İbrahim Bektaş

İbrahim Bektaş

Ağaçlar, Noel İçin Kesilirse “İnanç Hürriyeti”, Cami İçin Kesilirse ....

Ağaçlar, Noel İçin Kesilirse “İnanç Hürriyeti”, Cami İçin Kesilirse ....

Ağaçlar, Noel İçin Kesilirse “İnanç Hürriyeti”, Cami İçin Kesilirse “Katliam”

Cennet Mekân Fatih Sultan demiş ya “yaş kesenin başını keserim”. Günümüz sahte çevrecileri bu mümtaz dedelerinden nefret etmelerine rağmen, sözüne kene gibi yapışırlar. 

Nerede bir ağaç kesilse (CHP’li belediyelerin ki istisna), leş kargaları gibi hemen oraya üşüşürler. Ondan sonra gelsin gümbürtü, vur patlasın çal oynasın.

Dertleri ağaçlar asla değil. Belki içlerinden çok azı kandırılmış olarak “ağaçları kestirtmeyiz” türünden düzenlenen afaki eylemlere safiyane duygularla katılıyor. Ancak çoğunluğu ideolojik gayelerle bu eylemlerin içinde.

Eğer aksi olsa idi, Yalova Belediyesi anıt ağaç vasfındaki çınarları bir bir devirirken de orada olurlardı. 

Ağaç kesme bahanesi ile ihdas edilen Gezi isyanının asıl amacının da, “meşru hükümetten kurtulmak” olduğu sonradan anlaşıldı.

ODTÜ’de yol yapımın engellenmesinin arkasından da aynı sendrom çıktı.

Mesela, bu ağaç severler Koç Üniversitesi türlü entrikalarla zamanın yönetimi tarafından İstanbul’un en güzel ormanlarının kurulu bulunduğu Belgrad Ormanlarının ortasına kondurulurken nerede idiler? 

Bu maşa güruhunun eylemlerinin ağaçları kullanmaktan öteye bir amacının olmadığı konusunda daha yüzlerce örnek verilebilir.

En son Validebağ’da maskeleri tamamıyla düştü.

Yerel Yönetimin, Validebağ Korusu’nun bitişiğinde bulunan otoparka cami yapmak istemesi üzerine, ağaçların kesilmesini bahane ederek ortalığı nasıl karıştırdıkları görüldü. Ve anlaşıldı ki asıl amaçları cami yapımını engellemekmiş. Çünkü bu seçkin zümreler beş vakit okunan Ezan-ı Muhammedi (sav)’den rahatsız oluyorlarmış. Ne hikmetse çanlar bu elit tabakaya dokunmuyor.

Gelelim yazımızın konusuna, bilindiği gibi Aralık ayının son haftasında, Hıristiyan dünyası Noel tatillerini, onların İslami taklitçileri de yeni yılı türlü çılgınlıklarla kutluyor.

Bu kutlamalar sırasında Dünya’da ve Türkiye’de “Noel ağacı” adı altında milyonlarca hatta milyarlarca gencecik fidanın toprakla buluşarak insanlığa hizmet vermesi yerine, birilerinin gayrı meşru emellerine alet edilmesi her yıl tekrarlanıyor. Bu fidan kıyımı yaşanırken, bizim sahte ağaç severlerin seslerinin çıkmaması çok manidar. 

Buradan da anlaşılıyor ki onların dertleri üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek

Bu da beni bu habis ruhluların aslında ağaçlara yönelik bir endişelerinin olmadığına ikna ediyor. 

Son yıllarda özellikle büyük şehirlerimizde yaygınlaşan Noel ağacı zırvasına, en çokta 5-10 yaşlarında, 1-3 metre boylarında Latincede picea pungens denen “mavi ladinler” kurban ediliyor.

Benim itirazım fidanların kullanılmasınadır. Yoksa olgunlaşmış ağaçların usulüne uygun şekilde kesilmesine bir sözüm yok.

Bütün bunlardan sonra şu soru akla gelse gerektir; İslam’da ağaç kesmek günah mıdır? Ya da ağaç dinimizde kutsal mıdır?

İslam’da içinde yaşadığımızı çevreyi korumak ana gayedir. Bu açıdan, ağaçlar da bu çevrenin vazgeçilmez unsurlarından olduğu için, onların da korunması gerekir.

Ancak, nasıl ki hayvanların, balıkların etlerinden faydalanmak için onları kesiyor veya öldürüyoruz, o zaman ağaçlar da yalnızca insanlığa doğrudan veya dolaylı olarak hizmet gayesi ile kesilebilir. Buradan anlayacağımız, insanlığa meşru manada hizmet etmek amacının esas alınmasıdır. Zaten Allah (cc) “O kâfirleri kızdırmak için herhangi bir hurma ağacı kesmiş iseniz veya kökleri üzerinde bırakmışsanız bu, hep Allah’ın izniyle ve o yoldan çıkmışları cezalandırmak içindir (Haşr, 5)” buyurmaktadır. 

Kâinatın Efendisi (sav) de birçok hadislerinde ağaçları koruma ve fidan dikme konusunda tavsiyelerde bulunmuşlardır. Ancak, şartlar gerektirdiğinde de kesmek için emir vermişlerdir. Buna örnek olarak Beni Nadir Yahudilerinin hurmalıklarını kestirmesini ve Taif kuşatmasında üzüm bağlarının tahrip edilmesini (sonra bundan vazgeçildi) emir vermesini gösterebiliriz.

Yine ağacın her türlüsünün uygun şekilde ve şartlarda olmak şartı ile yakacak ve yapacak olarak kullanılmasında da bir kısıtlama yoktur.

Özellikle günümüzde sera gazlarının ozon tabakasını tahribine karşılık ağaçların yakıt olarak kullanılması halinde bu tehlikenin azalacağı düşünülürse, ağaç dokunulmazlığını insan dokunulmazlığının önüne koymaya çalışmanın ne büyük bir cehalet olduğu daha iyi anlaşılacaktır.

Netice-i kelam, Orman Fakültesinin bir mensubu olarak diyeceğim o ki, özellikle hızlı gelişen ağaçları bolca dikelim ve gerektiğinde de yaşı kemale erenleri kesmekten çekinmeyelim. 

Bu arada Cuma günü de yılbaşı tatiline eklendi. Ne diyelim, inşallah niyet hayır akıbet hayırdır!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Bektaş Arşivi