Mustafa Çelik

Mustafa Çelik

Milli irade putuna “Lâ” demeyenin imanı sahih olmaz

Milli irade putuna “Lâ” demeyenin imanı sahih olmaz

Milli iradeyi zinde güçlerin iradesiyle mukayyed görenlerin devri kapandı. Milletin iradesini çalanlar, milletin iradesine ipotek koyanlar tarihte kaldı. Tarihten husumet çıkartacak değiliz. İnancımız o ki; tarihten husumet çıkarmak, günü ve gündemi çakallara bırakmaktır. Gün aklı çalıştırma, akıllıca çalışma günüdür. Akıl paraşüt gibidir; açıldığında çalışır. Akıl, zikrullah ile açılır, vahyin aydınlığında da çalışır. Akıl ne kadar önemliyse, aklı doğru çalıştırmakta o kadar önemlidir. Aklı putlaştıranlar ile aklı horlaştıranların şerlerinden Allah’a sığınmak, sahih imana sahip olmanın bir gereği ve tezahürüdür.

Milli irade gerekli ve önemlidir. Ama Milli irade yani milletin iradesi Dinullah’ın önüne geçemez, geçirilemez. Milli irade Dinullah’ın fevkinde/üstünde olamaz. Bir memlekette milli irade Dinullah’ın önüne geçirilmişse, milli irade Dinullah’ın fevkinde görülüyorsa, o memlekette milli irade putlaşmış demektir. Her çağın, her memleketin putperest insanlarının kendilerine göre icad ettikleri, taptıkları, kutsadıkları bir takım putları vardır. Yaşadığımız bu çağda memleketimizde Laikliğe iman etmiş Demokrat sağcı ve solcu müşriklerin icad ettikleri putlardan birisi de “Milli İrade Putu”dur. Müslüman olarak dinimiz İslâm’ın hayatımıza amir olmasına müsaade etmeyen Milli irade, putun ta kendisidir. Millet iradesi Allah’ın diniyle mukayyed değilse, ihanet etmeyeceği kutsal kalmaz. Allah’ın diniyle mukayyed olmayan milli iradenin kutsallaştırıldığı her yerde putperestlik devam ediyor demektir. Putperestlikle iman bir arada bulunamaz.

İman; putlara, sahte ilahlara, kul kaynaklı ideolojilere “Lâ” demekle başlar. Yani reddetmekle, kabul etmemekle başlar. Milli irade putuna “Lâ” demeyen bir kimsenin imanı sahih olmaz. Milli iradenin putlaşması demek, Allah’ın tespit ve tayin buyurduğu helal ve haramların milletin arzusuna göre değişmesi demektir. Millet kavramı din, şeriat manasına da gelir. Milli irade’den kasıd, dinin, şeriatin hükmünün fevkinde, üstünde hiçbir hüküm ve güç yoktur deniliyorsa mesele yoktur. Ama Milli iradeden kasıt millet neyi arzu ediyorsa o olacaktır, onun üstünde güç yoktur deniliyorsa işte bu bir putperestliktir. Milletin ittifakı Allah’ın helal ve haramlarını ortadan kaldıramaz. Şayet kaldırıyorsa, kaldırabileceğine inanılıyorsa, Allah yerine Milli irade putuna tapılıyor demektir. Rabbimiz uyarıyor:

“Dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak “Bu helâldir, şu da haramdır” demeyin, çünkü Allah’a karşı yalan uydurmuş oluyorsunuz. Kuşkusuz Allah’a karşı yalan uyduranlar, kurtuluşa eremezler.” (Nahl Sûresi/ 116)

“Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah’ın yolundan saptırırlar. Onlar zandan başka bir şeye tabi olmaz, yalandan başka söz de söylemezler.” (En’am Sûresi/ 116)

Bu âyet-i kerimeler; “çoğunluk ne diyorsa doğru odur ve ona uyulacaktır”, “Milli iradenin fevkinde hiçbir güç yoktur” sözlerini tarihin çöp sepetine atmaktadırlar. Çünkü Milli iradenin fevkinde/üstünde Allah’ın iradesi vardır, Allah’ın hükmü vardır, Allah’ın şeriati vardır. Bu hakikati itiraf etmemek, kabul etmemek, bir imansızlık alâmetidir. Allah’ın dinini, emrini bırakıp çoğunluğun görüşüne tabi olmak, zanna ve yalana saplanmaktır. Allah’ın dini karşısında zannın, yalanın fecri olmaz. Altını çizerek haykırıyoruz; Milli iradenin fevkinde/üstünde Allah’ın dini İslâm var, Hükmüllah var, Şeriatullah var. Allah muhafaza buyursun Milli iradeyi Allah’ın dininin fevkinde görürsek, Milli iradeyi putlaştırmış oluruz. Put milli de olsa, gayr-i milli de olsa reddedilmediği müddetçe sahih iman ortaya çıkmaz. Milli putları kutsayanlar, tıpkı diğer putları kutsayanlar gibi sahih imanı kaybedenlerdir.

Genelde İslâm coğrafyasında özelde ise, ülkemizde bazı politikacıların ve medya aydınlarının herhangi bir hadiseyi değerlendirirken, tahlil ederken “Milli iradenin korunması ve bu iradeye uygun davranılması gerekir” gibi hüküm cümleleri kurmaları, kendi hevâ ve heveslerinden kaynaklanan tercihlerini pazarlamakla ilgili olup tamamen halkın arzusunu ilah edinmek, din edinmek anlamını taşımaktadır. Mesela Allahû Teâla zinayı, içkiyi haram kılmıştır. Halk, millet, zinanın, içkinin serbest olması yönünde ittifak etse, biz de Milli irade böyle tecelli etmiştir deyip zinayı, içkiyi serbest hale getirirsek o zaman Allah yerine Milli iradeyi ilah edinmiş olmaz mıyız? Dolayısıyla Allah’ı ilah edinmiş, İslâm’ı da din edinmiş bir kimse “Milli iradenin üstünde hiçbir güç yoktur” diyemez. Bir Müslüman için şartlar ne olursa olsun “İmanın korunması ve sahih imana uygun davranılması esastır.” Türkiyeli insanlar olarak Osmanlı’dan günümüze kadar devam eden kuvvetli bir bürokratik tahakküm geleneğimiz vardır. Bu bürokratik tahakküm, televizyon kanallarında heyecanla izlenen bir korku filmi değil, tecrübe edilmiş ve hâlâ bertaraf edilememiş bir tehlikedir. Bu tehlike Türkiye’nin siyasi hayatını zehirleme potansiyeline sahiptir. İnsanlara iyilikleri emreden ve onları kötülüklerden alıkoymaya çalışan her Müslüman’ın, cemiyet hayatını zehirleyen gayr-i meşru davranışları mahkûm etmek için aklını çalıştırması ve gayret sarfetmesi, cihad cümlesindendir. Milli iradeyi Kelime-i Şehadet ile terbiye edip hükmüllah ile mukayyed hale getirmek, “Ben de Müslüman’ım” diyen herkesin azad kabul etmez görevidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mustafa Çelik Arşivi