Serdar Arseven

Serdar Arseven

Evet Sayın Başbakan, “omurga” meselesi!..

Evet Sayın Başbakan, “omurga” meselesi!..

Bir grup toplantısından sonra Sayın Başbakan’a “Siz her meselede One Minute diyorsunuz ama etrafınızda Two Minute olsun diyen çok az!” demiştim.

Dünkü Grup toplantısında  “Omurga” meselesine girdi sayın Başbakan.

“Omurgasız adamdan bir şey olmaz!. Rüzgar önünde yaprak gibi sallanandan bir şey olmaz!..” dedi.

Maalesef politika alanı böyle, onun eksenindeki medya alanı da öyle; fırıl fırıl dönen çok adam var.

Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun işaret ettiği gibi “Ne de çok fırıldak var.”

Kimin arabasına binse onun düdüğünü çalan nice adam.

Uzun yıllar boyunca bunlardan bir “sürü” adam tanıdık; dahilden ve hariçten!..

“Omurgasızlıklarını” her vesileyle gözler önüne serdiler.

Mesela…

O sütü bozuk 28 Şubat sürecinde..

Bugün yargılanmakta (ve nedense birbiri ardına serbest bırakılmakta) olan darbecilere karşı çıktığımız günlerde, birileri bizleri provokatörlükle itham etti, berbat imalarla gözden düşürmek istedi.

O günlerde, hangi Müslüman derin solun hedefine yerleştirildiyse, dahilden birileri hemen ortaya çıkıp, bu pis faaliyete destek verdi.

Sütü bozuk 28 Şubat sürecindeki iğrençliklere karşı çıktığımız haberlerin çoğu, “dahilde” görünen birtakım zatlardan da tepki aldı.

Hatta bunlar o dönemin etkili isimlerine giderek, “Bizi onlarla karıştırmayın, biz çağdaş ve de laikliğe bağlı muhafazakarlarız!” yollu laflar ettiler.

Gel zaman git zaman; Başbakan Erdoğan’ın büyük sandık zaferleriyle iktidarını iyice perçinlediği günlerde, baktık Sayın Erdoğan’ın en yakınında bu tipler…

Evet efendim, sepet efendim.

Sayın Erdoğan’ın bazı konuşmalarına, bazı teşebbüslerine ben tepki gösteriyorum o günlerde, “Yapmayın, etmeyin!” diyorum…

Beyaza beyaz diyorum, siyaha siyah…

Bunlar, yağ bal!..

Sonra…

Başbakan’ın özellikle “Siyonistlerin” hedefine yerleşmesinden sonra birtakım sıkıntılar meydana geldi.

En yakın dava arkadaşlarının yaylım ateşine yerleştirilmesiyle iyice belirginleşen bu operasyon gittikçe artan bir tempoyla devam etti.

Gezi olayları sırasında, şer odaklarının öncelikli hedeflerinin Recep Tayyip Erdoğan’ı yemek ve sandıkta baş edemedikleri bu karizmayı yerle bir etmek olduğu ortaya çıktı.

O andan itibaren, Sayın Erdoğan’ın sarsıldığını, sallandığını düşünen harici ve dahili çevreler adeta ortak hareket etti.

Adeta “Erdoğan’la olmuyor, artık gitmesi lazım” ittifakı kuruldu.

Bazı bakanların bile bu havadan etkilenerek, “Ne me lazım!” moduna girdiğini gördük.

Medyadaki bazı “liberal”ler ile “ılımlı muhafazakarlar” birbiri ardına kaya gibi taş parçaları fırlatmaya başladı.

Sayın Erdoğan’ın iktidarının sarsılmaz gibi göründüğü günlerde karşısında kırk takla atanlar, “omurgasızlıklarını” yine gösterdi.

Ve şu son “öğrenci evi” tartışmaları…

Birileri, Gezi olaylarını tezgahlayanların baş planlarını uygulamak için uygun bir ortam yakaladığını düşünerek Sayın Erdoğan ile Sayın Arınç’ın arasını bozmaya çalıştı.

Doğrusu, kamuya açık platformda Başbakan Erdoğan’a serzenişte bulunan Sayın Bülent Arınç da, istemeden de olsa, bu odakları iyice ümitlendirdi.

Başbakan Erdoğan’ın “Biz dava arkadaşlarımızla aramızdaki meseleleri medya önünde konuşmayız!” şeklindeki sözlerinin AK Parti’de çatlak oluşturmak isteyen çevrelerde hayal kırıklığı meydana getirdiğini görüyoruz.

Sayın Erdoğan ve Sayın Arınç, aralarındaki sıkıntıyı gidermiş bulunuyorlar.

Bu iki omurgalı devlet adamının arasını açmak isteyenler de -şimdilik- avuçlarını yalamış!..

Sonuç olarak omurgasızlara dikkat, her bindiği arabanın düdüğünü çalanlara dikkat, fitneye dikkat!..

Kardeşlik hukukuna azami riayet!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi