Ersoy Dede

Ersoy Dede

Kapitalizm Bayramı

Kapitalizm Bayramı

Her sene 14 Şubat’ta bu sevgililer günü hadisesinin tarihî boyutunu yazıyorum. Kızıyorlar bana.. Valentine, Papaz, kilise falan dediğimde tepki gösteriyorlar.. O nedenle bu yıl, siyasetini değil eko-politiğini anlatacağım size sevgililer gününün.. 

AL SANA GÜL

Her yıl 14 Şubat’ta, aralarında bizim de olduğumuz milyarlarca insan eşine, annesine, kızına neyse çiçek hediye ediyor.. “Haydi Hanım, sevgililer günün kutlu olsun.. Al bakalım tek dal kırmızı gül..” En mütevazı olanı bu.. Ayrıca hediyeleşme meselesini saymıyorum.. Bu arada desteklerim hediyeleşmeyi.. Hangi sebeple veriliyor olursa olsun.. Sünnettir.. Ama çiçek meselesinde bazı çekincelerim var.. Güncel rakamlar üzerinden anlatayım size tabloyu.. 

BU YIL İYİ ÇİÇEK YAPTI

Bu sene, geçtiğimiz yıllara göre çiçek üretiminde bereketli bir yıl geçirdik.. Dolayısıyla ihracatı istediğimiz gibi yapabilsek, üretici bir ülke olarak “sevgililer günü”, bizim günümüz, pek âlâ olabilir..  Havalar güzel gitti, üretim yüksek.. Hazır Avrupa “sevgililer günü” diye çıldırıyorken, basalım çiçekleri yollayalım..  Yollayalım da bu iş öyle zannedildiği kadar kolay değil.. Hatırlayın daha yeni,  Rusya’nın Karadeniz kıyısı Novorossiysk kent limanında Federal Bitki Koruma ve Karantina Servisi yetkilileri, Türkiye’den ithal edilen 22 ton domatesin ülkeye girişine izin vermemişti.. Neden? Çünkü domateslerde, tehlikeli haşerat sayılan batı çiçek tripsi tespit edilmiş..  Bir tür eklem bacaklı.. Doğru da olabilir, başka bir nedenle bahane bulup iade etmiş de olabilirler.. Ancak burada dikkatinizi çekmek istediğim husus o değil.. 17.Yüzyılda Merkantilist politikalarının uygulandığı dönemde, yaygın olarak, korumacı gümrük anlayışı görülüyordu..  Gerek yüksek gümrük tarifeleri, gerek kotalar,  gerek sübvansiyonlar, ve daha da ileri boyutu ile ithalat yasakları, dış iktisadın neredeyse gerçeğiydi.. Detayına girmeyeceğim ama zamanla ülkeler bu tutumlarından, varılan uluslararası anlaşmalar nedeniyle vazgeçtiler..   Ama bazı Avrupa ülkeleri, örtülü biçimde bugün bile ithalata müdahale edebiliyor.. Nasıl mı?.. Tıpkı domateslerimiz gibi, günlerce Bulgaristan sınırında bekletilen çiçeklerimiz, işte bu zihniyetin kurbanları.. 

BULGARİSTAN KAPISINDAKİ ZULÜM

14 Şubat öncesi Avrupa’ya ciddi miktarlarda çiçek gönderen ihracatçılar, Bulgaristan’ın gümrük kapılarını kapatması ile neye uğradıklarını şaşırdılar..  Orta Anadolu Süs Bitkileri İhracatçıları Birliği Başkanı Osman Bağdatlıoğlu’nun söylediğine göre, meğer Sevgililer Günü dolayısıyla Avrupa ülkelerine 35 milyon dal kesme çiçek ihracatı yapıyormuşuz bu yıl. Normalde bu rakamın ortalaması, 20 milyon dal civarındadır.. Bu yıl ise bunun neredeyse iki katı.. Fakat Bulgaristan, belge eksikliğini gerekçe göstererek Avrupa’ya giriş yapılan gümrük kapılarını kapattı. Bu defa bütün kamyonlar İpsala’ya hücum edince orası da şişti.. Diğer gümrük kapılarında da bitki doktoru bulunmaması ve geçiş onayı verememesi nedeniyle ciddi mağduriyetler yaşandı.. Koltuk, masa, sandalye olsa, beklet gitsin. En fazla, zararını üstüne koyarsın yine satarsın.. Fakat kesme dal çiçekler, sınır kapısında öldü, öldü.. O zarar.. Başka bir şey değil.. 

SAĞ CEP KAZANIRKEN SOLDAN HARCIYORUZ

Sevgili okurlar.. Bize ait olmayan bu gün, bırakalım çiçek üreticileri ve ihracatçıları bu işin ekonomisini yapsınlar, katkı sunsunlar toplam ekonomiye.. Oysa öyle garip bir tablo çıkıyor ki ortaya bu 14 Şubat’larda, aklım duruyor.. Bizden aldığı toprakta gül yetiştiren İsrail’den yahut  bizden aldığı soğanla lale  yetiştiren Hollanda’dan ithalat yapmak zorunda kalıyoruz.. Niye? Çünkü kendi iç pazarımızda da talep var. Üretici ihracata kaydığı için, iç Pazar ithalatla besleniyor.. Sağ cebe üç kuruş para sokacağız derken sol cepten oluk oluk akıtıyoruz anlayacağınız.. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi