Mustafa Çelik

Mustafa Çelik

Yanlış din tasavvuru yanlış uygulamaların garantisidir

Yanlış din tasavvuru yanlış uygulamaların garantisidir

Müslüman olarak Müslümanlar dilinizden kurtulamıyorlarsa, Kâfirler de kılıcınızdan emin oluyorlarsa oturup din tasavvurunuzu yeniden gözden geçirmeniz gerekir. Çünkü bu durumunuz Rabbimizin şu ayetine uygunluk arzetmiyor: “Muhammed Allahın resulüdür. Onun maiyyetinde bulunanlar da kâfirlere karşı çetin (ve metîn), kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükû’ ediciler, secde ediciler olarak görürsün. Onlar Allahdan (dâima) fazl (-u kerem) ve rızaa isterler. Secde izinden (meydana gelen) nişanları yüzlerindedir. İşte onların Tevrâtdaki vasıfları budur. İndideki vasıfları da (şöyledir: Onlar) filizini yarıb çıkarmış, gitgide onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, sakları üzerine doğrulub kalkmış bir ekine benzerler ki bu, ekicilerin de hoşuna gider. (Ashab hakkındaki bu teşbîh) onunla kâfirleri öfkelendirmek için (dir). İçlerinden îman edib de iyi iyi amel (ve hareket) de bulunanlara Allah hem mağfiret, hem büyük mükâfat va’d etmişdir.” (Fetih Sûresi/ 29)

Şeyh Sadi, misafir olduğu bir derviş topluluğu içinden birisinin bir başkasını çekiştirdiğine ve aleyhinde konuştuğuna şahit olur. Gıybet, dedikodu, suizan, peşin hükmün hakim olduğu konuşmada, bir hayli ileri giden dervişe sorar:
“Sen hiç kâfirlerle cihad ettin mi?” Adam cevap verir. “Hayır, ben şimdiye kadar halveti hanemden dışarı bir adım dahi atmadım.”
 Sadi: “Yahu! Ben senin kadar talihi ters bir adam görmedim. Kâfirler senin kılıcından emin oluyor da, Müslümanlar dilinden kurtulamıyorlar.”     

Yaşamımızda bu çağda bu ülkede Hz. Muhammed (sav)’in gelip Türkçe Olimpiyatlarında şarkı türkü söyleyen akıl baliğ kızları dinlediğini söyleyene karşı politik partilerine desteklerinden dolayı Müslüman olarak sessiz ve tepkisiz kalanlar, bugün, yarın ve gelecekte Amerikan’ın, İsrail’in âli menfaatlerini korumayı ve kollamayı amaçlayan operasyonlara davetiye çıkaranlardır. Şunu bilelim ki; Hz. Muhammed (sav)’in gelip Türkçe Olimpiyatlarında şarkı türkü söyleyen akıl baliğ kızları dinlediğini söylemek, Hz. Muhammed (sav)’e ve bütün Müslümanlara hakarette bulunmaktır. Vakt-i zamanında bu hakareti içlerine sindirenler, sessiz ve tepkisiz kalanlar, bilsinler ki bugün küresel güçlerin emellerini gerçekleştiren operasyonları sahiplenip savunanın ülke ekonomisine, sulhu selametine verdiği  zarar, yukarıdaki hakaretin yanında hiç kalır. Yanlışlarımıza Peygamber (sav)’i malzeme yapmamız, bizi felaketten felakete uğratır. 

Türkiyeli Müslümanlar olarak bilelim ki; ülkemizin insanları Allah’ın ayetleriyle, Peygamber (sav)’in hadisleriyle tanıştırılmıyor. Muhtelif ülkelerden getirilmiş genç kızlarla, bu genç kızların seslendirdikleri şirk, inkâr, hevâ ve heves kokan türkü ve şarkılarla tanıştırılıyorlar. Bunlar için düzenlenen şölenlere infak, sadaka niyetiyle nice paralar aktarılıyor. Arkasından bu organizasyonlar  için “Cemaat”, “Hizmet” tabirleri kullanılıyor. Cemaat tabiri, kutsal bir tabirdir. Çünkü “Cemaat” kelimesini Hz. Muhammed (sav) kullanmış ve Cemaat’in Allah’ın emri olduğunu haber vermiştir. Dolayısıyla “Cemaat” bütün Müslümanların müşterek özlemidir.

Cemaat, Rasûlullah (sav)’in sünnet-i seniyesi üzerine kurulur. Başkalarının enkazı üzerine kurulan veya kurulmak istenen kurum ve kuruluşlara Cemadat denilir ama asla ve kat’a Cemat denemez. 

Münkir ve müşriklerin değirmenine gönüllü su taşıma hizmetçiliğinden kurtulmadığımız müddetçe dinimiz İslâm’ın insanı olamayız. Günümüzde  “Cemaatler” tabirini kullanan birçok Müslüman yazar ve çizer görüyoruz. Cemaatler diye bir tabir yoktur. “Cemaat” kelimesinin kendisi çoğuldur. “Cemaatler” tabirini kullananların küllisi lisan cahilidir. Lisan cahili olanlardan sağlıklı bir “Cemaat” tarifini öğrenmek mümkün değildir.

Cemaatü’l Müslimin; sahih-i iman, Sâlih amel etrafında buluşup birleşen bey’at ile kurulup Şura ile devam ederek ilm-i sahih üzere hizmette bulunan ve hayatın bütün kademelerinde ve karelerinde kendini hakaik-i iman ve kavanin-i Kur’ân ile mukayyed gören topluluktur. Bu durumda Cemaatin en büyük amacı; “Hakaik-i iman ve Kavanin-i Kur’ân hizmeti” olarak özetlenebilir. Şimdi düşünelim. Dünyanın muhtelif ülkelerinden genç kızları toplayıp bunlara Türkçe şarkı türkü belletmek, Türkçe Olimpiyatları adı altında Müslüman aileleri toplayıp erkek-kadın karışık oturtarak bunlara Türkü-Şarkı ziyafeti vermek, Hakaik-i iman ve Kavanin-i Kur’ân’a hizmet midir? Bu işi yapanlara, bu iş için bir araya gelenlere Cemaatü’l Müslimin denilebilir? Bu topluluğu mutlaka isimlendirmek gerekiyorsa insafla deriz ki bu topluluk; “Haz ve Hız Hareketi” dir. “Haz ve Hız Hareketi”, freni patlamış araba gibidir. Nerede ve ne zaman kime çarpacağı belli değildir.

“Cemaat” olmak amacıyla yola çıkıp kısa zamanda gelişen ve genişleyen bir “Haz ve Hız Hareketi” ne dönüşmek, yanlış din tasavvurunun neticesini görmektir. Yanlış, zararlı uygulamalarımızın garantisi, kendi vehimlerimizden kaynaklanan yanlış din tasavvurumuzdur. Din tasavvurları doğru olanların yanlışta ısrar etmeleri mümkün değildir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Çelik Arşivi