Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Yürek Mektuplar

Yürek Mektuplar

İlhan Yılmaz;
“Müsaadenizle size Yavuz Abi diye seslenmek istiyorum. Yavuz abi, sizin Vakit’deki yazılarınızı günü gününe takip ediyorum. Gerçekten müthiş bir enerjiye sahipsiniz. Okuyucularınıza pozitif enerji veriyorsunuz. Bu kargaşa ve olumsuzluklar içerisinde bile yılmıyor, yıkılmıyorsunuz. Bizi yılmadan, yıkılmadan mücadeleye çağırıyorsunuz. ‘Yola devam’ diyorsunuz, ‘bıkmak, küsmek, umut kesmek, vazgeçmek yok!’
Bunu başarmak gerçekten kolay mı? Siz günlük hayatınızda da gerçekten bu kadar pozitif biri misiniz? ümitleriniz hep yeşil mi? Ailenizde de herkes sizin gibi hayata olumlu mu bakıyor? Onları da etkileyebiliyor musunuz? Bir günlük yaşamınızdan kısaca bahsedebilir misiniz? (Bunu örnek almak için soruyorum).
Ben Konya’da bir özel okulda idareciyim. öğretmenlere ve öğrencilerime hep pozitif enerji vermeye çalışıyorum, fakat etkili olduğumu söyleyemem. En azından sonuçlar bunu gösteriyor. Sizi çok seven size ve yazılarınıza çok değer veren bu kardeşinize tavsiyeleriniz nelerdir?”
* Abi denmesi hoşuma gider, teşekkürler Hocam. Sizin “pozitif enerji” filan dediğiniz şey, hayata örnek olarak gönderilen peygamber-i âlişan Efendilerimizin ortak duruşudur…
Peygamberlerin, olumsuzluklar karşısında pes etmemeleri, daima diri durmaları, gözle görülür, elle tutulur imkânsızlıklara rağmen, vahşi hayata (Hz âdem ve Hz. Havva), kuyu ve zindan karanlığına (Hz. Yusuf), Nemrut ateşine (Hz. İbrahim), Firavunun kudretine (Hz. Musa ve Hz. Harun) ve Ebucehil’in servetine (Efendimiz) meydan okumaları, hiçbir zaman hayattan umut kesmemeleri, ibret-örnek alınacak bir durumdur.
Bir de Osmanlı’nın başarı sırrına baktım ki, sebebi, peygamberlerin ortak duruşuna sahip insan yetiştirmektir.
Amerikalı yazarların, başarının altyapısını “acımasızlık” üzerine kuran kapitalist mantıkla oluşturdukları “kişisel başarı” kitaplarını okuyup ruhumu keşmekeşe çevirmektense, “Kimsenin emeğine ve yüreğine basmadan” başarmanın yolunu-yöntemini aramak bana daha tutarlı göründü. Olumlu düşünmeyi böylece keşfettim.
Zaten olumsuzluklarımız hiçbir şeyi değiştirmiyor. Her şey olacağına varıyor. Nasılsa hayatın kontrolü bizde değil.
Peki günlük hayatımda böyle miyim? Olmaya çalışıyorum desem… Bu bir yaşam tarzıdır. İnsan zamanla alışıyor. Bendeniz de alışmaya çalışıyorum sevgili hocam.
Ailede bir problem çıktığı zaman oturup derdini paylaşmayız. çözümü olup olmadığını tartışır, hep birlikte çözüm bulmaya çalışırız.
Bir çözüm varsa genelde buluruz. Yoksa tekrarlamaması için tedbir alırız. Ondan sonrası tevekküldür. Probleme kilitlenmez, hayatımıza devam ederiz.
-
Ebru Nazlı;
“Ailem baskı ve dayatmayla amcamın oğluna verdi beni. Sonuçta mutsuz olduk. Beni sorumlu tutup suçladılar. O kadar suçlandım ki, bazen her çılgınlığı yapacak kadar bunalıyorum.
Şu anda ailemin yanındayım. İçimden geçenleri genelde hiçkimseyle paylaşmam. Ama siz farklısınız. Beni anlayacağınıza ne hikmetse inanıyorum.
Hocam, ‘Hayatın farklı boyutları da var’ derken, sanki dünyamı tarif ediyorsunuz. Onu hayatımın merkezi yaptılar. Oysa benim farklı hayallerim var. İçimde hâlâ bir umut ışığı yanıyor. Neden onu da söndürmek istediklerini anlayamıyorum.
çok sıkıntılı bir dönemimde, bir yazınız imdadıma yetişti. Hayatım değişti diyebilirim. O ana kadar çok sıkılıyordum. Yazınızı okuyunca, yüzümde bir tebessüm oluştu. Gerçekten hayal olmadan hayat olmuyor. O yazınızda öyle demiştiniz: “Hayal olmadan hayat olmuyor.”
Sanırım attığınız can simidini yakaladım. O güne kadar farkında olmadığım güzellikleri fark etmeye başladım. Artık kendimi tek olaya kilitlemiyorum. Allah sizden razı olsun. Buralara (şehrini de yazıyor, ama izninizle ben yazmayayım) gelirseniz, inşallah görüşürüz.”
* İnşallah! Bu arada sevgili dostlarım, iyi niyetle yapılan aile baskıları sonucunda evlendirilen çiftlerin ne büyük sorunlarla karşılaşabildiklerini görüyorsunuz.
-
Mona Mahmoud/Mısır;
“Ben Mona Mahmoud, Mısırlıyım…
Helwan üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bölümü’nde asistanım. Mastır derecesi kazanmak için Yavuz Bahadıroğlu’nun ‘Mısır’a Doğru’ ve Elğitani’nin ‘Elzini Brakat’ isimli romanlarının ışığında ‘Osmanlıların Mısır’ı Fethi’ konulu bir tez hazırlıyorum
önceden size mail atmıştım, belki beni hatırlarsınız. Romanınızı Arapçaya cevirdim, ama size sorumlarım var. İnşallah gelecek ay İstanbul’a geleceğim, umarım görüşebiliriz. Şimdiden teşekkürler.”
* Bunu duyduğuma çok sevindim Mona Mahmoud. Geleceğin tarihte İstanbul’da olursam memnuniyetle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi