Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

CIA raporu ve yankıları

CIA raporu ve yankıları

Batı skandallarla çalkalanıyor. Biri bitmeden diğeri gündeme geliyor. Nedeni de, ABD’nin usulsüzlüklerle, ihlallerle birlikte yaşamasıdır. İkinci Bush döneminde ABD derin devletin darbesine sahne olmuştur. 2001 ve sonrasında ABD, Özal’ın zehirlendiği ileri sürülen 1993’e benzer bir dönem yaşamıştır.  Fransızların ‘Coup d’etat’ diye ifade etmiş oldukları bir devlet darbesi atlatmıştır. Bugünkü skandal da o sürecin bir devamıdır. İkinci Bush ile birlikte insan hakları, kanunlar ve anayasaya fiilen askıya alınmıştır. Astığı astık kestiği kestik bir dönemden geçilmiş, bu dönemde kesif ve yoğun insan hakları ve özellikle de Müslüman hakları ihlal edilmiştir. Rapor bu yönüyle karanlıkta, çölde atılmış bir çığlıktır. Senatör Dianne Feistein’in adını taşıyan Senato Raporu söylenmeyenleri söylüyor. Senato adına düzenlenen rapor buzdağının görünen yüzünü açık ediyor. Kim bilir buzdağının altında daha neler var. Bununla birlikte son birkaç yıl içinde bu raporla birlikte ABD ikinci kez sarsıntı geçirmiştir. Bu sarsıntılardan ilki CIA elemanlarından Edward Joseph Snowden’ın sızdırmalarıyla yaşandı. Bunlar Wikileaks belgeleri olarak tarihe geçti. Bu sızıntılar şimdiye kadar ki tarihin en büyük sızıntılarıydı. Obama yönetimini mahcup etti. Zira, sızıntılar açıkça gösteriyor ki, ABD düşmanlarından ziyade dostlarını dinliyor. Dostlarından ziyade düşmanlarına çalışıyor. Dostlarını kontrol ederken düşmanlarının dizginlerini salıyor. Almanya, Brezilya gibi ülkeler bunun en bariz misalleri arasında. Bu belgeler Amerikan yönetimlerinin pervasız ve ikiyüzlü olduğunu ortaya koyuyor. 

Almanya gibi ortaklarını bile dinleyen ve gözetleyen ABD, Ortadoğu’da neler yapmaz? Mübarek gibi eski ortakları bile ‘Amerikan elbisesi giyen çıplaktır’ diyorsa varın siz İslamcılara karşı tutumunu hesap edin! Nitekim, dostlarını düşmanlarına satıyor. İşte Suriye’de, dişli rakibi Rusya’yı Türkiye’ye tercih ediyor. NATO müttefiki olan Türkiye’yi İran ve dostlarına satıyor. Bahanesi de IŞİD. Bu mahut örgüt yüzeye çıkmadan da tutumlarına agah idik. IŞİD ile birlikte meseleyi yaygara ve gargaraya getirme imkanları doğdu.  IŞİD imdatlarına yetişti. Ebu Nidal vahşetinde İslami vasfı olan bir canavar ürettiler. Bunun üzerinden kendilerini ve politikalarını aklıyor ve meşrulaştırıyorlar. Ürettikleri Frankenstein üzerinden İslam alemine operasyon yapıyor ve nizamat veriyorlar. Dertleri Esat’ı Suriye rejiminin başında vekil olarak bırakmak ve Irak’a da yeniden çöreklenmek. 

Wikileaks sızıntılarından sonra CIA raporu ikinci skandal oluyor. ABD’nin dünyaya müdahalelerine meşruiyet gerekçesi hazırlayan hak hukuk meselesini hiçe saydığı anlaşılıyor. ABD’nin bildik hukuksuzluğu bir kez daha Senato raporuyla tescillenmiş oldu.

Rapor karşısında iki faklı yaklaşım sergilendi. Yetersiz bulanlar ile gereksiz bulanlar var. Yetersiz bulanlar tespit edilen ihlallerin engellenmesi ve geçmişte buna bulaşan isimlerin cezalandırılmasını istiyorlar. Aksi takdirde raporun malumu ilam etmekten öte bir anlam taşımayacağını savunuyorlar. Bunu yapabilmek için de Amerikan devletinin baştan aşağıya yeniden yapılandırılması gerekiyor. Lakin ABD’nin istinat ettiği değerler buna pek müsait değil. Takdim edildiği gibi altyapı sağlam değil, çürük. Pragmatizme yani değerlerde izafiliğe dayanmaktadır. Demirel’in şahane ifadesiyle dün dündür bugün bugündür anlayışı. Rapora rağmen mesele tespit düzeyinde kalacak ve onu geçemeyecektir. Bu durumda beyhude bir biçimde ABD’den adalet bekleyenlerin sadece gözü boyanmış olacaktır. Bush’dan sonra Obama ile boyadıkları gibi. Bir de raporu gereksiz ve pişmiş aşa su katma babından görenler var. Bunların da kimler olduğunu tahmin etmişsinizdir. ABD’yi bu dünyanın tanrısı gibi gören şahinler şahini Dick Cheney bu raporu hazırlayanların ve yayınlayanların densizliğinden bahsetmektedir. Dick Cheney oldum olası Obama’yı sevmemiş ve yumuşak üslubuyla Amerikan çıkarlarını ve milli güvenliğini tehlikeyle attığını düşünmüştür. Elinden gelse Dick Cheney gibiler dünyayı cisimlendirerek darağacında sallandırırlardı. Elbette Bush yönetiminin geçmişle ilgili hesap verme gibi bir düşüncesi yok. Kendilerini haklı görüyorlar. Bu arada suçlamalara muhatap olan CIA de kendisini haklı görüyor. 11 Eylül’den beri Amerikan toprakları güvenli olmuşsa bunu bu yöntemlere borçlu olduklarını söylüyor. Asıl kandırmaca ve mugalata şuradaki, 11 Eylül’ü gerçekten de kim yaptı? ABD’nin güvenlik bekaretini Kaide mi izale etti? Bush yönetimi milli güvenlik bahanesiyle dünyanın güvenliğini tehlikeye attı. Güvenlik diye diye masumların güvenliğini ihlal ediyorlar. Bir zamanlar Türkiye’de bunun bahanesi irtica geliyor sayhaları idi. Her kış komünizm geldiği gibi her baharda da irtica hortluyordu. İrtica ile kafayı bozanlar ellerinde totaliterlik bayrağını dalgalandırıyorlardı. Bu mesele burada kalmamalı, mağdurlar Amerikan adaletsizliğinden hesap sormalı ve çirkin yüzünü teşhir etmelidir. Haksızlar da haklılar kadar cesur olmadıkça denge ve adalet sağlanamayacaktır.  

 Son raporla alakalı olarak akıllarda kalan anahtar kelime CIA Başkanı John Brennan’ın sarf ettiği ifadedir: Abhorrent/ İğrenç. Ugly kavramına bu raporla birlikte yeni bir kardeş geldi: Abhorrent! 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi