Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

İktidarın arka planı

İktidarın arka planı

İnternet Andıç davasından tutuklanan daha sonra da serbest bırakılan İlker Başbuğ’un CNN televizyonunda Ahmet Hakan’a söyledikleri yabana atılacak cinsinden değil:

“Bunları yapan örgütlü bir yapı. Bir kişinin iki kişinin yapacağı bir olay değil. Kesinlikle örgütlü bir yapı, belki bazı yerlerden de destek alıyorlar bilemiyorum. İsim veremem; ancak içerisinde polis, hakim savcı ve TSK'dan da bazı hainler de var. Olmadan olmaz.” 

Vahametin yelpazelerine nereden başlasak bilemiyorum…

Bir dönem Ergenekon, Balyoz gibi davaların serüvenlerini izledik. 

Bir sürü asker tutuklanarak Silivri’ye hapsedildi.

Hatta yargılama sonucu müebbet hapis cezaları bile çıktı. Bu cezaları Yargıtay da onadı.

Şimdi ise devran tersine döndü.

Yüksek rütbeli 12 kişi suç duyurusunda bulunmuşlar.

Nasıl iştir? 

Bu insanları ülkenin hakim ve savcıları yargılamadı mı?

Şimdi de ne olup bitmişse yargılayanlar yargılanacak…

Soracağımız soru gayet net, yargılayanı yargılamak gücü nereden geliyor?

Yoksa iktidarın arka planında bir başka iktidar mı var?

Hele de Adli Tıp Kurumu’nun dün verdiği görüşlerin tersi oluyorsa bu dalga nerede duracak?

Daha açıkçası, gerçek adaleti nasıl bulacağız?

Dün cemaatçi polisler varmış. Bu gün kimler var?

Başbuğ, 2007 yılında 136 tane suikast ihbarının yalan olduğunu söylüyor.

Peki bu ihbarları devletin istihbaratı deşifre etmedi mi?

O zaman kimin söylediği doğru?

Nasıl olacak bu işler? 

Bu ülkede kime dokunsan “ya medya darbesi, veya TSK’ya kumpas” diyor.

İş çevrelerini de koruyan yüksek tirajlı gazetelerle televizyonlar var.

Dokundun mu basarlar yaygarayı.

Başbuğ’un şikayeti Yargıtay 9. Daire’den. 

“9'uncu Daire’ye ne giderse onaylanıyor” diyor.

“İstanbul casusluk olayını ne yazık ki mahkeme onayladı. Konu Anayasa Mahkemesi'nde. Yargıtay 9'uncu dairesi neyi onayladı? Balyoz'u onayladı en son da Hanefi Avcı'nın davasını onayladı.”

Başbuğ’un sergilediği masumiyet hali sadece yargıyı değil, TSK’nın da gevşek bir zeminde oturduğunu gösteriyor. İçerisinde hainleri barındırabiliyorsa vahim.

Acaba diyorum, sırf dindarlıkları yüzünden apar topar ordudan ihraç edin 1500 subay ve astsubay da mı haindi? 27 Nisan e-muhtırası da Genelkurmay’dan gelmemiş miydi?

Geçmişteki darbeleri ben mi yaptım?

İyi ki Anayasa Mahkemesi var.  

Var da bu mahkemenin yargılamada uzman olmadığını kaç sefer yazdım. 

Yargıtay yargıda en son merci, vermiş olduğu kararları uzman kişilere inceltsek hadi bir derce, kalkıp da ömründe bir saat kürsüye oturmayanlara “al bu kararı incele, insan haklarına aykırı olup olmadığını söyle” derseniz, kediyi fareye boğdurmak gibi olur. 

Dünya giderek uzmanlaşıyor. Eskiden mide hastalıkları denince bir doktor bakardı, şimdi, kaç dala ayrıldı. Yargıda öyledir, onun bunun gönlü olsun diye uzmanlaşan özel yetkili mahkemeleri kaldırırsanız geriye posası kalır.

Şimdi çık işin içinden. 

Bunları yargıya güvendiğimden söylemiyorum.

Her alanda olduğu gibi yargıda da ideolojisini öne çıkaran pek çok çürük var.

Hatta dosyanın kapağını açmadan karar verenleri de biliyorum.

Ne var ki tüm bu işler; denizin dibinden yol geçiren, tankları, uçakları yapan, ülkeyi bir baştan bir başa otobanlarla kuşatan iktidara aittir…

İktidarlar öncelikle yargıyı, peşinden askeri vesayeti çizgisine oturtamazsa geri planda ikinci bir iktidar ortamı oluşur, yapacağını yapar, hatta onca yıl emek verip bir araya getirdiklerini bir gecede yıkar harabeye çevirir.

Eski Türkiye’ye döneriz…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi