Serdar Arseven

Serdar Arseven

Mustafa Sarıgül… Topuklu ayakkabılar için yeşil diyabaz!..

Mustafa Sarıgül… Topuklu ayakkabılar için yeşil diyabaz!..

“Buraya alışveriş için gelen hanımlar topuklu ayakkabılarla yürüyememekten yakınıyorlardı. Onun için taşları Bergama’dan özel olarak kestirdiğimiz yeşil diyabaz ve granit taşlarından değiştirdik!..”


ABD Büyükelçisi, Kemal Kılıçdaroğlu’nu otele niçin çağırdı.
Otel odasında neler konuşuldu?
İki buçuk saatlik görüşmenin içeriği açıklanmadı ama Mustafa Sarıgül’ün CHP zihniyetli bazı gazetelerin de “gayet manidar” olarak nitelendirdiği otel buluşmasından kısa süre sonra partiye davet edilmesi içeriği az çok ortaya koydu.


Genel Başkanlık koltuğuna oturuşunu Deniz Baykal’ın “tedbirsizliğine” borçlu olan Kemal Kılıçdaroğlu, önceleri kendisini milletvekili yapan liderine bağlılık beyanında bulunmuş, daha sonra Önder Sav ile işbirliği yaparak hançeri indirmişti.
Önder Sav, yarım asırlık “dâvâ” arkadaşı Deniz Baykal’a “yanlış” yapmanın bedelini, Kemal Kılıçdaroğlu tasfiyesine maruz kalarak ödedi.
Hesapların bir kısmı bu dünyada da görülür; Kemal Kılıçdaroğlu da büyük çabalar göstermeden oturduğu koltuğu fazla direnç gösteremeden kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya.


Peki bu gerçekleşir mi?..
Kuvvetle muhtemel…
Bir kısım medya tarafından “Gandi” benzetmesiyle şişirilmeye çalışılan Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP gibi orta çaplı bir partiyi taşıyamayacağını zamanında kendisine tam destek veren “gazeteci”ler de görüyor.


Kemal Kılıçdaroğlu’na verdikleri gazı şimdilerde Mustafa Sarıgül’e vermekteler.
Her seçim öncesinde AK Parti’nin büyük oy kaybına uğrayacağını iddia eden ve her seçim sonrasında da “Bu millet adam olmaz abi!” havalarına giren bir iri gazete mezhepçisi, şimdi de “AKP’de Sarıgül paniği!” yollu bir şeyler çiziktirmekte.


Onu en yakından tanıyan meslektaşlardan Nihat Demirkol ise “Yol arkadaşlarını yol ortasında bırakan bir politikacı” olarak nitelendirdiği Sarıgül hakkında şunları söylemekte:
“Mustafa Sarıgül’ün İstanbul Belediye başkanı olmak istediği filan yok. Kazanamayacağını biliyor zaten. Ayağını içeri attıktan sonrası kolay. İlk Kurultay’da başkanlığa soyunacak. Genel Merkez bunları göremiyorsa yazık!. Bile bile bu pazarlığa muhtaç haldeyse vahim!


Burada “pazarlık” filan yok.
Bazı muhalefet partileri, izin verilen alanda hareket edebiliyor.
Bugün Meclis’te temsil edilen partilerden birinin genel başkanı, Başbakan olmasına kâfi oyu aldığı halde “Bize Başbakanlık görevi verilmedi!” derken “milli iradeye” mi vurgu yapıyordu?..
O genel başkana milletin verdiği başbakanlığı vermeyen hangi güçtü?..


Mustafa Sarıgül, CHP’den ihraç “af”fının ardından yaptığı ilk açıklamada yola “Bismillah!” diyerek çıktıklarını söyledi.
Kemal Kılıçdaroğlu’nunkinden farklı bir başlangıç.
Sarıgül, bir şeyler yapabilmek için “Dindar” kesimlere pas atmanın zaruret arz ettiğini bilecek kadar tecrübeli.
Zaman’dan Mustafa Ünal kardeşimiz şöyle diyor:
“Şişli’de rakipsizdi. Şu ana kadar ciddi bir siyasi yarışa girmedi. Her kesime mavi boncuk dağıtarak, halkla doğrudan temas kurarak ismini sempatik bir hale getirmeyi başardı. Birbiriyle çelişen farklı görüntülere büründü. Gün geldi katı laik oldu, gün geldi koyu bir dindar. Gün geldi Ergenekon’a selam durdu, gün geldi karanlık yapılara karşı demokrasiden yana tavır aldı. Bundan sonra böyle devam edemez. Herkesle barışık olmak tamam ama yönünün de olması gerekiyor.”


Mustafa Sarıgül, “oportunizm”in bile cılkını çıkartmış bir politikacı.
En fakirlerin “sünnet”lerine çiçek göndermeyi de, “bayağı sosyete”nin en kıytırık arzularını yerine getirmeyi de ihmal etmiyor.
Şu söylediklerine bak:
“Buraya alışveriş için gelen hanımlar topuklu ayakkabılarla yürüyememekten yakınıyorlardı. Onun için taşları Bergama’dan özel olarak kestirdiğimiz yeşil diyabaz ve granit taşlarından değiştirdik!..”


Dev yılbaşı mankenleri, yılbaşı kutlamalarına farklı bir boyut katan kırmızı halı konsepti, yılbaşı avizeleri…


Hoş geldiniz CHP’ye “Halkın Adamı…”
Ya da duruma göre,
Mon Cher!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi