Mustafa Çelik

Mustafa Çelik

Dine hizmet “Din Bizimdir” diyenlerin müşterekidir

Dine hizmet “Din Bizimdir” diyenlerin müşterekidir

Dinimiz, bila şekü şüphe İslâm’dır. İslâm’dan başka hak din yoktur. İslâm, gül medeniyetinin gül mevsiminde yaşamaktır. Dinimiz bizim için her yerde ve her zaman aştır iştir, vatan ve millettir, cemiyet ve devlettir, birlik ve beraberliktir, ilim ve teknolojidir, ülkü ve ülkedir, aşk ve sevgidir, medeniyet ve kültürdür kendi özümüz ve kimliğimizdir. İslâm dinin yegâne amir olmadığı yerde ne vatan vardır, ne devlet vardır ne de medeniyet vardır. Allah’ın diniyle mukayyed olmayan aile, cemiyet ve devlet eninde sonunda yok olmaya mahkûmdur.

Karanlık dünyamızı Batı değil, dinimiz aydınlatır. Işık Batı’dan değil, dinden gelir. Rasûlüllah (sav) buyuruyor: “Şüphesiz ben sizi gecesi gündüzü gibi aydın olan şeyin üzerinde bırakmış bulunuyorum. Benden sonra, ancak helak olacak olan kimse ondan sapar!.” (Sünen-i İbn Mâce, Mukaddime: 6)
Karanlıkta kalmak, karanlık anları yaşamak, Müslüman insanlara yakışmaz. Çünkü dinimiz İslâm karanlıksızdır. Kalabalıkların karanlığında kalanlar, henüz İslâm’ın aydınlığına çıkmayanlardır.

Din, bizden ciddiyet, samimiyet ve sadakat ister. Din, sudan terazi üstünde tartılmaz. Din için çalışanlara “Din Adamı” diyenler, din için çalışmayanları din dışı ilan etmiyorlar mı?

“Din Adamı” olan Müslümanlarla, “Din Adamı Olmayan” Müslümanlar diye bir tasnif asla ve kat’a ne akaid kitaplarımızda ve ne de ilmihâl kitaplarımızda yoktur. Din hepimizin oluyor da dine hizmet etmek neden icad edilmiş “Din Adamları” sınıfına havale ediliyor?

Allah’ın dini hepimizin ise, Allah’ın dinine hizmet etmekte hepimizindir. Dine hizmet etmeyi belli bir sınıfa, belli bir gruba havale etmek, Yahudileşme alâmetlerindendir. Rabbimiz buyuruyor: “Dediler ki: “Ey Musa! Onlar orada oldukça biz oraya asla girmeyeceğiz. Hadi sen git, Rabbinle birlikte savaşın. Biz buracıkta oturacağız.” (Maide Sûresi/ 24)

Dünyayı firavunlardan, zalimlerden arındırmak, Allah’ın dinini din edinmiş Müslümanların azad kabul etmez asli müşterek görevleridir. “Biz de Müslüman’ız” dedikleri halde dünyayı firavunlardan, zalimlerden, zorbalardan arındırma hususunda mesuliyet üstlenmeyi kabul etmeyip başkalarına havale edenler, dinlerinin gayrisiyle idare olunmaya razı olanlardır. İslâm’dan gayrisiyle idare olunmaya razı olanlar, Müslümanlardan sayılmazlar. Mesela asrımız, günümüz itibariyle Suriye’de her gün Müslümanların kanını akıtan bir Firavun vardır. Suriye’deki insanları, Müslümanları bu firavundan kurtarmak sadece Suriyeli Müslümanların görevi değil, “Benim dinim İslâm’dır” diyen herkesin görevidir. Suriyeli firavunu ve onun düzenini ortadan kaldırmayı sadece Suriyeli Müslümanlara havale edip uzaktan katliamları seyretmek, dini İslâm olanların vasfı, ahlâkı değildir. Aksine böyle bir durum, Musa (as)’i zalimlerle baş başa bırakıp “Git sen ve Rabbin savaşın” diyerek Yahudileşen İsrailoğullarının vasfı ve ahlâkıdır.
Genelde dünyayı, özelde ise İslâm topraklarını sadece ve sadece İslâm ile idare olunma hesabına yerel ve küresel firavunlardan, diktatörlerden arındırmak için çalışmak, dine hizmetin ta kendisidir. Yerel ve küresel firavunları, diktatörleri rahatsız etmeyen çaba ve gayretler, dinullah’a hizmet cümlesinden sayılmazlar.

“Biz de Müslüman’ız” dedikleri halde din kardeşlerini yerel ve küresel firavunların, diktatörlerin zulmü karşısında yalnız bırakmayı dinden sayanlar, tıpkı İsrailoğulları gibi Yahudileşenlerdir. Her Müslüman’ın dini için mutlaka söyleyebileceği bir söz, yapabileceği bir iş vardır. Dini için söyleyecek sözü ve yapacak işi kalmamış olanları Müslüman da olsalar dirilerden değil ölülerden sayınız. Hayat namı hesabına her ne varsa dinimizde onun yeri ve hükmü var demektir. Din hayatta boşluk bırakmaz. Hayatlarında dinin hükmünün geçerli olmayacağı bir takım boşlukların bulunabileceğine inanmış olanlar, Allah’ın dinini boşayan boş insanlardır.

Dini öğrenmek, öğretmek, korumak hatta yaymak mü’min olmanın gereğidir. Din hizmeti, kesinti kabul etmez. İslâm dini mevsimlik bir din olmadığı için, İslâm dinine hizmette mevsimlik olmaz. İslâm topraklarında mevsimlik mücahidlerin ortaya çıkmış olması, İslâm’ın mevsimlik bir din olabileceği zehabına kapılanların çoğalmasındandır. İslâm, her günün, her zamanın, her mevsimin dinidir. İslâm’ın geçerli olmadığı hiçbir hayat anı yoktur. İslâm dini, Müslüman olarak hayatımızın bütün anlarında bizden hizmet ister.

“Din bizimdir” diyenler, “dinin yükü de bizimdir” demiyorlarsa, henüz din sahibi olmamışlar demektir.

İslâm güneş gibidir; bütün insanlar üzerine doğar. Dini tekelleştirmek, güneşi tekelleştirmeye kalkışmak gibidir. Güneş yalnız benim için, benim üzerime doğuyor demek nasıl bir ahmaklıksa, İslâm sadece benim dinimdir, sadece benim meşrebime aittir demekte öyle bir ahmaklıktır. İslam dini güneş gibidir, her kim ki güneşe sırtını dönerse gölgesi önüne düşer. Bu gölge ise dünya sevgisidir. Kişi gölgesini ne kadar yakalamaya uğraşsa başaramaz. Dünya sevgisi de aynen böyledir. Ne kadar dünya malına tamah ederse nefis hep daha fazlasını ister, bir türlü istediğine ulaşamaz. Fakat her kim ki güneşe yüzünü dönerse gölgesi arkasına düşer. Güneşe yüzünü dönmek, Allahû Teâla’nın rızasına yönelmek demektir. Bu kişi her nereye giderse gölgesi de onun arkasından gelir. O dünyayı harcar dünya onu harcayamaz. Niyet Allah Rızası olursa kişi hem dünyasını hem âhiretini kurtarır ama niyet dünya sevgisi olursa kişi hem dünyasını hem de ahiretini mahfeder. Kendisi dünyayı harcayacağına dünya onu harcar.
Kâinat için güneş ne ise, hayat için İslâm odur. “Güneş herkesin üzerine eşit doğar ama; gül başka, leş başka kokar.”

Dinin ahkâmı ile amel edenlerin azalması veya çoğalması dinin metanetine halel getirmez. Din güneş gibi ortadadır. Dini balçıkla sıvamaya kalkışanlar, firavunlar tarafından alkışlanmış olanlardır.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Çelik Arşivi