Serdar Arseven

Serdar Arseven

“Osmanlı Kadınları” Hareketi

“Osmanlı Kadınları” Hareketi

Meclis’te grup toplantıları....

Başbakan Erdoğan, iç ve dışarıdaki paralel şer odaklarının Soma faciasını adeta sevinçle karşıladıklarını gösteren iğrençliklere dikkat çekiyor.

Madencilerimizin başlarına gelene “müstehak” olduklarını söyleme cüretinde bulunan edepsizlere, şerefsizlere, “nebbaşlara” (mezar soyguncularına) dikkat çekiyor.

Aklı, vicdanı olan herkes Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sözlerinin altına imza atar.

Mücadelesine omuz verir.

Amma velâkin AK Parti çevrelerinde işler pek öyle değil; “Bir kere ölme korkusuyla her gün ölen” bir dolu “erkek” var…

Ağır ifadeler kullanacağım da…

Soma faciasının hüznündeyim, ruh halim müsait değil!

Bu halime müsait bir mevzu üzerinde yoğunlaştım.

Nefis bir çalışma, Ensar Vakfı bünyesinde Osmanlı Kadınları hareketi oluşturulmuş.

Politika, siyaset derken atlamışız.

 “Osmanlı Kadınları.”

Dikkat çekici bir isim.

Edebiyatçı Esra Keskin’in koordinatörlüğündeki  

“Osmanlı Kadınları” hareketinin faaliyetlerine baktım.

İnsanlığın problemleri üzerine kafa yoran, toplantılar düzenleyen, birçok hanımefendinin sosyal faaliyetlere katılmalarını sağlayan bir oluşum.

Çok önemli bir oluşum.

Birçok sahayı olduğu gibi, kadını merkez alan çalışmaları da yıllar yılı “sapıklara” bıraktık..

“Bunalım”daki kokanaların “erkek düşmanlığı” yapmak için oluşturdukları “bölücü” örgütler bu alanda söz sahibi oldu.

“Kadına sahip çıkma” iddiasındaki bu yapılar kendileri gibi düşünmeyen, kendileri gibi yaşamayan “Onurlu Kadın”ların haklarının gasp edilmesi için uğraştı.

Bu “sapık” yapılar, “çağdaş kadın” vurgusuyla dinleri de imanları da para olan “edepsiz heriflere” tüketici üreten birer “kaynak” olarak kullanıldılar.

Sızlanmak faydasız.

Birileri “şer” için faaliyet gösteriyorsa sen de “hayır” için uğraş.

“Osmanlı Kadını” adlı oluşumu kamuoyuna tanıtmayı ve çalışmalarına katılma çağrısında bulunmayı bundan dolayı görev bildim.

“Osmanlı Kadını”nın onurlu duruşuna ve sağlam karakterli bir toplumun oluşturulmasındaki  belirleyici rolüne muhtacız.

Kadın toplumun ana unsurudur.

Kadına ulaşmayan fikir, hayat alanı bulamaz.

Kadın, ailede ve toplumdaki “gelişerek değişmenin” taşıyıcısıdır.

Değerlerin koruyucusudur.

Bir mütefekkirin ifade ettiği gibi;

 “Kadınları eğitmeksizin yalnızca erkekleri eğitmeye çalışan bir toplum, kum üzerine temelsiz bir köprü kuran, yağmur yağdıkça köprünün yıkıldığını görüp yeniden yapmaya mecbur olan bir adama benzer.”

Allah’a teslim olmuş, ahlâklı, faziletli, sarsılmayan, gevşeklik gösteremeyen bir neslin teşekkülü “kadın”sız olmaz.

“Kadın gibi kadın”sız olmaz.

Ruhunu, kalbini, elini, dilini, üstünü, başını, oturduğu kalktığı yeri, yiyeceğini, giyeceğini, evini, barkını, caddesini sokağını temiz tutan “temiz” insanların oluşturduğu bir toplumu inşa edecek olan kadındır.

İffetti, vakur, omurgalı “Osmanlı Kadını”, “vakıf medeniyeti” inşa eden Osmanlı Kadını, bugün büyük ihtiyaç haline gelmiştir.

Osmanlı Kadını’nın olmadığı ortamlar “Gezi gençliği”ni üretmektedir!..

Madencilerimizin ölümüne sevinebilen, onların başlarına gelene “müstehak” olduklarını söyleyebilen “mikroplar” üretmektedir!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi