Serdar Arseven

Serdar Arseven

Eğitim değil öğretim, taklidî değil Millî!

Eğitim değil öğretim, taklidî değil Millî!

Öğretmenler Gününü Tebrik Edelim Evvelâ…
¥
“Şer gibi görünende hayır.”
Dershane mevzuu vesile oldu, eğitim dünyamızı tartışıyoruz.
“Yazar”ın biri, “Bu tablo değişmedikçe adam olmayız!” demiş.
Tablo?..
İllere göre okula gitme oranları…
Bir harita; yeşiller ortalama ilkokul dört çıkışlı, kırmızılar daha da aşağıda!..
Diyor ki; “Ne zaman ki ortalama lise mezunu oluruz, o zaman kurtuluruz!..”
Yalan!..
Darbecilerin alayı “Lise üstü” diploma sahibi değil mi?..
Zamanın millete zulmeden o koca kravatlı bürokratları, en baba okulları bitirmedi mi?..
O sütü bozuk 28 Şubat sürecinde, “ip” gibi dizilip esas duruşta “teğmen” bekleyen sözde gazetecilerin, sözde yargı mensuplarının hangisi “yüksek” hatta “en yüksek” okullardan mezun değildi?..
¥
Memleketteki bütün olumsuzlukları “Hasoların Hüsoların” sırtına yüklemek “yarı aydın” üç kâğıtçılığı!...
¥
Selami Çekmegil Üstad, okulları çerçeveleyen isme de itiraz ediyor…
Sorusu mânidar:
“Biz ‘at’ mıyız ki eğitilelim?!..”
¥
Daldan dala atlamak gibi olmasın…
Geçtiğimiz günlerde, memleketin en baba üniversitelerinden birine bağlı “iletişim fakültesi”nden gayet parlak notlarla mezun olmuş bir genç geldi.
Talebi “İstihdam” edilmekti.
Sorduk:
“İmkanı bol bir şehirde üniversite okumuşsunuz. Bir yıl hazırlık, beş sene. Bu süreçte herhangi bir medya organında çalıştınız mı?..”
-Hayır.
-Niçin?..
-Dersler yoğundu!
¥
Sorduk:
“Klavyeniz nasıl, yani süratli yazabiliyor musunuz?..”
-Pek sayılmaz. Yavaş yani, hızlandırırım.
-Bu konuda çalıştırmadılar mı?..
-Yok öyle bir ders yoktu.
¥
Yine sorduk:
-Haber yazabiliyor musunuz? Bir trafik kazası haberini tekniğine uygun olarak kaleme almanızı istesem yapabilir misiniz?..
-Normal yazarım bir şeyler ama tekniğe uygun olur mu bilmem. Bizde daha çok iletişim kuramları filan vardı. Teorik şeyler gördük. Haber yazmadık.
¥
Sorduk:
-Haberleri izler misiniz?..
-Pek izlemem.
-Gazete okur musunuz?
-Buldukça.
-Tarım Bakanı’nın kim olduğunu biliyor musunuz?..
-Yok!
-Sanayi Bakanı?
-Yok!..
-Spora ilgi duyar mısınız?..
-Evet özellikle futbola…
-Gençlik ve Spor Bakanı kim?..
-Hatırlamıyorum.
-Futbola ilgi duyduğunuzu söylemiştiniz…
-Evet, yakından takip ederim.
-Antalyaspor’un en golcü futbolcusu kim?..
-Bilemiyorum…
-Karabükspor’un?..
-Şimdi böyle sorunca…
¥
Dedim ki;
“Kardeşim, birtakım sıkıntılar var ama bu durumun sorumluluğu tamamen sizde değil. İlköğretim, lise, hazırlık, üniversite, işte gelinen nokta. Üstelik siz iletişim fakültesinden mezunsunuz. Dahası çok büyük bir ilimizdeki ‘ismi büyük’ bir üniversiteden mezunsunuz ama inanın, size yönelttiğim soruların en azından yarısına ilkokulu bitirmemiş vatandaşlarımızdan çoğu doğru cevap verebilirdi. Demek ki, sizin hiç olmazsa bundan sonra çok çalışmanız ve eksiklerinizi kapatmanız gerekiyor...”
¥
Çocuk gitti…
Ertesi gün aradı ve şunları söyledi:
“Bana çok önemli bir ders verdiniz. Lütfen, bana iki aylık bir süre tanıyın. Acayip çalışacağım ve karşınıza bugün bulunduğum noktadan çok daha ileriye gitmiş bir kardeşiniz olarak geleceğim.”
“İnşallah” dedim;
“Bu arada gelin gidin, sohbet edelim… Biz kardeşiz.”
¥
Okullar…
Hayata hazırlamıyor, dil öğretmiyor, kabiliyetlerin gelişmesine müsait ortamlar sunmuyor…
Ne yapıyor?..
Kabiliyetleri buduyor!..
Hayattan kopartıyor!..
¥
Okul, dershane tartışması işin “aslı” değil de “fesli” dostlar.
Öğretim lazım bize, eğitim değil!..
Milli Öğretim lazım bize taklidî eğitim değil!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi