Kerime Yıldız

Kerime Yıldız

Buyurun Buradan Yakın: Kafedeki Gençler, Kahvedeki Bürokratlar

Buyurun Buradan Yakın: Kafedeki Gençler, Kahvedeki Bürokratlar

Bugünki konumuz, sigara yasağı. Peşînen söyleyeyim, konu sigara dumanı gibi dağılabilir. İdâre edin.

Önce, şunu belirteyim. Cumhurbaşkanımızın bu millete en büyük hizmetlerinden birisi, sigara yasağı. Yüzde yüz destekliyorum. Bu milletin, nasıl sigara tiryâkisi yapıldığını öğrendiğimden beri, bu konuda çok hassâsım. Bu bilgileri, ileride, paylaşırım.

Şimdi üzerinde durmak istediğim konu, Esenler’de, bir kafede sigara içen gençlere, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın verdiği tepki ve bu tepkiye verilen tepkiler.

Birincisi; kafedeki gençler, göz hizâsının çok üstünde bir mekânda, sigara yasağını çiğniyorlar. Yâni, Cumhurbaşkanının karşısında değiller. Kafanızı kaldırmazsanız görmezsiniz.

İkincisi; hadi gördünüz, bu şekilde tepki vermek, “terbiyesizlik” diye tanımlamak iyi olmadı. Diyelim ki Cumhurbaşkanı, kendilerini zehirlemelerine dayanamayıp bir baba şefkâti ile yaklaştı. Ebeveynlerde, görüp de görmemezlikden gelme diye bir kural vardır. Yaşını başını almış gençlerle yüz göz olunmaz. Baba, oğlunu sigara içerken yakalamamak için yolunu değiştirir ya öyle bir şey.

Yok, yasaya hassâsiyet ise yasayı çiğneyenleri tespit etmekle vazîfeli kurumlar var. Bu işi tâkip etmesi gerekenler, o kurumlar.

Sebep her ne ise olan oldu. Muhâliflere de gün doğdu. Yine de iyiyiz. Ben, “Diren sigara!” eylemi başlar diye bekliyordum.

Hasan Cemal, sırf muhâlefet olsun diye, 28 yıl sonra sigaraya başlayabileceğini yazmış. “İçki de içerim sigara da.. Sana ne!” diye kızmış. İç babam..Sen niye üstüne alınıyorsun? Yaş yetmiş; iş bitmiş. Ocak umudu musun?

Bu tepki, bana, Erdoğan Başbakan iken üç çocuk politikasını açıklayınca, “Doğurmuyacağım işte” diye çemkiren kadınları hatırlattı.

Erdoğan dedi diye annelikden vazgeçmek...Erdoğan dedi diye sağlığından vazgeçmek... Bu, normal bir muhâlefet değil. Buna, “Erdoğan ile kafayı bozmak.” denir. (Bir de Tayyip Erdoğan dedi diye anne olan kadınlar ve sigarayı bırakan erkekler var. Yâni, Erdoğan dedi diye birden anneliği sevenler ve birden sağlığını önemseyenler. Bence, kafayı bozanlarla kafa sallayanların, kemiyet farkı var. Keyfiyet aynı.)

Babası ve annesi İngiliz olan Yasemin Allen, twitter’de “Sigara içen Atatürk” tepkisi verdi. Buna, sâdece, “Saaane acaba?” diyesim geldi. Git, puro içen Churchill fotoğrafı falan paylaş. Allen’in derdi çok başka. Yakında dizisi başlayacak ve muhtemelen, kısa sürede final yapacak. Atatürkçülerden reyting devşirme peşinde kızcağız.

Cumhurbaşkanımız sigara yasağını çiğneyenlere kızdıktan sonra,  Necip Fâzıl Kısakürek adına düzenlenen ödül törenine gitti. Necip Fâzıl’ı iyi bilenler için gözden kaçırılmayacak bir konu. Zîrâ,  üstâd, sigarayı içmezdi; yerdi. Yeni Türkiye’de üstâdın izlerini, gençlere anlatırken bu kısım nasıl açıklanacak? “Kötü bir şey olsa üstâd içer miydi” diye soran gençlere ne cevap vereceğiz? Nasreddin Hoca misâli, “Kerataya yakışıyordu.” mu diyeceğiz?

Neyse...Asıl üzerinde durmak istediğim konuya geldim. Türkiye gazetesinden Ercan Gürses, “Hocam, tuvalette sigara içiyorlar.” diyerek arkadaşlarını müdüre ispitleyen öğrenci misâli, “Muhâlefet Meclis’de püfür püfür sigara içiyor.” başlıklı bir yazı kaleme almış. Şimdi yazacaklarıma, bu yazı ilhâm verdi. Daha doğrusu, ne zamandır yazmak istiyordum. Tam yerine rast geldi.

Önce, bir düzeltme yapayım. Sigara püfür püfür içilmez; fosur fosur içilir.

Sanki, muhâlefet fosur fosur içiyor da iktidâr içmiyor değil mi? Haa, Cumhurbaşkanı görür, duyar diye gizli gizli odalarda içenler, içenden sayılmıyorsa onu bilemem ya da bürokrat kahvelerinde fosur fosur sigara içen bürokratlar konu dışıysa.

Buradan, Cumhurbaşkanımıza, çok ama çok samîmi bir teklifim var. Sâdece, sigara yasağı açısından değil; devletin ve milletin iyiliği için bir teklif bu.

Cumhurbaşkanımız, kafedeki gençlere verdiği tepkide samîmi olduğunu göstermek için aynı tepkiyi kahvehâne bürokratlarına da vermeli. Nasıl mı?

Biliyorum, “Bir 4. Murad eksikti.” diye kızanlarınız olacak ama, az sabredin bana hak vereceksiniz.

Cumhurbaşkanımız, akşamları, tebdil-i kıyâfet yaparak Ankara’daki bâzı kahveleri gezmeli. Hangileri derseniz, küçük bir araştırma ile öğrenmek mümkün. Ben ispiyoncu değilim; isim veremem.

Dumanaltı olmuş özel  bölmelerde pişpirik atan üst düzey bürokratları, gözleriyle görmeli. Ağızlarındaki sigaraları da. Onlara da “terbiyesizler” demeli. Sâdece yasak çiğnedikleri için değil; memleketin bu kadar sorunu varken kahvede sigara içip pişpirik oynadıkları için. Kahve köşelerinde, temsil ettikleri makamların kıymetini düşürdükleri için onları görevden almalı. Zihnimdeki asıl resim, “Eşşo...” diye tokat atan Hulûsî Kentmen de hadi o kadar ileri gitmeyelim. Suat Kılıç alınabilir.

Kahvelerde sigara tüttürerek kağıt oynayan bürokratlardan bu memlekete hayır gelmez. Nitekim gelmiyor da...

Nereden biliyorsun derseniz tesâdüfen uğradığı bir kahvede, gözüyle gören bir yakınımdan duydum. Saydığı isimlere inanamadım. Müsteşar yardımcısı, genel müdür, Allah ne verdiyse... ”Ne olur beni götür de gözümle göreyim. Bundan müthiş bir yazı çıkar.” diye yalvardım. Kabûl etmedi. “Kadın başına ayıptır.” dedi.

“Eşşek kadar bürokratlar gidince ayıp olmuyor da bana mı ayıp?” diye i’tirâz ettim. Yine kabûl etmedi. Biraz araştırınca, bu konunun herkesin mâlûmu olduğunu; hattâ, ikbâl peşinde olan erkek memûrların, bu devletlular ile alâka kurabilmek için bu kahvelere gittiğini öğrendim. Ben, en son duyanlardanmışım.

Bitmedi. Kamudaki genel müdürlüklerden istihbârât istemeli. Hangi genel müdür, kapalı makam odasında  fosor fosur sigara içiyor ve üstelik, suç işlediği nesneyi de devletin memuruna aldırıyor, araştırmalı. Yasağı uyguluyorum diye memûrlara kök söktüren, ama, yöneticilere gıkını çıkarmayan yetkilileri hizâya sokmalı. Gördüklerine ve duyduklarına inanamayacağına eminim.

Çok terbiyesizler çook....

AMAN DİKKÂT!

Geçenlerde, bir kurumda iki genç ile sohbet ediyoruz. Delikanlı, balkon kapısının önünde ağzına sigarayı aldı. “Onu yakmayacaksın değil mi? Bak, Cumhurbaşkanı sokaktan geçebilir. Ben karışmam.” dedim. Genç kız dayanamayıp kahkahayı bastı. Onu da azarladım:
“Sen de gülme. Bülent Arınç, yanında olabilir.”

Hepimiz, makaraları koyverdik. Hâl ve vaziyet böyle.....

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Kerime Yıldız Arşivi