Serdar Arseven

Serdar Arseven

“Medya fırıldakları!..”

“Medya fırıldakları!..”

Eski vekillerden Tevfik Diker’in “Kurtlar Medyası” adlı kitabında yazılanlar, gerçeğin bir bölümünü ortaya koyuyor.

Kitabı okuduk...

Her tespiti isabetli değil ama yazdıklarının çoğu yerinde.

¥

Paralel yapının ve paralel medyada yer alan bazı isimlerin zamanında, darbeci Kenan Evren’den Merhum Turgut Özal’a, Mesut Yılmaz’dan Tansu Çiller’e kadar kimlere ne denli yalakalık, yaltakçılık yaptıklarını ve “işlerinden biri olmadığında” nasıl da arkadan hançerlediklerini anlatıyor Sayın Diker.

¥

AK Parti’yi de hançerledi bu adamlar.

Ak Parti için kullandıkları hançerin farkı “zehirli” olmasıydı.

Şimdilerde, vakadan yaralı olarak kurtulan hastanın bünyesindeki zehri atma çabası dikkat çekiyor.

Zor iş, çok zor!..

¥

Neyse, operasyon devam ededursun, alanımıza, medyaya gelelim...

Paralel yapıdan bol bol misal var, “ihanet”e dair.

Mesela, zamanında, bir zamanlar, yani uzunca olmayan bir zaman önce, o zaman, “eşinin” vekil, kendisinin de “AK Parti’nin her yaptığına” kefil olmasını sağlamış...

O zamanlar el üstünde, hatta kimi zaman baş üstünde tutulmuş bir zat, bugün en amansız Recep Tayyip Erdoğan düşmanları arasında.

Dört dörtlük bir gezici;  “onların” birer “terörist” değil, ekmek almaya giden birer vatan evladı olduğunu zırvalayıp duruyor.

Ellerindekiler de “Molotof Kokteyli” değil, “Kolonya Şişesi” olmalı;  bakkal yolunda hastane varmış, hazır ekmek almaya giderken “Şu hasta ziyaretini aradan çıkartayım!” demiş...

İşte tam da o sırada bir polis kurşunu!..

¥

Fırıldaklar!..

Tevfik Diker’in “fırıldak” olarak işaret ettiği tiplerden biri de, zamanında Tansu Çiller’e “Güneydoğu’yu İyice Dağıtma” fikrini veren ve sonrasında, “harbi AK Partili” olarak “Kürt Sorunu”nun çözümüne “katkı sağlayan” (!) bir vatan evlâdı.

Bir zamanların hızlı ülkücüsü, hızlı Tansucusu, fevkalade yandaş bir AK Partili ve bugünün en şedit Recep Tayyip Erdoğan düşmanlarından.

¥

O “taraf”a baktığınızda, AK Parti’den sonsuza ve sonuna kadar istifade arzuları tam olarak karşılanmayan bir dolu tipin,  Recep Tayyip Erdoğan’a saldırıda sözcü denilen mevkuteyi kıskandıracak denli ileri gittiklerini görüyoruz...

¥

Amma velâkin...

“Paralel Yapı” da olsa “haksızlık” yapmamak lazım!..

Bunu yapanlar sadece “o taraf”takiler değil.

Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bugün “Paralel Devletle” mücadelenin simgesi olarak öne çıkma ayaklarındaki bazı tiplerin, bir zamanlar, bunların “Sivil Örgüt”lerinden çıkmadıklarını biliyordur zannımca.

Bu kavanoz dipli dünyada, bazıları öylesine kıvrak figürler çekebiliyor ki, fizik, kimya, biyoloji, astronomi; ne kadar bilim dalı varsa alayının kurallarına aykırı.

Daha bir sene öncesine kadar paralel yapıdaki gazetecilerin kuyruklarından ayrılmayan, televizyonlara çıkabilmek için onlardan “HİMMET” dilenen, onlarla her türle ekonomik, sosyal ve siyasal işbirliğine giren, “abi”lerinin bir dediğini iki etmemeye azami itina gösteren adamlar, bugün birer “mamçakoğlu” edasında...

Saldırın, saldırın, saldırıııın!..

¥

Diyebilirsiniz ki; “O gün öyle düşünüyorlardı, olan bitenin farkında değillerdi, ama bugün tamamen farklı bir noktaya gelmişler... Pişman olmuşlar... Meseleye böyle bakmanız gerekmez mi?..”

Evet...

Gerekebilirdi...

Lâkin...

Bu tiplerin bugünkü duruşlarının “samimi” olduğuna inanabilmemiz için o günkünden çok farklı hal ve hareketler içinde olduklarını gözlemlememiz lazım.

Bugün bu tiplere bakıyoruz; iktidar nimetlerinden istifadeyle önemli imkânlar ele geçirmiş, bağlantıları “farklı” tiplerle takılıyorlar.

“Zemindeki Dertlilerle” işleri yok; 28 Şubat kaynaklı mağduriyetler devam ediyormuş umurlarında değil.

Dün “Paralel Yapı” ile yakın ilişkilerini “rant”a çeviren bu tiplerin, bugün paralel yapıya karşı AK Parti’yi savunmanın “tahsilatını” yapmaya çalıştıklarını görüyoruz.

Geçtiğimiz günlerde Sayın Erdoğan’a bu konulardaki düşüncemi arz etmiştim; “Kişi gerçek dostunun kim olduğunu baştayken değil, aşağıdayken görebiliyor efendim” diyerek.

¥

Bu noktada bir “Hakk”ı teslim etmem şart.

Gazetemizin İcra Kurulu Başkanı Mustafa Karahasanoğlu ağabeyin tavrı; hangi Müslüman sıkıntıya düşmüşse ona el uzatmaktır...

Bunu gördük, bunu öğrendik yıllar boyunca...

Başımız sıkıntıya düştüğünde fazla dost bulamayız ama hangi Müslümanın başı dara düşse Allah’ın izniyle orada olmaya çalışırız.

¥

Başı dara düşen pek çok kardeşimiz şahittir!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi