Lütfü Şehsuvaroğlu

Lütfü Şehsuvaroğlu

Abdurrahim Karakoç yaşasaydı

Abdurrahim Karakoç yaşasaydı

Konya’ya gitmişti Enderhan da Mihriban da Konya’da yaşıyorlardı. Küçük oğlu ile biricik kızının yanlarına gitmişti. Tedavi görüyordu ama bizi birkaç ay sonra bırakıp gideceğini bilmiyorduk. Telefon açardı dertleşirdik. Akit’te hâlâ yazıyordu belki de. 

Laf döner dolaşır Fethullah hocaya gelirdi.

“Ne istiyorlar bu adamdan” başlangıç cümlesinden sonra uzun uzadıya tartışırdık. Beni anlaması mümkün değildi. O her Müslüman gibi alnı secde gören birine sahip çıkma geleneğimizi deruhte ediyordu her zamanki gibi…

Bizim hep yaptığımız gibi… Süleymancılar, nurcular, yazıcılar, okuyucular, milli görüşçüler, yeniden milli mücadeleciler, Ticaniler, Nakşibendiler, Kadiriler, Bektaşiler, Mahmut hocacılar, Ahmet hocacılar, Adıyamancılar, Fethullah hocacılar, Kubbealtıcılar, uzar gider… Bildim bileli ayrım yapmadan her ortamda ve devletin her kademesinde, dışarıda ve içerde destek olurduk ve fakat bir karşılık, bir ahde vefa da göremezdik. İnsanların iç dünyalarını okuma hasleti de iyi bir şey değil. Abdurrahim Ağabey benim kadar o haslete sahip değildi, hâlâ Anadolu’nun saf Anadolu delikanlısıydı. O yüzden eski iyi niyetimizi devam ettiriyordu.

“Yahu Abdurrahim abi sen koca şairsin. Sana ne ondan bundan?” Gerçekten kendi yerini ve önemini bilmiyordu. Biliyordu da yetişme tarzı ve karakteri elvermiyordu.

Merak ediyorum, bugün yaşasa yine aynı fikirde olur muydu diye…

Akit’in konumu malum.

Acaba yeniden eski şiirin rüzgârı eser, eski halleri depreşir de Karakoç yine o keskin hicivlerine bıraktığı yerden başlar mıydı? İktidara ne yazardı, muhalefete ne yazardı? Cemaati nasıl ele alırdı? 

Başlasa ne yazardı acaba? Nerelerinden başlardı?

Hangi tarafı tutardı?

Kime casus kime hırsız deyü çatardı merak etmemek elde değil.

Onu düşününce aklıma bir şiir düştü.

“İki büyük çıkardık medeniyetimizden

Biri uğruğ, biri caş; ses yok müddeimizden”

ESKİ TÜRKİYE’NİN GAZETECİLERİ

Eski Türkiye devri kapandı, Yeni Türkiye devri başladı. Yeni Türkiye ismi benim daha 1979 yılında çıkarmaya karar verdiğim bir derginin adı.

Bir arkadaşı -şimdi Zaman yazarı- emniyete gönderdik on isimle… Bunların arasında Millet, Milli Devlet, hareket, Yeni Türkiye gibi isimler vardı. Benim gönlüm Yeni Türkiye’den yanaydı. Hatta harf karakterlerini bile ayarlamıştım. Fakat o Yeni Türkiye ismi daha önce alınmış diğer dokuzu da diye döndü. Nizam-ı Âlem ismi boştu. Kimse almamıştı biz de Nizam-ı Âlem adında dergi çıkardık. Gazete boyutunda… İyi de oldu ilk üç sayıda yüz bin tiraja ulaştık.

Yeni Türkiye’nin daha sonra yayın kurulunda yer aldım. O da Tank Hasan adını verdiğimiz bürokrasi hayatı siyasi hayatına galebe çalan Hasan Celal Güzel’in dergisi. Devlet kurumunun yapması gerekeni tek başına yapıyor o dergide…

Fakat bugün artık başka bir Yeni Türkiye var. O da Sayın Erdoğan’ın Yeni Türkiye’si… Fakat Yeni Türkiye’ye doğru kanat çırparken nedense eski gazeteciler ve ne kadar eski Türkiye’ye dair kişi ve kuruluş, muhit ve teşkilat varsa onlarla bunu yapmaya çalışıyor.

Bence onlarla olmaz.

Madem Yeni Türkiye’yi kuracağız. 

Eskilerle olmaz.

Eski eskide kaldı cancağızım şimdi yeni şeyler söylemek lazım…

Bu da fotoğraftakilerle ve onlara benzerlerle olabilir mi? 

DÖRT KİTABIN MÂNÂSI

Güvercinin gagasında

Dört kitabın manası

Cizlavetin yakasında

Dört kitabın manası

Suyun toprağa aşkı

Şu madencinin kaskı

Vicdanı saran kuşku

Dört kitabın manası

Merhabada saklı bağ

Gönülden gönüle ağ

İliklerden akan yağ

Dört kitabın manası

Kul hakkına riayet

Yetime inen rüyet

Tevekkülle inayet

Dört kitabın manası

Kula kulluk yapmamak

Doğru yoldan sapmamak

Tezgâhtan mum kapmamak

Dört kitabın manası

Ayet bilmek her şeyi

Havayı suyu neyi

Giden gülümsemeyi

Dört kitabın manası

Ölünün yüzünde ah

Çıkmayan canda ikrah

Tahtını arayan şah

Dört kitabın manası

Çok çok biriktirmemek

Alnteri helal yemek

Say özgürlük say emek

Dört kitabın manası

Ebazer’de tevekkül

İşçinin elinde çekül

Her zerreyi tartan kül

Dört kitabın manası

Yoldaşını satmamak

Ona buna yatmamak

Aşa ağu katmamak

Dört kitabın manası

Haksız yere öldürme

Şeytanını güldürme

Olur olmaz yeldirme 

Dört kitabın manası

İncinsen de incitme

Yetimi kakma itme

Kinin peşinden gitme

Dört kitabın manası

Hulusi kalp ile bak

Onu iman ile yak

Müjdelenen bir şafak

Dört kitabın manası

Şahsuvar noktayı koy

Fikrini maskeden soy

Derin derin gelen oy

Dört kitabın manası

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Lütfü Şehsuvaroğlu Arşivi