Fatih Akkaya

Fatih Akkaya

Müftü bile...

Müftü bile...

PYD, yani bölücü terör örgütü PKK’nın Suriye kolundan bir heyet, Birkaç gündür Fransa’da, el üstünde ağırlanıyor.

Son olarak ülkenin Cumhurbaşkanı tarafından, Paris’in VIP sarayı Elysee’de kabul edilen PYD Heyeti, çıkınca soluğu Charlie Hebdo’da almış.

Küfür tek millet diye boşuna demiyoruz. 

Fransız ve PYD-PKK-HDP haber kaynaklarının aktarımlarına göre,

Birbirlerini karşılıklı olarak iltifatlara boğuyorlar. 

Derginin çalışanları PYD Heyeti’ni kapıda karşılıyor. 

Suriye’deki mücadelelerinden övgüyle söz ediyor; “yazı-çizilerimizle arkanızdayız” mesajı veriyor. 

PYD’liler de, “Kürt halkı ve Demokratik Özerklik Yönetim bölgeleri” adına Fransız halkı ve Hebdo çalışanlarına başsağlığı dileğinde bulunuyor.

7 Ocak’taki saldırı olayında yaşamını yitiren Hebdo’culardan “şehit” diye söz eden PYD’liler, şöyle de bir laf ediyorlar:

“İnsanlık değerlerini savunmak için teröre karşı ortak hareket etmeliyiz.”

Ayrıca, “Fransa şehitlerinin intikamını Kobane'de aldıklarını” söylüyorlar.

Neresinden tutarsanız tutun, elinizde kalan mide bulandıran “hareketler” bunlar.

Bu noktada “içeride” durum nasıl? 

O daha da beter, daha da kahredici. 

Hz. Peygamber’e iğrenç iftiralarda bulunanlara açık destek veren bu örgütün Türkiye’deki çocukları, hem de “dindarlar”ın bile sempatisini kazanabiliyor artık.

Mesela, Diyarbakır İl Müftüsü Nimetullah Erdoğmuş’un HDP’den milletvekili adaylığı için görevinden istifa ettiği haberi düştü dün medyaya. 

İnandırıcı gelmedi bana ilkin.

“O kadar da değil” dedim kendi kendime.

Ve hemen Diyanet’le görüştüm, doğru mu diye. 

Aldığım cevap şöyle oldu: 

“Evet kurumumuzdan ayrıldı, ancak istifa değil, emekliliğini istedi.” 

Niçin?

“Orası bizi ilgilendirmez.”

Doğru tabi, bu ne ilgilendirir Diyanet’i, Başbakanlığı!

O da diğer bürokratlar gibi bir bürokrat ne de olsa!

Sonuç?

Bir il müftüsünün HDP’den milletvekili aday adaylığı için görevinden çekildiği doğru.

Milletvekili adayı gösterilmez veya gösterilse bile seçilemez ise, görevine geri dönme konusunda yaşanabilecek “kriz”i dolayısıyla birilerini zor durumda bırakma ihtimalini hesaba katmış olmalı ki, istifa etmiyor, emekliliğini istiyor Müftü Bey. 

Dersine iyi çalışmış anlayacağınız. 

Seçilirse ilk icraatının ne olacağı da belli:

Cezaevlerindeki PKK’lı teröristler için “genel af duası”nı artık Müftülük yerine TBMM çatısı altında yapacaktır. 

Gelelim, akıllardaki şu soruya: 

“Burada bir gariplik yok mu? Diyanet’te bu kadar yükselmiş, İl Müftülüğü görevine gelmiş bir isim, HDP gibi terör örgütü ile içli dışlı ve İslam’a, dindarlara, dini değerlere karşı duruşu malum olan bir siyasi partiden nasıl milletvekili aday adayı olur.”

Benim kendime göre bir cevabım var, yazılarımızı takip edenler bunu kolaylıkla tahmin edebilir. 

Burada önemli olan daha ziyade Diyanet’in vereceği cevaptır bence.

Bir “muhasebe” mesela, gereksiz bir öneri mi?  

Ve AK Parti iktidarının bu tabloyu iyi analiz edip; gidişatın yönünü, sonunu hesaba katarak, adımlarını, politikalarını gözden geçirmesi gerekmez mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Akkaya Arşivi