Serdar Demirel

Serdar Demirel

İHH operasyonu

İHH operasyonu

İnsani Yardım Vakfı İHH’nın Mavi Marmara sonrası İsrail’in açıktan hedef listesinde olduğunu bilmeyen yok. Siyonist lobilerin ABD ve Avrupa’daki nüfuzunu kullanarak İHH’yı terörizme destek veren örgütler listesine almaya çalıştığı da bir sır değil. Eğer AK Parti hükümetinin İHH’nın arkasında kararlı duruşu olmasaydı bunu çoktan başarmışlardı da diyebilirim.

17 Aralık operasyonunda İHH’nın bir kez daha aktif hedef listesinde olduğunu gördük. İHH’ya isnat edilmeye çalışılan “silahlı tır” yalanı sıradan insanları bile tedirgin etti. Vicdan ve izandan eser taşımayan bu tür saldırıların icracıları yerli olsa da kaynağı yerli değildi. 

Geçen Salı sabah saatlerinde yine İHH merkezli bir operasyonla karşı karşıya kaldık. İHH’nın Kilis ofisine Van emniyet görevlileri tarafından hem de Vali’nin ve Emniyet müdürünün haberi olmadan hukuksuz bir şekilde arama gerçekleştirilmesi devlet içinde bir yapının gözünü nasıl kararttığını göstermesi bakımından gâyet ibretâmizdi.

Farklı illerde El Kaide’ye karşı operasyon yapılıyor. Bir el son dönemde çok tanıdık olan bir yöntemle İHH’yı da bu operasyonların parçası hâline getiriyor. Çünkü İHH’nın olayla ilgisinin olmaması önemli değil, önemli olan onu El Kaide ile aynı fotoğraf karesine alabilmek ve dünyaya öyle gösterebilmektir. 

İHH Genel Sekreteri Yaşar Kutluay aynı gün operasyonla ilgili; “İHH personeli olup Kilis ofisimizde çalışan bir kişi ile ilgili olarak yapıldığı söylenen operasyon her ne hikmetse kişinin evine değil de İHH ofisine gelinmiş ve İHH’nın bilgisayarlarına el konulmuştur. İHH ofisinde ve aynı yerde bulunan Katar Kızılay’ına ait olan mekânlarda yapılan usulsüz aramalarda personel dışarı çıkartılarak hiçbir personelin üçüncü bir gözün görmediği şekilde şahit olmadığı şekilde aramalar yapılmıştır” açıklamasını yaptı. 

Bu açıklama bana ürkütücü bir bilgiyi hatırlattı: 

17 Aralık sonrasıydı. İHH’da çalışan bir arkadaşım; “Hocam, bugün biz İHH çalışanlarına acil bir brifing verildi. Bilgisayarlarımıza, cep telefonlarımıza acilen şifre koymamız gerektiği söylenerek bunun nasıl yapılacağı gösterildi. Zira bilgisayar veya telefonlarımıza dışarıdan dosyalar veya fotoğraflar yerleştirilerek çalıştığımız kurum hedef hâline getirilebilir denildi” dedi.

İnsan tuhaf oluyor. Ortada suç falan yok ama birileri suç ihdas edip bunun sözde delillerini inkâr etmenizin pek mümkün olamayacağı bir tarzda bilgisayar ve telefonlarınıza dışarıdan yüklüyor. Ve bu yöntemle koca bir hayır kurumu en azından algı düzeyinde güvenilmez kılınıyor.

Siyonizmin İHH’yla El Kaide arasında bağ kurmaya çalıştığını biliyorduk zaten. Biliyorduk çünkü olaylar gözlerimizin önünde cereyan ediyordu. Son yaşananlar bundan bağımsız değildir. Bir algı operasyonuyla karşı karşıyayız. Algıyı olgunun önüne geçirmeye çalıştıkları çok açık.

Aslında sadece İHH’yı hedef almıyorlar, İHH üzerinden İHH’yı her platformda desteklemiş hükümeti ve bahusus Başbakan Tayyip Erdoğan’ı hedef alıyorlar. 

Türkiye’nin yıldız projelerini hedef alıyorlar. Türkiye’yi şahlandıracak projeleri hayata geçiren çevreleri, iş adamlarını, STK’ları, bürokratları ve siyasetçileri hedef alıyorlar. Gelecek üç önemli seçimlerin sonucunu etkilemeyi hedefliyorlar…

Bu yapılanların Türkiye’nin maslahatına olmadığı aşikâr değil mi? Türkiye’nin kalkınmasının önüne geçmek, toplumda iflah olmaz gerilimler meydana getirmek ve hele de dindarlar arası bir çatışmayı zorlamak acaba kimin işine yarar?

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Serdar Demirel Arşivi