Ersoy Dede

Ersoy Dede

CHP Sorumluluktan Kaçmasın

CHP Sorumluluktan Kaçmasın

TOBB’un Genel Kurulu sırasında, CHP’nin bugünkü genel başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu’nu hayretle dinledim.. Sanki bir itiraf gibi dedi ki; “Güney Kore bizden daha geç başlamış olmasına rağmen üç ayrı otomobil markasına sahip, biz neden değiliz?”.. Bir CHP Başkanı’nın böyle sözler söylemesi açık söylemek gerekirse biraz şaşırtıcı.. Zira benim okumalarım, CHP’nin bu serzenişinin bir özeleştiri olduğunu gösteriyor.. Demem o ki,  eğer bugün bir araba markamız yoksa bunun sorumlusu, CHP ve CHP’ye göbeğinden bağlı komprador burjuva ailelerdir.. Nokta.. Gelin biraz bakalım bizim modernleşme tarihimize..

¥

Nuri Demirağ’ı, ilk milli uçak projesinin mimarı olarak biliyoruz.. Oysa Demirağ’ın, tarihe geçen o soyadı, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları inşaatının ilk müteahhitlerinden olması nedeniyledir.. Ülkenin 10 bin km’lik demiryolu ağının bin 250 km’lik bölümünü Demirağ yaptırmıştır.. Gazi Mustafa Kemal, o yüzden “Demir Ağ” demiştir Nuri Bey’e..  Sadece demiryolu ve milli uçak değil örneğin ilk sigara kağıdı, ilk paraşüt gibi “ilk”lerin adamıdır Demirağ.. Ve Demirağ, hayalleri olan biriydi.. Örneğin İstanbul Boğazı’na bir köprü hayal ederdi, Keban’a bir baraj hayal ederdi.. Bir muhalefet hayal ederdi örneğin.. CHP Diktası’na karşı bir parti.. Türkiye’nin ilk muhalefet partisi olan “Milli Kalkınma Partisi..”

¥

Sırasıyla hayallerini gerçekleştirmeye başladı.. En büyük hayali olan milli uçak için düğmeye bastı.. Önce Avrupa’da uçak fabrikalarını gezdi. Bir Çekoslovak firmasıyla iş birliği yaparak İstanbul Beşiktaş’ta ilk uçak için fabrikasını kurdu..  İlk projenin ismi Nu.D.38...  Motorlar dışında her bir parçası Türk işçileri tarafından yapıldı..  Saatte 325 km hız yapabilecek şekilde tasarlandı.. İlk sürümü 6 kişilikti. 160 beygir gücünde iki motoru vardı.. Hiç yakıt ikmali yapmadan bin kilometre gidebilecekti. Dolayısıyla 3,5 saat havada kalabiliyordu.. İstanbul’da yola çıktı, İzmir’e gitti, Atina’ya gitti, Selanik’e gitti bu uçak..  Devamı da gelecekti..

¥

Demirağ’ın ilk müşterisi de THK olmuştu.. Herşey iyi gidiyordu.. Ama sonra beklenmedik gelişmeler yaşanmaya başlandı.. Türk Hava Kurumu’nun siparişi olan ve son olarak İstanbul’dan Eskişehir’e uçan uçakların teslimi için Eskişehir’de bir test uçuşu daha istenir.. Pilot Selahattin Reşit Alan, iniş sırasında, hayvanlar hava alanına girmesin diye pistte açılan hendeği görmez ve hendeğe düşer. Bu kaza, siparişleri iptal etmek için aranan bahanedir. Bundan sonra herşey hızla tersine dönmeye başlar.. THK siparişlerini iptal ettikten sonra hızla kanun çıkarılır ve uçakların yurtdışına satılamaması sağlanır..  İspanya, İran ve Irak’tan siparişler gelmiş olmasına rağmen, devlet yönetiminde egemen güç eliyle, siparişlerin engellenmesi sağlanır..  Elde kalan uçaklar, içeride uçurulmaz, dışarıya satılamaz olunca borçlar karşılığında mecbur hurdacıya verilir.. Fabrika da zaten bir süre sonra kapanacaktır..

¥

Demirağ’ın, “peki bu uçaklar nereye inecek?” diye sorulması üzerine satın aldığı Elmas Paşa Çiftliği (bugünkü Atatürk Havalimanı), o yıllarda dünyanın en büyük havalimanı ayarındaydı..  Beşiktaş’ta üretilen uçakların uçuş deneme testleri ve gök okulu için yapılan pistler, hangarlar, üzerlerindeki bütün yapılı binalara, İnönü’nün talimatıyla el konuldu.. Sadece Yeşilköy değil.. Fabrikasının da içinde bulunduğu Beşiktaş’taki iskelenin yakınlarında bulunan dönümlerce araziye de el kondu.. Devletin parası olmadığı gerekçesiyle el konulan malların bedeli, (kamulaştırma ücretleri) önce 20 yıl ötelendi ardından da ödendi mi ödenmedi mi belli değil.. Şimdi bugünkü CHP bir cevap versin.. Kim, hangi gerekçeyle Türkiye’nin milli uçak üretimini engelledi?..  Bugün Güney Kore’den daha da gerideysek, sizin sorumluluğunuz nedir, merak ediyorum.. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi