Mehmet Koçak

Mehmet Koçak

Operasyonun hedef ve amaçları

Operasyonun hedef ve amaçları

Bugünkü yazımda;

Operasyonun hedefi “rüşvet ve yolsuzluk” mu; yoksa asıl hedef hükümet mi? Kolluk güçleri yürütmenin emrinde olduğu halde hiçbir ilgili ve yetkili merci bilgilendirmeden operasyon neden başlatılmıştır? Hukukun evrensel prensiplerden biri de soruşturmanın gizliliğini ihlaldir. Bu TCK’ye göre suç olduğu halde medya destekli operasyonun bir karalama kampanyasına dönüştürülmesinin sebebi nedir? Farklı zamanlarda işlenmiş ve hiç birbiriyle bir araya gelmedikleri halde aynı zamanda ve örgütsel bir işbirliği görüntüsü içinde operasyon yapılması ve seçim arifesine denk getirilmesi özel bir organize mi? 

Kısaca; “Türkiye’yi sarsan operasyonun hedefi ve amacı nedir?” sorusuna cevap aramaya çalışacağım. 

Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele etmeyi kuruluş felsefesi olarak benimseyip yola çıkan AK Parti iktidarının 11 yılda; ekonomi, insan hak ve özgürlükleri ile demokratikleşme başta olmak üzere, her alanda ülkemizi nerelerden alınıp nerelere taşıdığına hep birlikte şahidiz…

Bölgesinde ve milletler camiasında itibarlı ve sözü dinlenen bir ülke haline gelmemizi ve her geçen gün hızla güçlenmemizi içine sindiremeyen iç ve dış mihrakların başlattıkları ve son bir yıldır hızlandırdıkları kirli ve karalama kampanyalarına aynı şekilde şahit oluyoruz. 

Başbakan yardımcısı ve hükümet sözcüsü Bülent Arınç Bey’in “eğer bir rüşvet kara para aklama söz konusu ise bunu yargı en iyi şekilde aydınlatmalıdır. Başka olaylarda yargının yanında yer tutan hükümetimiz, bu konuda da yargı sürecinin her zaman arkasında duracaktır. 

İsimler kim olursa olsun, en yakın ilişkide bulunduğu kişiler, ne kadar yakın olursa olsun, hükümet ile ne kadar iyi ilişkilerde olduğu farz edilirse edilsin bizim nazarımızda her şey nötrdür. Yolsuzluk varsa en ağır ceza verilsin” 

Başbakan Erdoğan’ın “Bu örgütlenmeyi kesinlikle meydana çıkaracağız. Babamızın oğlu olsa bizi ilgilendirmez” şeklindeki ifadelerinden de anlaşılıyor ki; adam kayırma veya olayları örtbas etme söz konusu değildir. 

BÜYÜK OYUNUN İÇ VE DIŞ UZANTILARI 

Dış güçler “güçlü bir Türkiye” istemiyor. Kendi menfaatleri açısından etkili ve rol belirleyen bir Türkiye istemedikleri gibi onlara rağmen Türkiye’yi güçlendiren Başbakan Erdoğan’ı da istememektedirler. Egemen güçler; geçmişte olduğu gibi yönlendirdikleri bir Türkiye ile karşılarında teslimiyetçi bir ruh içinde uşaklık yapan bir iktidar arıyorlar. 

Dış güçler Başbakan Erdoğan’ı neden istemiyor? Onlar niçin “Erdoğan gitsin” diyor?

Faiz lobilerinin işbirlikçileri olan bu güçler; IMF ve Dünya Bankasından yüksek faizle ülkeyi onlara sömürtmediği için. 

Terörle mücadelede bugüne kadar hiçbir iktidarın cesaret edemediği “silahsız çözüm sürecini başlatarak ve ülkenin bölünmez bütünlüğü içinde milli birlik ve beraberliğin yolunu açtığı için.

Dünyanın en büyük hava alanı, Kanal, köprüler ile karadan ve denizden yollarla kıtaları birbirine bağlayan Çılgın projelerle Türkiye’ye çağ atlattığı için.

İsrail’e haddini bildiren ve karizmasını çizen tek lider olduğu için. 

Batının Türkiye’ye yüklemek istediği rol ve misyonun dışında Türkiye’ye farklı bir rol ve misyon kazandırdığı için….

Peki, dış güçlerin işbirlikçileri neden sevmez ve istemez…

Militarizmin emrindeki siyasi yapılar gibi iktidarını vesayetçi güçlerle paylaşmadığı için.

Devletin taşıyıcı kolanları olan kurumlardaki hukuk dışı yapılanmalar olan çeteleri Silivri’de mahkûm eden süreci başlattığı için 

12 Eylül ve 28 Şubat darbecilerini mahkeme önüne çıkartıp hesaba çekilmelerini sağladığı için. 

Darbecilerin ve hukuk dışı çetelerin işbirlikçisi yargı, bürokrasi ve medya ve sermaye çevrelerini manevra alanlarını daralttığı ve haksız kaynaklarını kuruttuğu için.

Hükümete desteğiyle bilinen “Gülen cemaati”; dershaneler başta olmak üzere emniyet ve yargıdaki kadrolaşmada hükümetle anlaşmazlığa düştüğü için.

Ve daha birçok sebep için sevmiyorlar ve de istemiyorlar…

OPERASYON DIŞ MİHRAKLI VE HEDEFİNDE BAŞBAKAN ERDOĞAN VARDIR

Son bir yıl içinde yaşanan olayları dikkate aldığımızda bu süreçte asıl amacın Başbakan Erdoğan’ı devre dışı bırakma çabası olduğunu görmekteyiz. Bu işin arkasındakiler; Gezi olaylarında elde edemediklerini bu tip kirli operasyonlarla elde etmeye çalışmaktadır.

Operasyon sürecinde yaşananlar; meşru olmayan yöntemlerle bu işin yürütüldüğünü göstermektedir. Daha önce CHP ve MHP’ye yapılan kaset operasyonunun bir benzeri yeniden sahnelenmektedir. Zamanlamaya bakıldığında ise bu girişim “yolsuzluk ve rüşvet”in de ötesinde siyasi bir mühendisliğin ürünü siyasi bir operasyondur. 

Bu operasyon, hukuki boyutundan ziyade siyasi ve seçimlere endeksli bir operasyondur. 

Operasyonla birlikte Borsa düştü ve faizler yükseldi. Sonuçta bu operasyon “Türkiye’ye ne kazandırdı, neler kaybettirdi” sorusu irdelendiğinde operasyon içinde Ulusal ve uluslararası uzantılar olup olmadığı daha iyi anlaşılacaktır. 

Velhasıl: “Güçlü Türkiye’yi içine sindiremedikleri için iç ve dış şer güçler Başbakan Erdoğan’ı sevmiyor ve istemiyor. 

Hedefleri; Türkiye’yi koalisyonlara mecbur etmek suretiyle siyasi istikrarsızlığa sürüklemek. Ayrıca, IMF ve Dünya Bankasının faizci sistemine yeniden mahkum edip sömürmektir. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Koçak Arşivi