Ahmet Varol

Ahmet Varol

Mavi Marmara’nın Adalet Arayışı

Mavi Marmara’nın Adalet Arayışı

Türkiye’de artık zihinler bir bakıma yerel seçimlere kilitlenmiş durumda. Çünkü herkesin kabul ettiği üzere bu kez alelade yerel seçimler değil adeta bir tavır belirleme seçimi yapılıyor. Ayrıca bazı önemli programların seçim sonrasına ertelendiği düşünüldüğü için herkesin zihninde “seçim sonrası acaba neler olacak?” sorusu var.

Seçim heyecanının böyle doruğa tırmandığı sırada İstanbul’da Mavi Marmara gemisine yönelik saldırıda mağdur edilenlerin adalet arayışıyla ilgili önemli faaliyetler oldu. Bilindiği üzere seçim öncesinde ortalığı karıştıran paralel yapının başını çeken kişi söz konusu insanlık dışı saldırıda mağdur edilenleri suçlu, uluslar arası sularda ilerlemekte olduğu sırada bir gemiye saldıran siyonist işgalcileri ise “meşru otorite” ilan etmişti.

Bazı yorumcular Türkiye’de siyasi otoriteyle paralel yapı arasında ilk çatlağın da bu gelişmeyle oluştuğunu dile getirdiler. Aslında bu tespit çok önemli bir noktaya işaret ediyor ve Filistin topraklarını gayri meşru yollarla gasp eden siyonist işgali “meşru otorite” sayarken ülkedeki siyasi otoriteyi karşısına alan yapılanmanın büyük fotoğraftaki yerini belli ediyordu.

Yine o kutlu yolculuğu organize eden, zulme karşı mazlumların yanında yer alma konusunda aynı vicdanî duyarlılığa sahip olanları bir araya getirmeye çalışan İHH’nın öncülüğünde 25 Mart Salı günü İstanbul’da Ali Emiri Kültür Merkezi’nde Mavi Marmara’nın adalet arayışı konulu bir uluslar arası panel düzenlendi.

Çalışmalarına her zaman zihinlere adeta bir atasözü gibi oturan hikmetli sözlerle sloganlar ve başlıklar bulan İHH’nın bu panel için de “güçlüler için hukuk değil herkes için adalet” sloganını kullanması çok anlamlı ve isabetliydi. İki gün önceki yazımızda da dile getirdiğimiz üzere sadece güçlülerin istek ve arzularına cevap veren bir “hukuk” mekanizması adaleti dağıtamaz. Devletin âdil olabilmesi için en başta zayıfların haklarına sahip çıkması, onların mağduriyetlerinin önüne geçmesi gerekir. Çünkü güçlüler zaten kendi güçleriyle haklarını çeke çeke alıyorlar. Adaleti icra etmekle görevli olan mekanizmanın görevi işte bu güce sahip olmayanların gücü olmaktır.

Her zaman insanların haklarını çiğneyen, zora başvurarak insanları mağdur eden siyonist sultaya sırtlarını dayayanlar böyle yapmalarını onların güçlü olmalarıyla izaha kalkışıyorlar. Oysa güçlü olduğu için sırtını dayarken sen de onunla birlikte zâlim oluyorsun. Onun bileğini güçlendirmesine yardım ediyor, haksızlığa uğratılanların ise daha fazla ezilmelerine neden oluyorsun. Bunu başarmak bir marifet değildir. Bu yolla kendilerini güçlendirdiklerini zannedenlerin güçlerini de zulüm ve haksızlık için kullandıklarını dikkatten kaçırmamaları gerekir. İnsan olmanın yüklediği sorumluluk bu değil, zayıfların ve ezilenlerin elinden tutarak onları güçlendirmek ve böylece adaletin tahakkuk etmesine vesile olmaktır.

Toplantı en başta, dünyanın dört bir yanından gelen ve gemide birlikte olduğumuz yol arkadaşlarımızla tekrar buluşmamıza vesile oldu. O yolculuğun, katılanlar açısından özel bir yeri ve anlamı var. Yolcular arasında bir ülfet ve kalıcı bir dostluk oluştu. Bu tür vesilelerle bir araya gelinmesi o ülfetin yenilenmesine, insanların birbirlerini hatırlamalarına, hasret gidermelerine ve muhabbeti yenilemelerine vesile oluyor.

Programın açılışında Bülent Yıldırım’ın yaptığı konuşmada da dile getirdiği üzere siyonist işgalciler yolcuların ülkelerine dönmelerinden sonra bu meselenin unutulacağını, dosyanın kapanacağını ve olayın tarihe karışacağını sanıyordu. Ama öyle olmadı. İşgalci siyonistlerin beklediğinin tam tersi oldu. Vicdanları harekete geçiren ve siyonist saldırganlığı her zaman gündemde tutan yeni bir dayanışma ve güç birliği oluştu. Saldırı sonrasında Türkiye’den gönderilen uçaklarla İstanbul’a dönerken de uçakta yaptığımız konuşmalarda bunu özellikle dile getirmiş, bu dosyanın kapanmaması, tam bir dayanışma ve güç birliği oluşturmak, zulme karşı duyarlılığı hern zaman canlı tutmak için çalışmaya devam etmek üzere birbirimize söz vermiştik.

Mavi Marmara yolcuları bunu kendileri için değil başta Filistin’de kuşatmaya alınan mazlumlar olmak üzere tüm dünyanın mazlumları için yapıyor. Çünkü bu bir vicdan ittifakıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Varol Arşivi