Latif Erdoğan

Latif Erdoğan

Cevap ve ötesi

Cevap ve ötesi

Onun, oltasında solucan kullanması yeni bir olay değildir. Bu sebeple artık seyredilmeyen ekranlarında bulabildikleri birkaç kişiyi konuşturup hakkımda tezviratta bulunmalarını ciddiye alacak değilim. Onlardan birisi de kan bağım olsa da zihni, fikri hiçbir bağım kalmamış olan  her şeyin ikinci elden kopyası Mehmet Erdoğan’dır. Karakterini, şahsıma yaptığı sinsi kalleşliklerini bildiğim içindir ki, aynı beldede yaşamamıza rağmen tam on dokuz sene kapısını çalıp evine gitmedim. Eşi vefat edince yüreğim acıdı evine gidip taziyede bulundum. Annemin ısrarıyla iki üç defa bu münasebetle evine gidip geldim. Şimdi bu fırsat bezirganı, her zaman yaptığını yeniden tedavüle koymuş. Benim sırtımdan bir yerlere gelmek hırsı, zaten kıt olan aklını tamamen elinden almış ki, hakkımda şeytanları dahi utandıracak yalan ve iftiralarla, duygu sömürüsüne başlamış. Böylesi ezik, sefil, böylesi ikiyüzlü birisiyle beni uğraştırıp, gizli emelleri uyarınca beni içten vurmak peşinde olanlar yanlış taktik peşindeler. Ben sözü arkadan dolanıp söylemiyorum, doğrudan ifade ile diyorum ki, eğer söylediklerimde bir kelimenin yalan olduğunu iddia cesareti varsa, istediği televizyonda, Fethullah Gülen’le canlı yayında yeminleşmeye hazırım. Bu arada, üzerine hiç vazife olmadığı halde çemkiren fırsat kollayıcılarına ise ahmağa en güzel cevap sükuttur kaidesince davranıyor, sükut ediyorum.
Elhamdülillah, ruh sağlığım da, beden sağlığım da yerinde. Ne söylediğimi, niçin söylediğimi çok iyi biliyorum; ve bütün bunlarda da Rabbimin rızasından, ülkemin menfaatinden başka zerrece beklentim yok ve olmadı. Kitap ve sünnete ve onların ebedi düsturlarına sımsıkı bağlıyım. İnandığı hak davaya ölümüne bağlı sadık bir dava adamıyım. Soyut iftiralarla, bütün hayatımda şiar edindiğim dürüstlük ve ciddiyetimi yıpratma gayretinde olanlar, şimdiden bilsinler ki, şahsımda denedikleri bütün şenaat oyunlarında haybet ve hüsrana uğrayacaklar; inşallah beni vicdanıma karşı utandıracak hiçbir suçla itham edemeyeceklerdir. İftiraya gelince, böylesi bir zaaf çamurunun üzerine sıçramasından korunabilmiş kaç masum gösterilebilir ki? Böyle masumlardan biri olursam, buna üzülmem, aksine iftihar ederim. Çünkü bu yol, nebilerin, sıddıkların, salih kulların yoludur; ben de bunu böyle bilmekte, böyle ikrar etmekteyim.
Niye dediklerime, makul, müdellel cevaplar vermek gibi kolay bir yol varken, akla ziyan yollara tevessül ediyorsunuz?  Ben ne dedim ve ne diyorum? Dedim ve diyorum ki: Fethullah Gülen de pek çok çelişkileri, pek çok tenakuzları bulunan sıradan bir insandır. Ona kutsiyet atfedilecek hiçbir yanı, olağan üstü hiçbir durumu yoktur. Nitekim geçmişte yaşadığı ve bize de yaşattığı pek çok tenakuzu olduğu gibi bugün de yaşamakta olduğu ve topluma da yaşattığı pek çok tenakuzu, çelişkisi söz konusudur. Öyleyse onun tekliflerini, ya da emirlerini yerine getirme mevkiinde olanlar, mevcut gerçekleri de nazara almak zorundadırlar; ve sadece onun söylemini esas alarak telafisi imkânsız yanlışlara düşmemelidirler. Ben yapılan doğruların münekkidi değilim ki, bana cevap olarak onlar söyleniyor. Ben yapılan yanlışları konuşuyorum, onları tenkit ediyorum; ve bir an  evvel bu yanlışlardan dönülmesi gerektiğini savunuyorum. Özellikle, kelle isteme anlamındaki son ayaklanmanın hiçbir meşru karşılığı olmadığını ifade ediyorum. Bir cemaatin, kırk senede elde ettiği bütün kazanımlarıyla, hükümete karşı darbe girişiminde bulunan şer ittifaka peşkeş çekilmesinin ne denli büyük bir ihanet olduğunu haykırıyorum. ‘Hükümet bizi bitirecek’ paranoyasının, Fethullah Gülen’in ilk günden bu yana yaşadığı ‘beni öldürmek istiyorlar’ paranoyasıyla irtibatlı olduğu tespitinde bulunuyorum; ve bunu geçmişte yaşanan onlarca örnekten sadece bir- ikisini naklederek delillendiriyorum.” Benim arkamda, iki kişi, iki vakit namazda aynı safta yan yana dursa, ben onların bu halinden kuşkulanırım” diyor örneğin. Böylesi kuşkucu bir ruh halinin, yönettiği topluluğa da yansımasının ne büyük felaket olduğunu ve olacağını görüyor; ve birinci elden bir müşahit olarak büyük bir felaketi önlemeye çalışıyorum.
Türkiye’de son olaylar başlamadan aylarca önce, CIA elemanlarının, Amerika’da hizmete ait kurumlarda AK Parti ve Başbakan aleyhinde brifingler verdiklerini, Türkiye’deki yakınlarıyla, dostlarıyla, aileleriyle bu bilgileri paylaşmalarını kendilerinden istediklerini; güvenilir ve birinci elden gelen bilgiyle biliyor; ve de bu denli uluslararası ihanete alet edilen kişileri dediklerimle uyarmaya çalışıyorum. Ve yine biliyorum ki, bu tür uyarılarım toplumda büyük ölçekte yankı buluyor; bu da birilerini çılgına döndürüyor, hezeyanlar anaforunda döndürüyor. Elimizden gelirse bir gün onları da kurtaracağız, şimdilik gücümüz bu kadarına yetiyor..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Latif Erdoğan Arşivi