Ali Osman Gündoğan

Ali Osman Gündoğan

“Dilde Fikirde İşte Birlik”ten Türk Düşüncesine…

“Dilde Fikirde İşte Birlik”ten Türk Düşüncesine…

2014 yı­lı, UNES­CO ta­ra­fın­dan Gas­pı­ra­lı İs­ma­il Be­y’­i An­ma Yı­lı ola­rak ilan edil­di. Yıl için­de Gas­pı­ra­lı ile il­gi­li ola­rak top­lan­tı­lar, pa­nel­ler, sem­poz­yum­lar dü­zen­len­di, ko­nuş­ma­lar ya­pıl­dı. Mil­let fert­le­ri ara­sın­da na­sıl bir da­ya­nış­ma ol­ma­sı ge­rek­ti­ği ve “BİR­Lİ­K” me­se­le­si­nin öne­mi, leh­çe­le­rin öte­sin­de Türk Di­li­nin de­ğe­ri, fark­lı Türk boy­la­rın­dan zi­ya­de Türk Dün­ya­sı­nın bir­lik ve bü­tün­lü­ğü açı­la­rın­dan Gas­pı­ra­lı­’dan alı­na­cak çok ders ol­du­ğu­nu açık-se­çik ola­rak gör­mek müm­kün.

Türk Dü­şün­ce­si, Türk zih­ni­nin ve Türk ru­hu­nun ev­ren kar­şı­sın­da al­dı­ğı ta­vır ve bu tav­ra bağ­lı ola­rak ger­çek­leş­tir­di­ği var­lık üze­rin­de­ki ha­re­ke­ti­dir.  Çün­kü dü­şün­me, Top­çu­’da da ol­du­ğu gi­bi, zih­nin bir ha­re­ke­ti ola­rak ta­nım­la­na­bi­lir. Ev­ren kar­şı­sın­da­ki ta­vır alı­şı ve var­lık üze­rin­de­ki ha­re­ke­ti de zih­nin ya­pı­sı ve ru­hun ma­hi­ye­ti be­lir­ler.

Zi­hin ya­pı­sı ile dil, ruh ile de etik-es­te­tik de­ğer­le­re bağ­lı ola­rak ger­çek­le­şen ma­ne­vi fi­il­ler ara­sın­da sı­kı bir bağ var­dır. Bu açı­dan ba­kıl­dı­ğın­da in­san, bir yö­nüy­le teo­rik bir et­kin­lik­te bu­lun­mak su­re­tiy­le dü­şü­nen-te­fek­kür eden, etik-es­te­tik fi­il­le­ri do­la­yı­sıy­la da ey­le­yen bir var­lık­tır. Öy­ley­se şu söy­le­ne­bi­lir: Türk Mil­le­ti­nin Türk Dü­şün­ce­si ola­rak te­za­hür eden ve bun­dan son­ra da te­za­hür et­me­ye de­vam ede­cek olan dü­şün­me-te­fek­kür fa­ali­ye­ti­nin kay­na­ğın­da bu­lu­nan zi­hin ya­pı­sı doğ­ru­dan Türk­çe ile iliş­ki­li bi­çim­de dü­şü­nül­me­li­dir. Zi­ra dil, zih­nin ay­na­sı­dır ve zih­nin dü­şün­me bi­çim­le­ri­ni so­mut ha­le ge­ti­rir. Türk sa­na­tı, Türk ir­fa­nı, ah­la­kı ve di­ni ya­şa­yış bi­çi­mi de onun ru­hun­da yo­ğu­rul­muş olan ve zih­ni ta­ra­fın­dan bes­len­miş bir var oluş ha­li ola­rak kâ­ina­tın ve kâ­ina­tı aşan var­lı­ğın es­te­tik bir bi­çim­de ya­şan­ma­sı­dır. Ni­te­kim sa­na­tın­da­ki es­te­tik, ah­la­kın­da­ki ir­fan ve di­ni ha­ya­tın­da­ki sa­de­lik bu­nun bir ifa­de­si­dir.

Fi­kir, bu zi­hin ve ru­hun teo­rik ve pra­tik ol­mak üze­re ulaş­tı­ğı be­lir­li bir se­vi­ye­nin fel­se­fi­leş­me­si için te­mel bir da­ya­nak teş­kil eder. Bu da­ya­nak nok­ta­sı özel­lik­le bir kâi­nat ta­sav­vu­ru­na işa­ret et­me­li­dir. Çün­kü bir kâi­nat ta­sav­vu­ru ve bu ta­sav­vu­ra uy­gun dü­şe­cek bir me­ta­fi­zik oluş­tu­ra­ma­mış olan top­lum­lar epis­te­mo­lo­ji, etik, es­te­tik, po­li­tik, di­ni, ik­ti­sa­di, pe­da­go­jik alan­la­rın or­ta­ya koy­du­ğu pra­tik so­run­la­ra sis­te­ma­tik, tu­tar­lı ve ge­le­cek za­man­la­rı da dik­ka­te alan ce­vap­lar ve çö­züm­ler bul­ma­da pek de ba­şa­rı­lı ola­maz­lar ve bir dü­şün­ce ge­le­ne­ği in­şa ede­mez­ler. Ge­le­nek ol­ma­dı­ğı tak­dir­de de, geç­miş-şim­di ve ge­le­cek ara­sın­da za­ma­nın üç­lü bir iliş­ki için­de olu­şu göz­den kay­bo­lur. Ne geç­miş­le ko­nu­şa­bil­me ne de ge­le­ce­ği ta­sa­rım­la­ya­bil­me im­kâ­nı ya­ka­la­ya­bi­li­riz.

Mil­let­ler ve dev­let­ler, tem­sil et­tik­le­ri fi­kir­ler­le ya­şar­lar. Bu fi­kir, bü­tün in­san­lı­ğı he­def al­ma­yan, ye­rel ve içe dö­nük bir ha­re­ket ola­rak kal­dı­ğı za­man o fik­rin dev­le­ti ve mil­le­ti ya­şat­ma­sı müm­kün ol­maz. Bun­dan do­la­yı Türk Dü­şün­ce­si, bü­tün Türk Dün­ya­sı­nı içi­ne ala­cak bi­çim­de ama bü­tün in­san­lı­ğa hi­tap ede­bi­le­cek ev­ren­sel bir me­sa­ja sa­hip ol­ma­lı­dır. Mil­li­yet­çi­lik an­la­yı­şı­mız da bu te­me­le da­yan­ma­lı­dır. Zi­ra mil­li­yet­çi­li­ği, sa­de­ce geç­mi­şe dö­nük ta­rih­sel bir nos­tal­ji ve ha­ma­set nok­ta-i na­za­rın­dan çı­kar­ma­dı­ğı­mız, ken­di mil­let ger­çek­li­ği­nin öte­si­ni, öte­de ola­nı, baş­ka­sı­nı dik­ka­te al­ma­dı­ğı­mız za­man, bu mil­li­yet­çi­lik, ne­fes­siz kal­ma­ya ve folk­lo­rik bir mal­ze­me­nin kay­na­ğı ol­ma­ya, duy­gu ha­lin­den fi­kir ha­li­ne ge­çe­me­me­ye mah­kum ka­la­cak­tır.

Ka­na­atim­ce, Gas­pı­ra­lı İs­ma­il Be­y’­in “dil­de fi­kir­de iş­te bir­li­k” dü­şün­ce­si, dün ol­du­ğu gi­bi bu­gün de Dün­ya Türk­lü­ğü için bir­lik­li bir Türk Dü­şün­ce­si kav­ra­mı­na ulaş­ma­da, 100 yıl ön­ce­sin­den ses­len­di­ril­miş anah­tar bir ifa­de ola­rak ele alın­ma­lı ve ha­re­ket nok­ta­la­rı­mız­dan bi­ri­ni oluş­tur­ma­lı­dır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Osman Gündoğan Arşivi