Mehmet Koçak

Mehmet Koçak

30 Mart Aynı Zamanda Bir Milat Olacak...

30 Mart Aynı Zamanda Bir Milat Olacak...

Son günlerde; gittiğim her yerde “durum nedir, bu gidişat seçimleri nasıl etkiler? soruları ile muhatap oluyorum. Bugünkü yazımda, bu sorulara cevap vermeye çalışayım.

Hükümet ve bir durum değerlendirilmesi:

Paralel yargının ilk önemli operasyonu 7 Şubat 2012 tarihinde İstanbul’da Özel Yetkili Savcı Sadrettin Sarıkaya MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı gözaltına alma girişimiydi. Başbakan Erdoğan’ın ameliyat masasında olduğu saatlerde gerçekleştirilen bu operasyonun hükümeti ve Başbakan Erdoğan’ı hedef aldığı bir gerçekti. AK Parti Hükümeti; ihaneti en çok güven duyduğu cemaat adına oluşturulan gizli paralel yapıdan gördü.

Bu girişimin ardından; 17 Aralık ve 25 Aralık’ta gerçekleştirilen darbe girişimleriyle iktidar çok ciddi yara aldı… Ancak çok şükür korkulan olmadı ve planın hedefi olan “hükümeti düşürme” hamlesi gerçekleştirilemedi.

Bu süreçte; MİT, jandarma ve polis kuvvetleri; dış destekli bu paralel yapının alçakça ve küstahça girişimleriyle karşı karşıya geldi ve hiyerarşik sistem hiçe sayıldı.

Bu girişimlerden dolayı ekonomi çok ciddi darbeler aldı. Üretim, ihracat- ithalatın yanında, özel sektörün pazar payında çok ciddi sıkıntılar yaşandı. Dövizde hızlı yükseliş yaşandı. Bu artış, faiz artırımı ile frenlenmeye çalışılınca ekonomik denge bu artıştan olumsuz şekilde etkilendi.

Hükümet, yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen aldığı tedbirlerle ve karşı hamlelerle bu ihanet planı bozuldu ve kısa zamanda kontrolü sağladı.

Paralel yapı ve Cemaat:

Paralel yapıdan habersiz; Cemaat mensupları; yaşanan tüm bu olaylar karşısında kelimenin tam anlamıyla bir şaşkınlık içindedirler. Hele hele, F.Gülen’in Başbakan’a “Firavun, melun, karun” benzetmeleri ve o tiksindirici bedduası ile gizli ihale pazarlıkları şok etkisi yapmıştır.

Her kirli ve gizli ilişkinin arkasında “cemaat parmağı var” kanaati artık oldukça yaygınlaştı. CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal, MHP’nin Milletvekilleri ve üst düzey yöneticileri ile ilgili ahlak dışı, cinsel içerikli kasetlerin hep bu cemaatin işi olduğu konuşuldu.

Yargıda, medyada, eğitimde, emniyette ve bürokraside bu cemaatin örgütlenmesinden ve paralel bir yapılanmadan söz edildi. “Her taşın altında bunlar var” görüşü geniş halk kitlelerinin kanaati oldu.

Cemaat içinde kendisine duyulan derin sevgi ve saygı nedeniyle bazı yanlışlar dile getirilse de asıl suçlunun F.Gülen’in etrafında oluşturulan çemberin cemaati istismar ettiği ve F.Gülen’i de yanlış yönlendirdiği görüşü dile getiriliyor.

Yaşanan olumsuz ve üzücü gelişmelerden sonra Cemaat çok ama çok ciddi itibar kaybetmiştir. O derin yapı şimdi ise farklı ittifak arayışlarına yöneldikleri açıkça görülmektedir. Günümüzde “Siyasetle ilgimiz yok” diyen cemaat içindeki o gizli yapının artık kendini gizleyemediği ve hükümetle bir hesaplaşma adına dış destekli bir başarısız darbe girişiminde bulunduğu gerçeği artık inkar edilemiyor. Yine o güç gizli yeni saldırı eylemlerine hazırlanırken diğer yandan hükümeti itibarsızlaştırma adına var güçleriyle bir karalama kampanyasını “cemaat medyası” üzerinden sürdürmektedirler.

Muhalefet cephesi ise;

Hükümete yönelik dış destekli darbe girişimiyle başlayan hükümet ve Cemaat kavgasını fırsat bilen muhalefet cephesi bir yandan “bu kavgadan ben ne kaparım” fırsatçılığı yaparken bir yandan da paralel yapı ile gizli bir takım pazarlıklar ve ilişkiler içine girmektedirler.

Siyasi ahlak ve seviye ile siyasi sorumluluktan uzak bir anlayışla seçim kampanyalarını sürdüren muhalefet cephesi ise; paralel yapının hükümeti itibarsızlaştırmak adına başlattığı yıpratma kampanyalarından beslenmeye çalışmaktadır.

Seçim ve kirli ittifaklar…

Başbakan, bu sefer işi sıkı tutuyor… Yerel seçimlerde yeniden toplumsal meşruiyet ve güven tazeleme adına çok güçlü ve ciddi bir kampanya başlattı. Netice olarak ifade etmek isterim ki; dış güçlerin gizli oyunlarına, “Paralel yapı” ve eski Türkiye kalıntılarına rağmen AK Parti hedefine koşuyor.

Şu bir gerçek; AK Parti’nin bu yürüyüşünü durdurmak adına muhalefetten çok siyaset dışı aktörlerin çabalarına şahit oluyoruz.

Başarısız darbe girişiminin intikamını almak için çaba gösteren bu siyaset dışı aktörler, kapı kapı dolaşarak “Biz oy istemeye gelmedik. AK Parti’ye oy vermeyin de kime verirseniz verin” diyerek yürüttükleri karalama kampanyalarını “cemaat medyasının” desteğiyle sürdürüyorlar.

Bu seçimi “kaybetme veya kazanma” yani diğer anlamda hayat memat meselesi olarak gören Cemaatin baronları, AK Parti’ye karşı her yola başvurmayı mubah görmektedir.

Hedefleri; Ankara ve İstanbul başta olmak üzere AK Parti’nin önemli kalelerini düşürüp Başbakan Erdoğan’ın önünü kesmektir.

İşte bu ahval içinde seçimlere gidiyoruz.

Anlaşıldığı üzere 30 Mart; bu işlerin nereye varacağını gösterecek bir tarihtir. 30 Mart; seçimlerinin sıradan bir mahalli seçim olmayacağı gibi 30 Mart Türk siyasi hayatı için bir milat olacaktır.

Kısacası; 30 Mart’tan sonra kartlar yeniden karılacak ve yeniden roller belirlenecektir...

Ben inanıyorum ki;

Türk milleti oynanan oyunların farkındadır ve bu ülkede var olan istikrarın devamı yönünde iradesini beyan ederek AK Parti iktidarına destek verecektir…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Mehmet Koçak Arşivi