Serdar Arseven

Serdar Arseven

Recep Tayyip Erdoğan ve bazı “AK Partili”ler!..

Recep Tayyip Erdoğan ve bazı “AK Partili”ler!..

Ünlü ceo Steve Jobs’un  “pankreas kanseri”nden ölmesinin ardından hastalığa “konserve” alışkanlığının sebep olduğuna dair pekçok yazı okumuştuk.

“Konserve”yle beslenme alışkanlığının bu işteki payı nedir meçhul ama, hekimlerin hep bir ağızdan “Raf ömrü uzun konserve gıdalardan uzak durun!” dediklerini biliyoruz.

Konserve besleyici değil, doyurucudur.

“İki dakikada hazır yemek.”

Görünüşte zaman kazandırır ama –aslında- kaybettirdiği zamanın telafisi yoktur!..

Biz bu konserveyi batıdan almışız.

Siyaset dünyamıza da, “Conservatism”den yanlış tercümeyle “muhafazakârlığı” ithal etmişiz.

Yani “muhafazakârlık” yanlış, doğru tercüme “tutuculuk”!..

Konserve gibi besleyicilikten uzak, sağlıksız, kanser yapıcı!..

Batı’da Conservatism yani “tutuculuk” farklılıklara karşı tahammülsüzlük, tahakkümcülük, statükoculuk  gibi özellikleriyle ortaya çıkmıştır.

Batının “konserve politikacıları” değişime soğuk bakarlar, sistem değişikliği söz konusu olduğunda bunu engellemek için kendileri gibi “tutucu” olan diğer kesimlerle işbirliğine giderler.

“ÇATICI”dırlar!..

Statükonun “çatı”sını korumak için her türlü yolu denerler!..

Kendilerini muhafazakâr olarak nitelendiren dostlarımız kusura bakmasınlar; pratikte “tutuculuk”tan başka bir şey olmayan bu kavrama/ideolojiye tepkiliyim.

Birçok sivil toplum örgütümüzde “tutucu” tipler görüyorum; “Yemek buldun ye, sıkıntı buldun kaç!”

Recep Tayyip Erdoğan asla “tutucu” bir lider değildir.

Böylesine dar kalıplara hapsedemezsiniz onu.

Cana yakın, heyecanlı, aksiyoner, “İki günü denk olan aldanmıştır!” kutlu özdeyişine uygun tavırlar içinde olmanın gayretinde bir lider.

Uzun zamandır üzerinde durduğumuz “Sayın Erdoğan neredeyse yalnız bırakılıyor!” gerçeği lider ile partideki birçok isim arasındaki “ruh uyuşmazlığından” kaynaklanıyor.

AK Parti’de Sayın Erdoğan’a değil de “çatıcılara” benzeyen birçok karakter var.

Tam manasıyla “tutucu”, yanlış tercümeyle muhafazakâr!..

Gezi olaylarından bu yana dikkatle izliyoruz;

Kimileri tam siper…

Hesap, kitap, kalvinizm…

Niçin böyle yapıyorlar?..

İhtimaller muhtelif…

Recep Tayyip Erdoğan, ellerinden tutup bir yerlere gelmelerine vesile olduğu zatları karşısına alıp “İstiklâl Mücadelesi”ne davet ediyorsa.

“Bu mücadeleyi vermemek adamı vebale sokar!” diyorsa…

Ve bu çağrıya rağmen birileri “iki tarafı da idare” pozisyonunu değiştirmiyorsa…

O birilerinin ya “ortaya çıkmasından endişe duydukları ilişkileri” vardır ya da “Erdoğan devrilirse ayazda kalmayalım!” hesabı yapıyorlardır.

Veya her ikisini de düşünüyorlardır!..

Ne var ki bu tür tavırlar kimseyi korumaz!..

Türkiye eski Türkiye değil, bu millet Allah’ın izniyle artık “tutuculuğa” prim tanımaz, “statükoculuğa” prim tanımaz.

Millet “cesur ve kararlı temsilciler” ister!..

Statükonun itham oklarından korunmak için “bir dönem” muhafazakârlık denilen “müphem” kavrama sığınan AK Parti, buna rağmen kapatma davası ve muhtıra ile karşı karşıya kaldı.

“Defansif” tavır Recep Tayyip Erdoğan’ın yapısına ve milletimizin beklentilerine uygun değildi.

Erdoğan’ın itibar ettiği kamuoyu araştırma şirketlerinden birinin yaptığı anket, milletimizin Recep Tayyip Erdoğan hakkındaki kanaatini açıkça ortaya koyuyordu.

Recep Tayyip Erdoğan, milletimizin gözünde “Cesaret ve Kararlılığı” ile öne çıkan bir liderdi.

Sayın Erdoğan’ın geçiş sürecinde istifade ettiği   “muhafazakârlık” (aslında tutuculuk) kavramı, AK Parti’deki birilerinin yapısına ise fevkalade uygundu.

Onların idealleri “muhafaza” etmek durumunda oldukları konumlarıyla, koltuklarıyla, dünyevî çıkarlarıyla sınırlıydı.

Bu “Demirelvâri” zatlar o gün için lâzımdı.

Bugün ise yük!..

Milletimiz olan biteni yakından takip ediyor.

Milletimiz bu zorlu dönemde kimin hangi pozisyonda durduğunu, kimin nereleri nasıl idare etmeye çalıştığını görüyor.

Milletimiz,  Recep Tayyip Erdoğan gibi “Cesur ve Kararlı” bir lidere uygun kadrolar istiyor!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi