Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Savaşanlarla savaştıranlar

Savaşanlarla savaştıranlar

Güneydoğu’nun sıkıntıda olduğu o devirler...

Kürt halkı Şeyh Said liderliğinde kıyama kalkacağı esnada Bediüzzaman dur demişti.

 “Yedi yüz yıl İslam bayraktarlığını yapan bir milletin çocuklarına silah çekilmez.”… Evet, aynı üslup, aynı anlayış bugün de hassasiyetini koruyor.

Hiç düşündük mü? Aynı milletin çocukları neden birbirlerine silah çekiyor?

Örgüt diyorlar… Bu örgüt Kürtlerin haklarını alıyormuş…

Hangi haksa? Ölen de sensin, öldüren de sensin…

Esas üzen nokta, İslam alemi özelikle Şiiler Hz. Hüseyin efendimizin şahadetini sürekli gündeme getirerek ağlamalı sahneler oluştururlar da, Suriye ve Irak’ta, Gazze de bunca Müslüman kanı akıtıldığı halde kılları bile kımıldamaz.

Şii olan İran hâlâ da katil Esed’i destekliyor.

Ölçeğe vursanız özellikle Suriye ile Irak kaç Kerbela eder…

Şehid Hüseyin gelse de Mescid-i Aksa’nın yürekler parçalayan haline bir baksa.

Mescide köpeklerle saldıran İsrail teröristlerinin tükürse yüzlerine…

Suriye İngilizlerin cetvelle çizip koyduğu bir devlet.

Musul’u Mustafa Kamal (nüfusta kayıt öyle), para karşılığı İngilizlere sattı.

Aynı şekilde Batum’u 1918 yılında 40.000 piyade tüfeği, 5 milyar ruble karşılığında Rusya’ya İttihatçılar sattı. İttihatçılar acemilikleri yüzünden anayı da sattılar danayı da…

Sonuçta Osmanlı’nın harabeleri üzerine kurulan devlet bugün de Kobani’de oldu bittilerle karşı karşıya. Gavur bu toprakları sömürmek adına her yola başvuruyor.

Etnik ayrımcılık yanında mezhepçilik, cemaatçilik, çıkarcılık…

Bizler de onların şeytani havasına uyarak çekiyoruz kılıçları.

Hiç düşünüyor muyuz? Acaba şehid mi oluyoruz, yoksa hiç yoluna Niyazi mi?

Şimdi de Türkiye IŞİD’e karşı, PYD’ye yardımcı olurken, Eş Başkan Salih Müslim, “Türkiye Allah’ın belası”diyor. O kadar insana kucak aç, yetmedi bir de IŞİD örgütünü arkadan vuracak Peşmerge’ye koridor aç, yine Allah’ın belası oluyoruz.

Sade o kadarla kalsa, Öcalan’ı ipten indir.

Türkiye’nin en güzide adasını ona tahsis et, her türlü konforu sağla, istedikleriyle görüştür, dili serbest bırak, Kürtçe yayın ve öğretime yol ver yine de Allah’ın belası oluyoruz.

Demek ki vermekle de olmuyor, bu bir zihniyet meselesi, geri kalmışlık…

Kimin adına ise HDP, “Çıkın sokağa ” naraları atıyor…

Çıkıyorlar sokağa, kırıyorlar döküyorlar, ardından özerklik halayları çekiliyor.

HDP ayrılacağım demiyor, sen Ankara’dan göndereceksin “ben yiyeceğim” diyor.

Sen göndereceksen o da yiyecekse, harcadığı elektriğin parasını neden ödesin!

Görülen odur ki aklıselim Güneydoğu halkı iki derede bir arada sıkıştı kaldı.

Tillolu bir avukata sakalını neden kestiğini sordum.

“Neden kesmeyim, sakallı yakaladıklarını öldüresiye dövüyorlar.”

Güneydoğu’da neler olup bittiğini anlıyor muyuz acaba?

Sen kardeşlik, birlik, beraberlik diyorsun, örgüt sakallıyı dövüyor, yollara barikatlar kuruyor, askere silah çekiyor, fakirlere et dağıtan gençleri linç ediyor…

Bu kin, bu hırs, bu saldırılar ne zaman duracak?

Duracak mı, yoksa Siyonist orkestra şefinin talimatı, menfaati, hırsı ve intikamı gereği hep kan mı, gözyaşı mı, harabe mi? Halkımız kendi evinde barışı, huzuru, sükuneti hiç göremeyecek mi? Halbuki bu toprakların zaferiOsmanlı duruşudur…

İnsan unsuru, hele de mümin kardeşliği.

Anadolu’nun neyini paylaşamıyoruz?.. 

Her türlü insan unsuru bu topraklarda bin yıl bir arada yaşamadı mı?

Buna sen ben değil, tarih şahittir.

Şimdi ise bizi bize kırdırdıklarından musibetler hiç eksik olmuyor başımızdan.

Sonuçta kazananlar onlar, yıkılanlar sen oluyorsun.

Sözü Üstad Bediüzzaman’a bırakalım, hatta bu sözü herkes bir kenara yazsın.

 “Ey ehl-i iman! Zillet içinde esaret altına girmemek isterseniz, aklınızı başınıza alınız! İhtilafınızdan istifade eden zalimlere karşı: ‘Müminler ancak kardeştir’ kal’a-i kudsiyesi içine giriniz; tahassun ediniz(korununuz). Yoksa ne hayatınızı muhafaza ve ne de hukukunuzu müdafaa edebilirsiniz.”(Mektubat 22). 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi