daki Sünniler bu ülkenin aslî vatandaşları. Şiîlik İran’a girmeden önce de Sünniler burada yaşıyordu.

İran, Tahran’da Hıristiyanlara kilise, Yahudilere sinagog hakkı veriyor ama. Sünni coğrafyada da yayılmacı politikalar izlediği bir sır değildir. Bütün bunları yaparken İran mezhepçi politikalar izlemiyor, lâkin, az sayıdaki Şia vatandaşına her türlü hakkı sunan Türkiye ise mezhepçi politikalar izliyor, öyle mi?

Bu vatandaşlarımız İstanbul’un birçok semtinde küçük mescitleri bir tarafa bırakın büyük câmiler yapmışlar ve yapmaya da devam ediyorlar.

Velhâsıl, Erdoğan’a yöneltilen bu ithamların ciddi hiçbir dayanağı yok. Esed rejimi katliamlarına karşı çıkmak, bu katliamlara ful destek veren İran’ı eleştirmek mezhepçilik oluyorsa, ona da diyeceğim bir şey yok tabiî.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
14 Yorum
Serdar Demirel Arşivi