Serdar Demirel

Serdar Demirel

Müslümanlar sizi sevmiyor, çünkü..

Müslümanlar sizi sevmiyor, çünkü..

ABD kendi topraklarında saldırıya uğramış, ikiz kuleler, Pentagon vurulmuştu. Bu olaylar Müslüman dünya ile Batı arasında yeni ama tehlikeli bir döneme geçişin de habercisiydi. 

Tarihe 11 Eylül saldırıları diye geçti. Hâlâ bir muamma olan ve ABD’nin şeffaf olarak soruşturulmasına izin vermediği bu saldırılar üzerinden; ‘Müslümanlar bizden nefret ediyor’ propagandası yapıldı. Bu minvalde yayın yapan gazeteler, televizyonlar, kitap ve makaleler Müslümanları vasat bir Batılının algı dünyasında başarıyla şeytanlaştırdı. 

Dünya film endüstrisinin lideri Hollywood da bu süreçte Müslüman nefretini aşılamada büyük rol oynadı. Müslümanları şeytanlaştıran nice film ve diziler yaptı. Bunlardan 40 kadarını şahsen izlediğimi söyleyeyim de yakini bir bilgiden bahsettiğim anlaşılsın. 

Başta Batı halkları olmak üzere dünyanın bütün Hollywood film müptelası kitlelerini nasıl yönlendirildiklerini, nelere hazırladıklarını anlamak adına bu rezalete katlandım.

“Bizden neden nefret ediyorlar?” sorusu “Bizden nefret ediyorlar” manasında soruluyor, cevap olarak da kendilerinin moderniteyi kurduklarını, demokrasiyi ve insan haklarını temsil ettiklerini, bilimselliği ve zenginliği ellerinde tuttuklarını ve bu yüzden de fakir, demokrasiden nasibini almamış Müslümanların öfkesine maruz kaldıklarını iddia ediyorlardı. Müslümanlar sanki kıskançlık ve hasetleri sebebiyle Batı’dan nefret ediyordu.

Aslında Batılı insan bu kanaate varsın amacıyla bir algı operasyonu yapılıyordu. Tarihî zemini olan korku ve önyargılar harekete geçirilerek Ortadoğu’da haritaları yeniden çizmenin ve direnenlere yapılacak işkencelerin meşrulaştırılması sağlanmak isteniyordu. En azından ses çıkarmasınlar, asker ve vergi versinler, harcamaları ve planları sorgulamasınlar istiyorlardı. Operasyon gayet başarılı oldu.

Irak’ı ve Afganistan’ı yakıp yıkarken Moğol ve Haçlıları aratmadılar. Ortadoğu’yu ateşe attılar. Milyonlar hayatını, evini, topraklarını; toplumlar iç birliğini yitirdi, mezhep savaşına sürüklendi. Tarihin hiçbir döneminde görülmemiş “bilimsel yöntemlerle işkenceler yapıldı”.  

Geçen gün de CIA bu dönemde şüpheli gördüğü Müslümanlara nasıl sistemli işkence yaptığının raporunu açıkladı ve yapılanları doğruladı. Bu raporlar yapılanların çok az kısmını ihtiva etse de kralın çıplak olduğunu fâş etmiştir. Bunların detaylarına dair basında haberler yapıldığı için ben tekrar etmeyeceğim. Yansıdıkları kadarıyla bile  insanı ürküten, insanlığından utandıran lanet uygulamalar.

İnsan hakları şampiyonluğu yapan ABD kendini siyaseten eleştiren devletlere de; “Siz de kendi işkence raporlarınızı hazırlayıp paylaşın” diyerek ‘birbirimizden yok farkımız’ mesajını vermeyi ihmal etmedi. 

Batı, “Müslümanlar neden bizden nefret ediyor” sorusunu operasyon amaçlı değil de biriken öfkenin sebeplerini anlamak üzere sorup empati yapsaydı, ortaya çıkan sonuçların üzerinde durup gereğini yapsaydı, işgal ve işkencelerden uzak dursaydı, darbeleri destekleyip Müslümanların iradesine ve siyasi tercihlerine saygı duysaydı IŞİD ve benzeri yapılar da ortaya çıkmazdı. 

İhvan iktidara gelmesin diye Mısır’da Sisi cuntasını desteklediler. Şimdi de INTERPOL (Uluslararası Polis Teşkilatı) darbeci Sisi yerine Müslüman Alimler Birliği Başkanı Yusuf el-Karadavî hakkında kırmızı bülten çıkartarak bir kara mizaha imza attı. Müslümanlara ihanet üzerine ihanet elbette öfkeleri artıracaktır. 

Suriye’de Esed’in ömrünü uzatan, insansız uçaklarla yargısız infazlar yapan türden politikalar başka neye yarar ki?

ABD, İsrail’in bütün küstahlığını destekliyor. Daha birkaç gün önce Siyonist askerler Batı’nın desteği ile Filistinli bir bakanı öldürdü. Bir millet bu kadar aşağılanırsa kimsenin sizi sevmesini beklemeyeceksiniz. İnsanlar celladına aşık olacak kadar aptal ve vicdansız değiller çünkü. 

Şimdi işkence raporu yayımlandı ya, bundan sonra ne olacak derseniz cevabım şudur: ABD Müslüman coğrafyaya dair hiçbir politikasını değiştirmeyecektir. Zira bu rapor yapılan cürümleri tashih amaçlı bir özeleştiri değil, kendi sistematiği açısından bir günah çıkarma ve yerlerde sürünen imajını düzeltme girişimidir, o kadar. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Serdar Demirel Arşivi