Serdar Arseven

Serdar Arseven

Hakan Fidan’ı yok etmek!..

Hakan Fidan’ı yok etmek!..

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun öncülük ettiği “Türkiye Yatırım Haftası” etkinliklerini izlemek üzere ABD’de bulunduğumuz şu günlerde karşımıza en çok çıkan isimlerden biri de Hakan Fidan.
Los Angeles’daki UCLA Anderson İşletme Fakültesi’ndeki sohbetler sırasında da ismi gündeme geldi Hakan Fidan’ın.
Kardeşinize öğretim görevlileri tarafından, “Hakan Fidan’ın performansını nasıl bulduğu” bile soruldu.
Hakan Fidan gelmiş geçmiş MİT Müsteşarlarının dış dünyada en iyi tanınanı olmuş demek ki!


Hakan Fidan, ABD medyasının İsrail’e yakın kanatları tarafından “Türkiye İsrail ilişkilerini bozmakla” suç(!)lanıyor.


Türkiye son dönemlerde hiç olmadığı kadar atak ve iddialı, dikkatli, aktif, proaktif.
Bir zamanların burnundan kıl aldırmaz gücü İsrail’in karizması, Mavi Marmara katliamının ardından izlenen “baskı politikası” sayesinde hasar gördü.
“Özür”ün anlamı bu.
İsrail sadece Türkiye karşısında zorlanıyor son zamanlarda; 28 Şubat döneminde tanklarımızı tamir işini bile –hem de yenisini almaktan pahalı olarak- İsrail şirketine verdiğimizi unutanlar, bu gelişmenin önemini kavrayamazlar!..


ABD programının ilk günlerinde, Türkiye’nin ekonomide aldığı mesafeleri rakamlarla ortaya koymuştuk.
Aynı durum İstihbarat alanı için de söz konusu.
Terör örgütlerinin son zamanlarda ne büyük darbeler aldıklarını görüyorsunuz.
Bugün, MİT, Emniyet ve Asker istihbaratı arasında büyük ölçüde koordinasyon ve uyum havası hakim.
“PKK temsilcilerinin” ve örgütün dış uzantılarının durumdan şikayetçi olmalarının yegane sebebi, Kürt halkının sesine kulak veren hükümetin, aynı zamanda güvenlik işini de etkili biçimde yürütmesi.
Özgürlüğün olmadığı yerde güvenlik, güvenliğin olmadığı yerde de özgürlük yok!..


Gezi tezgahını -da- kuran güçlerin bu durumdan rahatsız oldukları ortada.
Amerikan gazetesi Wall Street Journal ve ardından da Washington Post’un Hakan Fidan’ı hedef alan yazıları “Türkiye sevgisinden” kaynaklanmıyordur herhalde!..
Hakan Fidan’ı hedef alan yazının Başbakan Erdoğan’dan “Şimon Peres”le birlikte One Minute fırçası yiyen David Ignatius tarafından kaleme alınmış olması yeterince açıklayıcı değil mi?..
Hatırlayın Moderatör Ignatius’un Davos’taki halini; “duvardaki” “malûm bürokrattan” daha ateşliydi Peres’i koruma ve kollama mevzuunda!..


Mesele ne?..
Her şey açık:
Pastadan aldığınız dilim büyüdükçe, başkalarının dilimi küçülüyor!..
Türkiye “Lider” ülkesi, bizler “Lider” güçlüyse güçlü oluyoruz.
Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Türkiye şu anda güçlü; istenmeyen de bu.
Sayın Erdoğan’ın liderliğindeki Türkiye’nin “güçlenmesinden” rahatsızlıklarını her fırsatta dile getirmekten ibarettir yaptıkları.
Hakan Fidan, sivil iradenin emrindeki MİT müsteşarı olarak rahatsızlık vermektedir!..
Lübnan’da kaçırılan Türk pilotlarının serbest bırakılmasını sağlamaktaki büyük katkısıyla da öne çıkan MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a yönelik hücumlar devam edecektir.


Dikkat buyurun lütfen; Hakan Fidan’dan Suriye’yi yönetenler de rahatsız İsrail’i yönetenler de!..
Ben de yabancı olsam, Hakan Fidan’ı yemek isterdim.
O 28 Şubat sürecinin sivil iradenin altını oyan MİT’ini –haliyle- tercih ederdim!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi