Serdar Demirel

Serdar Demirel

Evet, İslâm’da savaş vardır..

Evet, İslâm’da savaş vardır..

Müslüman coğrafyada kan akıyor. Kanın akmadığı, nisbeten istikrarın sağlandığı bölgeler ise kırılgan ve tehdit altındadır. Bu durum da maalesef Müslümanların hayatında büyük acıların yaşandığı manasına gelmektedir.

Bu acı tablo karşısında da kimileri çıkıp bütün olanlardan İslâm’ı sorumlu tutabilme yüzsüzlüğünü sergilemekte ve dindarlığı karalayabilmektedir. Müslümanlar için tek kurtuluş reçetesi laikliktir, aksi takdirde yok oluş mukadderdir türünden kasıtlı, önyargılı naif çıkışlar yapanlar da çıkmaktadır.

Irak’ta Sünni-Şiî çatışmasını, Yemen’de silahlı fanatik Husileri, Pakistan’da Taliban realitesini, Libya’da ve Suriye’de Arap Baharı’yla yaşanan iç savaşı parmağıyla gösterip Müslümanlar savaş müptelası bir millettir diyen yerli oryantalistler şimdi de IŞİD’e sarılmış vaziyetteler. Bu yapının İslâm karşıtı her türlü argümanı meşrulaştıracağını sanıyorlar.  

Artık IŞİD pratikleri üzerinden akla hayale gelmeyecek kusmuk mahiyetinde teoriler ortaya atıyor, cihat mefhumunu kirletmeye kalkıyorlar.

“İslâm kılıç dinidir, kılıçla yayılmıştır” kadim iftirasını IŞİD pratikleri üzerinden dillendiriyorlar. Hıristiyanlığın, ‘sağ yanağına tokat atıldığında sol yanağını çevir’ hükmünü hatırlatarak, ‘neden bu İslâm’da da yok?’ diye hümanist dersler vermeye kalkıyorlar..

‘Hıristiyanlık muhabbet dini, İslâm ise şiddet dinidir’ diyenler hiç Hıristiyan ülkelerin tarih tecrübesine bakmıyorlar ama. Haçlı Savaşları gibi bir karanlık tecrübeyi insanlığa armağan edenin onlar olduğunu görmüyorlar ama. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları’nın o dünyada vuku bulduğunu unutuyorlar ama. 

Bugün Müslüman dünyanın onlar tarafından işgal edildiğini, yaşanan altüstlerin onların işgalleri sonrası yaşandığını perdelemek istiyorlar. Müslüman coğrafyanın sınırlarının mayınlı tarlalar mahiyetinde cetvelle çizildiğini, dinî ve etnik yapının onlar tarafından problemli alanlara çevrildiğini hatırlamıyorlar bile.

Çocukları, yaşlıları, kadınları katleden İsrail devlet terörüne laf etmiyorlar. Savaşla toprakları gasp edilen Filistinlileri anmıyorlar.   

Neymiş, İslam savaşı onaylayan bir dinmiş! Evet, İslâm savaşı onaylar ama her savaşı değil, sınırlarını kendisinin çizdiği meşru savaşı onaylar.        

Malum, savaş, insan tarihinin hep ayrılmaz bir parçası olmuş inkârı mümkün olmayan bir vakadır. Genelde güçlü devletler zayıf ve savunmasız devletleri tasallutu altına almak üzere savaşı bir vesile olarak kullanmışlardır. Diplomasinin sorunları çözemediği yerde devreye girer. Bir manada ihtilafa düşülen meselede son sözü kuvvetin belirlemesi realitesidir savaş.

Bu vaka dün böyle olduğu gibi çağdaş dünyada da değişmemiştir. Savaşsız bir dünya hayâli kurmak ve bunun için mücadele etmek takdire şayan bir durum olsa da insan tarihinin değişmez bir realitesi olan savaş da görmezden gelinemez. Bunun için devletlerarası kaçınılmaz olan savaşları bir hukuk sistemi içerisine oturtmak kaçınılmazdır. İslâm da bunu yapmıştır.

Böylesi bir hakikati görmezden gelerek hümanizm adına İslâm’da savaş yoktur, İslâm ancak müdafaa savaşına izin verir diyenler de çıkmaktadır. Ancak bunlar vakada savaş realitesini değiştirememekteler. İslâm coğrafyasının işgal altında olduğu dönemlerde bu türden iddiaların Müslümanların mukavemet ruhunu zayıflattığı da ayrı ele alınmalıdır.

İslâm, kuşkusuz savaşı kendi hukuk zemininde onaylar. Savaş için olmazsa olmaz şartlar, ahlâkî sınırlar vazeder. Bu hükümler de Müslümanları bağlar. Buna uymayanlar Müslümanlar dahi olsalar, cihat iddiasında da bulunsalar yine de haddi aşmışlardır. 

İslâm her türlü haddi aşanlardan beridir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Serdar Demirel Arşivi