Lütfü Şehsuvaroğlu

Lütfü Şehsuvaroğlu

Mehmet Ali Şahin noktayı koyarken

Mehmet Ali Şahin noktayı koyarken

AK parti genel başkan yardımcısı ve partinin ilk kurucu kadrosunun ağır toplarından Mehmet Ali Şahin, TBMM’indeki oylama sonucu partinin içindeki ihanet şebekelerini ortaya çıkarmaya çalışan yeni yetmelere ağızlarının payını verdi.

Hemen her partide yeni yetmeler ihanet şebekesi lafını çok severler.

Bizde de öyleydi…

Ocağa sonradan girenler hainleri keşfetmede mahirdiler.

Akparti gençleşiyor. Her genç bir miktar yiğittir hani..

Şamildir, metindir, tayyardır yani…

Akparti’nin gençleşmesi gerçekten kendi kadrosu içindeki genç dimağların önünün açılması mıdır, yoksa zaten pek fazla popüler olan ve ister cemaat gelsin iktidara, ister Ergenekon; bir fırsatta statü kapabileceklerin liderden torpilli atanması mıdır?

Üç dönem kuralı gereği zaten bundan sonra ancak Aksaray’da görev yapabileceklerini düşünen tecrübelilerin ihanet şebekesine duhul eylemesi eşyanın tabiatına ters. 

Onların liderlerine tam itaatle bağlı olduklarına kuşkum yok.

Problem bu kadar yeni görevi Aksaray külliye müfredatının kaldırıp kaldıramayacağıdır ki, bu öyle çözülmeyecek bir problem de değildir. 

Bence onun çözümü bakanların sayısını azaltmak ve başkanlık kadrosunu genişletmekten geçer.

Başkanlık kadrosu gölge kabine gibi çalışabilir. Zaten bakan yardımcılıkları kadrosu ihdas edilmişti ya, onu kaldırırsın; bakanların da üstünde bir yetkiyle başkanlık sarayına alırsın.

Bu Roma’da da uygulanan bir yöntem idi.. 

Tetrarşi demeyiz de biz kırklar meclisi deriz mesela..

Her Ogustos’a bir Sezar..

Batı Roma’da bir Agustos bir Sezar… Ayrıca ileride Sezar ve / veya Agustos olabileceklerin eğitildiği okul ve senato işlevi gören bir yapı… 

Bundan böyle atanmış muhalefet ve fitne ürettiği yolunda millet vicdanında yeterli kanaati oluşturan cemaat sayesinde Yenimahalle’nin Yeni Türkiye’sinin bu iktidar dışında bir alternatifi olmadığı anlaşılmıştır. O halde bu yeni Türkiye sürecini yeni külliye ve yeni Enderun programı ile faziletlemek daha hayırlıdır sanki.

Mademâ heves ettik başkanlığa, başkanlık sarayında olması gereken kurul, kurum, başkanlık, idare, üst kurul, danışmanlık, encümenlik, enstitü, araştırma merkezi, vb kişiye özel yahut kurumsal teşkilat şem’asını içmenin vaktidir.

Devletin yeniden yapılandırılması başlığı altında bir dizi kamuoyu yönlendirme programından sonra açıklanacak olan bu yeni teşkilat şemasının toplumun ekseriyetiyle oluşan bir ortak kanaat eseri olduğu vurgulanmalıdır. Başkanlık yeni bir şey uygulayacağı zaman, onun hayata geçirilmesinde daha önceki acemiliklerin (mesela 16 Türk devletini temsilen askerlerin merdivanda dizilmesi hadisesi) tekrarlanmaması için böyle bir kamuoyu hazırlama taktiğini hiç gözden uzak tutmamalıdır.

Yoksa kararın önceden alınmasında bir beis yoktur. 

Kafamızda şem’a hazırdır.

Fakat önce bakan sayısı azaltılmalı ve Başkan, Başbakan’ının elinden tasarruf ve kamuda şeffaflık adını verdiği kampanyayı alıp bilfiil kendi uygulamalıdır. 

Devlette tasarrufa gitme noktasında başkanlığın uygulayacağı bir program daha etkili olur. Önce arabalar.. lakırdısı çok olduğu için arabalar satışa çıkarılmalıdır. Reno steyşin siyah resmi araba yani Ecevit kompleksine geri dönülmelidir. Oidipus kompleksi gibidir ve etkilidir bence..

İkincisi çevre, şehircilik, su, orman, tarım, hayvancılık, köyişleri, su ürünleri bakanlıkları ve ilgili kuruluşları birleştirilip tek bir bakanlık altında organize edilmelidir..

İlim, teknoloji, sanayi, ticaret ve ekonomi bakanlıkları ve ilgili kuruluşları da tek bir bakanlık etrafında çalışabilir. 

Başbakanlık yardımcılıkları kaldırılabilir..

Özal ve sonrasında ihdas edilen bakanlıkların tamamı kaldırılabilir. Devlet bakanlığı bire indirilir ve bunların teşkilatları o bakanlıkta toplanabilir.    

Böylece yirmi adet bakanlık hükümete yeter de artar bile.

İhtiyaç duyulan kurum ve kuruluşlar ile üst kurul bakamları sarayda hizmete devam ederler.

Su konseyi, yeşil alanları koruma ve geliştirme kurulu, yayınları izleme ve değerlendirme kurulu, insan hakları konseyi, üstün strateji üretim merkezleri, araştırma enstitüleri, toprak konseyi, şehircilik kurulu, tarihi çevrenin korunması kurulu, milli parklar, su havzaları, doğal hayatı koruma ve geliştirme kurulları, araştırma ve teknoloji geliştirme üst merkezi, ilim adamı yetiştirme kurulu, etik kurulu, enerji piyasası düz enleme üst kurulunu düzenleme kurulu, Sayıştay-danıştay-yargıtay ve benzeri kurumların koordinasyonu üst kurulu, turizm danışma meclisi, ihracatı artırma konseyi, bankacılık bilim kurulu, Türk sinemasını geliştirme ve sanatçıyı destekleme kurulu, yazar meclisi, üniversiteler üst danışma kurulu, ve daha bir sürü yeni teşkilat gereklidir.

Dalga geçmiyorum, gerçekten gereklidir.

Zira devletin çivisi çıkmıştır ve bakanlıklar eliyle yönetememektedir.   Öteden beri de –bu iktidarla da ilgisi yok- üst kurullar marifetiyle zaten dilemma ve dublikasyon dönemi gerekli tecrübeyi bürokrasiye kazandırmıştır. 

Hiçbir rahatsızlık çıkmayacaktır..

Bu kadar girizgâh yeter.

Gelelim asıl mevzuya…

Mehmet Ali Şahin dirayetle üstüne basa basa açıkladı…

Hem de unvanını kim olduğunu birkaç kez tekrarlaya tekrarlaya…

Yani rastgele biri konuşmuyordu..

Dedi ki; bu fire veren diye nitelendirilen arkadaşlar ihanet şebekesi filan değildir. Onlar Bakara (ve makara) gibi maneviyatımızı ilgilendiren meselede hassas olduklarını göstermişlerdir. İkincisi hiç kimse(siyasetçi olarak elbet) asgari ücretin bin lirayı bulmadığı bir ülkede 700 bin liralık saati koluna takamaz…

İşte bu kadar..

Dolayısıyla Akparti içinde hain aramak beyhudedir.

Fakat Bakara hassasiyeti ve saat duyarlılığı içindeki vekil sayısının azlığı bu sefer dikkat çekmektedir..

Onu da bi dahaki yolsuzluk oylamasında değerlendirmeli.. Ama bizim tavsiyemiz Vahdet’in Anayasa Mahkemesi öncesi dört bakanın kendi rızalarıyla yüce divana gitmeleri gerektiğinin altını çizmesi gibi daha tutarlı bir tavrın ortaya konmasıdır ki, Sayın Şahin ve asıl kuruculardan beklediğimiz bu milli görüş çizgisidir. Keşki Bakara ve saat hassasiyeti siyasi etik açısından daha çok ve daha önceden vurgulansa idi…

Rubai

Düzen tutmaz Hak yürümez minareyi sermezsen

Kalender mescide girmez selamını görmezsen

Küfür hep iman olmalı, iman küfrü sarmalı

Olamazsın bende-i Hakk bu gerçeğe ermezsen 

Günün Tweet'i

Gerçek buz gibi ensemde

Çatıdan düştü düşecek

Sabah kaçarım desem de

Akşam hepsi ülüşecek

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Lütfü Şehsuvaroğlu Arşivi