Yener Dönmez

Yener Dönmez

O helikopter Güney Kıbrıs’a mı gitti?

O helikopter Güney Kıbrıs’a mı gitti?

Benim için ayrı bir değeri, farklı bir yeri var rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun. Ne zaman ki ismi gündeme geldi o vakit ince ve derinden bir sızı kaplıyor hep içimi…

Çünkü o bizden biri…

Vefatından birkaç gün sonra taziye için Sivas’a gidip anne, ağabey, kardeşler, yeğenler ve yakınlarıyla görüşmüştüm.

O gün bir kez daha edindiğim intiba şuydu: Anadolu neyse Yazıcıoğlu ailesi de o.
Anadolu kadar saf, Anadolu kadar pak, Anadolu kadar temiz, Anadolu kadar berrak, Anadolu kadar coşkun, Anadolu kadar samimi ve içten bir aile...

O gün ağabey Yusuf Yazıcıoğlu kazadan birkaç saat önce kızının gördüğü rüyayı şöyle anlatmıştı: “Kızım kazadan birkaç saat önce beni aradı. ‘Baba amcamı rüyamda gördüm. Bana, ‘babana söyle ben Elmalı Köyü’ndeyim gelip beni kurtarsınlar’, dedi. Ben de, ‘kızım Elmalı Köyü bizim köy, amcan da Kahramanmaraş’a gitti’ dedim. Sonradan görüldü ki meğer helikopterin düştüğü yer de Elmalı köyü imiş. Hiç aklıma gelmemişti Kahramanmaraş’ta da bir Elmalı köyü olacağı.”

Vefat sonrasında da olayla ilgili bütün belge, bilgi, rapor, araştırma ve sonuçları da bizden öğrenmişti kamuoyu.

Tabi olayın üzerindeki bütün sis perdesi kalkmadan mukadderat deyip geçmiyoruz/geçemiyoruz.

Fakat gün geçtikçe olayın esrarengizliği biraz daha artıyor.

Yine dün internete düşen bir fotoğraf yeni iddia ve kuşkuları beraberinde getirdi.

“Tartışmalı helikopter kazasıyla ilgili fotoğrafta Yazıcıoğlu, namaz kılarken görülüyordu. İddialara göre, Yazıcıoğlu o gün infaz edilmişti ve infazından önce birileri son isteği olan namaz kılmasına müsaade ediyorlardı.”

İnternette hızla yayılan bu fotoğrafa en büyük tepki ise merhum Yazıcıoğlu’nun ailesi ve BBP camiasından geldi.

İlk kez Habervaktim’e konuşan merhum Yazıcıoğlu’nun oğlu Furkan Yazıcıoğlu ve BBP Genel Başkan Yardımcısı Murat Ekici birileri tarafından soruşturmanın çok farklı yerlere çekilerek, somut bilgi ve delillerin üzerinin örtülmeye çalışıldığına özel vurgu yapmışlar.

Fotoğrafın montaj olduğunu, ellerinde böyle bir bilgi ve belgenin bulunmadığını açıklayan oğul Furkan Yazıcıoğlu, şunları anlatmış:

“Ne zaman soruşturmayla ilgili Savcılık nezdinde bir ilerleme kat edilse bu tür düzmece bilgiler, montaj olduğu besbelli fotoğraflar internete dolayısıyla kamuoyuna servis ediliyor. Ve bunlar bizi çok ama çok üzüyor. Araştırılması ve üzerine gidilmesi gereken çok daha önemli bilgi ve belgeler var oysa. Örneğin olaydan 160 dakika sonra oraya 2 helikopterin indiği bilgisi. İlk defa sizinle paylaştığım bu bilgiyi Savcılık araştırıyor şuan. Ama birileri sanki bunun önünü kesmek istercesine, foto montaj fotoğraflarla soruşturmayı ve kamuoyunu farklı yerlere yönlendirmeye çalışıyor.”

Bu konuda BBP’li Ekinci ise şu önemli bilgileri paylaşmış:

“Hava Kuvvetleri bünyesinde bulunan ve muharebe yönetim modülü adı verilen bir yazılım aracılığıyla, ki bu yazılım Türkiye’deki tüm hava hareketleri ve hava izlerini anlık takip ediyor ve geçmişe ait tüm hava hareketleri ve izlerini hafızasında tutabiliyor, tüm hava hareketleri ve izlerine ulaşılabiliniyor. Bu noktada bize gelen bilgi şöyle. Bu modülden alınan bilgiye göre, 25 Mart günü yani aynı gün, olaydan yaklaşık 1.5 saat sonra olay mahalline 2 helikopter iniyor. Biri 17.42’de iniyor, 7 dakika sonra yani 17.49’da havalanıyor.
Diğeri de 17.47’de iniyor, fakat bunun ne kadar kaldığı, hangi saatte havalanıp oradan ayrıldığı bilgisi yok elimizde. Biz bu bilgileri soruşturmayı yürüten savcılıkla paylaştık.

Savcılık da Hava Kuvvetleri’nden bu bilgilere dair görüntüler istedi. Bu arada da TÜBİTAK ve BBP’den uzmanlardan oluşan bir araştırma komisyonu oluşturuldu, bu komisyon da bu bilgilerin üzerine gidiyor şuan. Şuana kadar olayla ilgili ulaşılmış olan en somut ve net bilgi bu. Bu helikopterler neyin nesi? Orada ne yaptılar? Bunların cevapları aranıyor.

Bu soruların cevapları olayı aydınlatacaktır. Fakat bu noktada, birileri sanki, bu helikopterlerin ve orada ne yaptıklarının üzerine gidilmesini istemiyor. Çıkacak sonuçtan endişe ediyor olmalı ki, şimdiden bu tür foto montaj fotoğraflarla ve kesin olmayan bilgilerle soruşturmayı ve en önemlisi de kamuoyunu farklı yerlere yönlendirmeye çalışıyor.

Bırakın savcılık işini yapsın. Ve devletin ilgili kurumları savcılığa yardımcı olsun.
Olayın aslı hiçbir yönlendirmeye mahal verilmeden açığa çıkarılsın. Ardından sonuca göre hesap sorulması gereken birileri varsa, onlardan hesabı sorulsun.”

Bunlar es geçilecek, yabana atılacak bilgiler değil.

Anlatanın birisi rahmetlinin avukatı diğeri oğlu.

Bütün bu gelişmeler üzerine süreci yakından takip eden isimlerden birisi olan Yazıcıoğlu’nun hem doktoru hem de bacanağı olan Rafet Aslanoğlu ile görüştüm.
Dr. Rafet Aslanoğlu da artık bu saatten sonra olayın bir suikast olduğundan zerre kadar şüphe duymadığını söylüyor.

Oğul Furkan ve BBP’li Ekici’nin verdiği bilgilere ilaveten “O helikopterlerden biri Güney Kıbrıs’a gidiyor” diyen Aslanoğlu, kendisini suikast düşüncesine sevk eden çok sayıda belge ve bilginin olduğunu şöyle anlatıyor: “Olayda birden fazla olağan dışılık var. Bir kere adli tıp raporunu ele alalım. Tel tel dökülüyor o rapor. Yapılması gereken yüzlerce işlem yapılmadı. O zamanda sizinle paylaşmıştım. Vefat edenlerin tümünün kanlarında yüzde 27-28’e varan karbonmonoksit gazına rastlanıyor. İsmail Güneş’in çenesinin kırık olması vs. daha çok sayıda anormallikler var. O zaman hazırlanan adli tıp raporuna dayanarak bir sonuca ulaşılması imkansız. Ama bunların üzerine gidilmiyor. Bu bir kaza değil cinayet.”

Dr. Aslanoğlu, “peki bu suikastı kimler niçin gerçekleştirmiş olabilir?” şeklindeki sorumuza ise şu cevabı veriyor: “Ortadoğu’da emelleri olan, kendini Ortadoğu’nun hakimi konumunda gören ülkeler hangisiyse o ülkeler. İngiltere ve İsrail taşeronları vasıtasıyla bu suikastı gerçekleştirdiler. Bu suikastın uluslar arası boyutu var. Ülkenin birlik ve bütünlüğüne kast edenler şehit etti Yazıcıoğlu’nu. Eğer Yazıcıoğlu yaşasaydı Habur rezaleti yaşanmazdı.”

Evet Yazıcıoğlu’nun yakınları bu düşüncede.

Artık bu kazayı ya da bu cinayeti tüm yönleriyle aydınlatmak Türkiye’nin namus borcu haline gelmiştir…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Yener Dönmez Arşivi