Yaşar Değirmenci

Yaşar Değirmenci

Dâvâsı olanlar dikkat (2)

Dâvâsı olanlar dikkat (2)

Haram belli, helal bellidir. Ne evlenmek haramdır ne de ev edinmek. Ticaret de haram değildir. Allah’ın dinini yüceltme davasının, sevgiliye takılı kalmış kafaların kapasitesine ağır geleceğini söylüyoruz. “Kimse evlenmesin!” de demiyoruz. Allah, dinine hizmeti bir şeref olarak takdir buyurduğu için o şerefi her kuluna nasip etmeyecektir. İslam Şeriat’ını bilen hiç kimse, “Dinine hizmet edecek olan evlenmesin, onun evi olmasın, ticaret yapmasın!” diyemez. Bunlar ne yasaktır ne de değeri düşük işlerdir. Bilakis “Evlenilsin, ev sahibi olsun herkes, ticaret yapsın, zengin olsun.” denebilir. Meselemiz, evlenmek veya ev sahibi olmakta değildir. Biz, evlerimizi cennet evleri gibi ebedîleştirme mantığını yakalamaya çalışıyoruz. Evliliği, iki tarafın birbirine köleliği olarak anlamada hata ediyoruz. Ticaret yapıp para kazanmada ne hata olacak? Helalin en güzel çeşitlerinden biri ticarettir. Kazandığını yemeye kıyamayacak kadar hırslı kazanmadır bizim takıntımız.
Ortada bir problem var. Bu problem de İslam’a hizmet kadrolarının, İslam’a davet ettikleri insanlarla aynı sıkıntıları paylaşmalarıdır. Çağıran da çağırılan da aynı evlerin taksitlerini ödemektedirler. Aynı takıntılarda sürüklenmektedirler. Bu da dine hizmetin hür olamamış insanlara yaptırılması gibi bir sonuç getirmektedir. Mus’ablaşamamışlardan Mus’ab yetiştirmelerini beklemekle de büyük bir hayâl kırıklığı içine düşüyoruz. Kur’an öğretirken onun okunuşunu, anlamını, tefsirini öğrettiğimiz kadar mesela peygamberlere dair kıssaların da örnekliğini öğretmeliyiz. İlk fedakârlık edenin, ilk itaat edenin, ilk muttakinin kendisi olması gerektiğini de öğretelim. İmamlık, müezzinlik, hocalık meslek olmaktan çıkmalıdır. Sadece diplomalara hasredilmiş, ‘İlahiyatçılık’ tekelinde ve bu isim altında bir İslam anlayışı, öğrenen ve öğreten kadroyu vasıflandırmamalıdır. Kafası takılı nesiller yerine, hür nesiller davayı omuzlamalıdır.
İslam’ı onca muhtevasıyla anlayan ve anlatan nesil gerekmektedir. İtikadıyla, ahlakıyla, ibadetiyle, muamelatıyla, mükafat ve mücazatıyla… Dinimizi parçalamadan, yamalı bohça haline getirmeden yekpare bir bakış açısıyla değerlendiren, her meselede, “Allah ve Rasulünü hakem tayin eden” bir yapıya muhtacız.
Ahirete imanı, oraya gidip gelmiş biri gibi olan nesil şarttır. Aklı takılı kalmayan adamlar şarttır. Davası olanların, aşağıdaki iki hatırayı da gözden geçirerek bugüne taşımaları, benzerlerini yaşadığımızı da unutmadan değerlendirme yapmaları, olanların olmaması için de tedbir almalarında zaruret vardır.
***
Sultan Alpaslan’ın veziri Nizamü’l Mülk, çok değerli bir devlet adamıydı. Fakat sarayda onu çekemeyenler de vardı. Onlardan birisi, Nizamü’l Mülk’ün halka zulmettiğini, milleti soyup servet sahibi olduğunu yazan bir jurnali Sultan Alpaslan’ın seccadesinin içine koydu. Alpaslan bu kağıdı görüp okudu. Derhal vezirini yanına çağırarak ona da okuttu. Sonra da şu tavsiyeyi yaptı: “Ey vezirim! Şu kağıda bir bak… Eğer bu adamın dedikleri doğruysa, yaptığın bu işten vazgeç. Eğer bir iftiraysa, onu cezalandırma; bu adama bir iş bul da meşgul olsun, onun bunun aleyhinde iş çevirmeye vakit bulamasın.” Sultan Alpaslan’ın bu sözleri, her türlü fesadın, fitnenin işsizlikten geldiğini de tespit ediyor. Evet, boş kafaların, boş oturanların ne işler çevirdiklerini görüyoruz. Ne doğru söylemişler: “Boş bir kafa, şeytanın çalışma odasıdır” diye. Allah böylelerine fırsat vermesin…
***
Şeyh Sadi, misafir olduğu bir derviş topluluğu içinden birisinin bir başkasını çekiştirdiğine ve aleyhinde konuştuğuna şahit olur. Gıybet, dedikodu, suizan, peşin hükmün hakim olduğu konuşmada, bir hayli ileri giden dervişe sorar:
“Sen hiç kâfirlerle cihad ettin mi?” Adam cevap verir. “Hayır, ben şimdiye kadar halveti hanemden dışarı bir adım dahi atmadım.”
Sadi: “Yahu! Ben senin kadar talihi ters bir adam görmedim. Kâfirler senin kılıcından emin oluyor da, Müslümanlar dilinden kurtulamıyorlar.”
Rabbim encamımızı hayreylesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Yaşar Değirmenci Arşivi