Serdar Demirel

Serdar Demirel

Son Firavun

Son Firavun

Mısır’da çağdaş firavunlar dönemi epey uzadı. Bir dönem Enver Sedat’ın “son firavun” olması umut edilmiş ama halefi Hüsnü Mubarek selefini aratacak nice icraatlara imza atmıştı.

Arap Baharı’yla Muhammed Mursi halkın hür iradesiyle Cumhurbaşkanı seçildiğinde; Mısır’ın makus kaderi bu sefer değişiyor, firavunlar silsilesinin sonu asıl şimdi geldi denmişti. 

Darbe sonrası bunun öyle kolay olmayacağı ortaya çıktı. Çünkü bütün ihtilaflarına rağmen bölgesel ve küresel güçler vesayet sisteminin değişmemesi için el ele vermişlerdi. Zira onlar firavunları Musalardan daha çok seviyorlar.

Firavunluk bizde bir hakaret olsa da Mısır laik siyasilerin literatüründe güya İslâm öncesinin ihtişamlı günlerine atıf yaptığı için olumlu bir unvandır. O yüzden firavunların heykellerinin meydanlara dikilmesinde bir garabet görmezler.

Kitapları 32 dile tercüme edilmiş meşhur Mısırlı gazeteci Hasaneyn Heykel’in üniversite öncesi okuduğum, “Öfkenin Sonbaharı’nda Bir Firavun’un Sonu” adlı kitabında Sedat’ı son firavun olarak nitelemişti. 

Gerçi kitabın Arapça orjinal isminin “Öfkenin Sonbaharı- Enver Sedat Asrının Başlangıç ve Bitiş Hikâyesi” olduğunu uzun yıllar sonra öğrenecektim ama Heykel Sedat’ı öyle anlatmıştı. 

O kitapta, Sedat’ın Halit İslambuli tarafından öldürülmesine giden süreç ve onun hapisteyken İslamcı gençlerle olan diyalogları, onlara yapılan zulümler vs. vardı. Öyle hatırlıyorum. Lâkin aynı Heykel bugün yeni Firavun Sisi’nin savunucusu olmuş. Nereden nereye!...

Mısır’da yapılan son seçimleri gördünüz. Halkın hür iradesiyle seçtiği Muhammed Mursi’yi askeri darbeyle iktidardan düşürüp hapseden ve bunu barışçı yöntemlerle protesto eden insanları namaz esnasında katletmekten çekinmeyen Sisi, oyların yüzde 97’sini alabildi. Peki bu nasıl oldu?  

Cevabını bir anekdotla vereyim. 

Sisi’nin seçim zaferi de beni uzun yıllar öncesine, fakülte yıllarıma götürdü. Mısırlı bir arkadaşım anlatmıştı. O günden sonra Hüsnü Mubarek’in sandıkları silip süpüren her zaferi, o dostumun anlattığı hikâyeyi hatırlattı bana. Yine “deja vu” oldum. 

Arkadaşım, bir kurgu değil yaşanmış bir olay diye şunu nakletmişti:

Mubarek’in ikinci dönemi olsa gerek, hükümete kızgın olan bir vatandaş oy sandığı önlerine konulunca, bu sefer oyumu Mubarek’e vermeyeceğim diye ahdetmiş. Gidip muhalif partilerden birisine oy kullanmış. Eve döndüğünde eşi kime oy verdiğini sormuş. O da durumu anlatmış.

Bu sefer eşini bir korku ve telaş almış. Sen ne yaptın herif, demiş. Hükümetin güvenlik ve muhaberat güçleri kimin nereye oy kullandığını kontrol ediyorlar. Senin de kime oy kullandığını mutlaka görmüşlerdir. Başını belaya koydun, gelip seni alabilirler, demiş.

Adam yaptığına pişman olarak alelacele seçim sandığına koşmuş. Sandık görevlilerine, bugün burada oy kullandım, eve gittiğimde yanlışlıkla oyumu Seyyid Mubarek’e değil de muhalif parti adayına kullandığımı farkettim. Müsaade ederseniz onu düzeltmek istiyorum, demiş.

Sandık görevlileri bıyık altından sırıtarak; biz senin yanlış oy kullandığını bildiğimizden senin adına o yanlışı düzelttik, sen merak etme, demişler. Aynen Saddam döneminde Irak’ta olduğu gibi.

Mısır’da yapılan son seçimleri biraz buradan okumak gerekir. Seçimlere katılım düzeyi son derece düşüktü. Hükümete yakın kaynaklar bile seçimlere katılım oranının yüzde 44.4 olduğunu duyurdu. Darbe karşıtı Ulusal İttifak sözcüsü ise, katılımın yüzde 12’yi geçmediğini söyledi. Son firavun Sisi yüzde 97 oyu böyle aldı. Geriye kalan yüzde 3 oranındaki oylar da seçimler özgür bir ortamda yapıldı yalanına gerekçe olsun diye bırakıldı.  

Mısır vesayet sistemi, Körfez’in petrodolar şeyhleri, bölgesel ve küresel güçler hepsi memnun şimdi. Darbe dahil her yol meşrudur, yeter ki Musalar iktidara gelmesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Serdar Demirel Arşivi