Mustafa Çelik

Mustafa Çelik

Toplumsal azaba davetiye çıkartanlar

Toplumsal azaba davetiye çıkartanlar

Allahû Teâla tarafından helak adayı haline gelmiş bir toplumun, bir ülkenin sakinleriyiz. Çünkü toplumsal azaba davetiye çıkartan sözlerimiz, amellerimiz, ahvallerimiz, meclislerimiz, kurum ve kuruluşlarımız vardır. Müslümanların imamları/idarecileri Allah’ın kitabıyla hükmetmezlerse ve Allah’ın indirdiği hükümleri kabul ve reddetme, tabi olma ve olmama konusunda kendilerinde bir muhtariyet/muhayyerlik görürlerse, toplumsal azaba davetiye çıkarmış olurlar. Sahâbe neslinden Hz. Ömer (ra) rivayet etti: “Allah Rasûlü (sav) bize yönelerek şöyle buyurdu: “Ey muhacirler topluluğu! Şu beş kötülük meydana geldiğinde haliniz ne olur? Bu kötülüklerin sizde olmasından veya sizin o kötülüklere yetişmenizden Allah’a sığınırım. O beş şey şunlardır:

1. Bir millette fuhuş (zina) yaygınlaşır ve açıktan yapılırsa, muhakkak ki o toplumda taun (veba) hastalığı ve geçmiş milletlerde görülmeyen hastalıklar ortaya çıkar.

2. Bir millet, ölçü ve tartıda adaletsizlik yaparsa; muhakkak ki, kıtlık, geçim zorluğu ve başlarındaki idarecinin zulmüyle cezalandırılırlar.

3. Bir millet, mallarının zekâtını vermeyecek olursa, gökten yağmurları kesilir de; hayvanları olmasa kendilerine hiç yağmur yağdırılmaz. 

4. Bir millet, Allah ve Rasûlü ile yaptıkları ahdi bozar (verdikleri sözü tutmazlarsa); Allah kendilerinden olmayan düşmanı onlara musallat eder de, düşman onların elinde olanların bazısını alır.

5. Bir milletin idarecileri Allah’ın kitabı ile hükmetmedikleri ve Allah’ın indirdiği hükümlerden işlerine geleni seçtikleri zaman; Allah onların azabını kendi içlerinden verir. Onları aralarındaki fitne, fesat ve anarşiyle cezalandırır.” (İbn Mace, Kitabu’l Fiten: 22)

Allah’ın kitabı, Allah’ın hükümleri hususunda seçmeci ve sentezci olanların azabını Allahû Teâla bizzat onların kendi aralarında kılar. Müslümanların birbirlerine düşmeleri, birbirleriyle kavgalı hale gelmeleri, Kitabullah ile hükmetmemeleri, Kitabullah’ı hayata taşıma ve hayata hâkim kılma derdine düşmemeleri, Allah’ın indirdikleri hükümler hususunda keyfî tavır takınıp seçmeci ve sentezci davranmalarındandır. İsyan, küfür ve zulüm aşikâr işlenir ve bu duruma insanlar ses çıkarmazlarsa, işte o zaman büyük belâ ve musibeti beklemek gerekir. Küfür ve isyan alenî işlenir de gerçek iman sahipleri buna seyirci kalır, ses çıkarmazlarsa, işte o zaman toplumsal azaba davetiye çıkartılmış olur. Allahû Teâla Kur’an-ı Kerîm’de şöyle buyurmaktadır:

“Bir de öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden sadece zulmedenlere erişmekle kalmaz (umuma sirayet ve hepsini perişan eder). Biliniz ki, Allah’ın azabı şiddetlidir.” (Enfal Sûresi/ 25)

Bu âyet-i kerimeye göre umumi, toplumsal azaba uğramak mümkündür. Allah’ın azabı sadece zalimlere gelmez. Zalimlerin zulmüne karşı çıkma imkânına sahip iken karşı çıkmayıp sessiz ve tepkisiz kalanlara da Allah’ın azabı gelecektir. Bakınız İsrailoğulları Allah’a kulluk etmek yerine, Samiri’nin buzağısına kulluk etmeye başladılar. İtikadda hem kâfir ve hem de zalim oldular. Rabbimiz haber veriyor: “Hani Musa, kavmine: “Ey kavmim, gerçekten siz, buzağıyı (ilah) edinmekle kendinize zulmettiniz. Hemen, kusursuzca yaratan (gerçek ilah)ınıza tevbe edip nefislerinizi öldürün: bu, yaratıcınız katında sizin için daha hayırlıdır” demişti. Bunun üzerine (Allah) tevbelerinizi kabul etti. Şüphesiz O tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir.” (Bakara Sûresi/54)

Allahû Teâla’ya kulluktan vazgeçip Buzağıya tapmakla İsrailoğulları kendi kendilerinin zalimi oldular. Buzağı’yı İlâh edinmek; Allah’ın dinini bırakıp nefsin, şehvetin, şöhretin emrine girmektir. İşte bu bir zulümdür. İmam Kurtubî (Rh.a.) der ki: “Zulüm, asıl itibariyle bir şeyi konulması gereken asıl yerden bir başka yere koymak demektir. Kimisi şöyle demiştir: Her insanın “buzağı”sı onun kendi nefsidir. Her kim bu buzağıyı bir kenara iter, onun maksadına muhalefet ederse, buzağının zulmünden uzak kalmış olur. Buzağıya tapanların kendilerini öldürmeleri ile cezalandırılma sebebi, buzağıya tapanların tapmaları esnasında münkeri değiştirmeyip bir kenara çekilmeleridir. Halbuki onlara düşen görev buzağıya tapanlarla çarpışmak ve savaşmak idi. İşte münker, Allah’ın kulları arasında yayılıp da herhangi bir şekilde değiştirilmeyecek olursa, herkesin cezaya çarptırılması, Alah’ın bir sünnetidir.” (el- Cami-u Li Ahkâmi’l Kur’ân/İmam Kurtubî, C: 1, Sh: 401, Mısır/1967) Allahû Teâla, kötülüklerin yayılmasına ve yaygınlaşmasına engel olmayanlara, kötülerin kötülüğü iktidar yapmalarına karşı çıkmayanlara toplu halde azab verir. 

Kötülüklerin yayılmasına, kötülüklere tutunmuş kötülerin iktidar ve muktedir olmalarına sebeb olmak veya onların iktidar ve muktedir olmalarına seyirci kalmak, toplumsal azaba davetiye çıkarmaktır. Kötülükleri ve kötüleri önlemenin en iyi çaresi, iyilikleri öğretmek, iyiliklere tutunmuş iyilere sahip çıkmaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Çelik Arşivi