Lütfü Şehsuvaroğlu

Lütfü Şehsuvaroğlu

Sıra Dışı Hayatlar

Sıra Dışı Hayatlar

Bazı hayatlar vardır eser gibi… Bazı eserler vardır hayat kurtarır…

Bazı adamlar vardır, eseri kendinden büyük. Kimi hayatlarsa hiçbir esere sığmaz.

Okuruz bir kitap ve hayatımız değişir…

İnsan okumuşluğumuz ya… insanı okuyabilsek kim bilir neler değişir?... 

Tarih boyunca insanlık ne hayatlar kurmuş ve yıkmış…

Öyle hayatlar yaşanmış ki, insanlığa yön vermiş…

O yüzden “bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş; bir insanı dirilten, bütün insanlığı diriltmiş gibidir”…

Bir Eyüp Sultan, bir Ulubatlı Hasan, bir Seyit Onbaşı, bir Zihni Derin olmasaydı….

Zihni Derin olmasaydı çay Türkiye’ye ne zaman gelirdi? Bir Halil Paşa olmasaydı patatesle ne zaman tanışırdık acaba?

Onlar bazen soğukkanlı, münzevi, çekingen… Onlar bazen veli, bazen deli… Hayata ve insana dair birer numune…

Tarihten, dünyadan yani hayattan birer kesit…

Her sıraya kuyruk olanlardan kahramanlık bekleyebilir misiniz?

Hepimizi sıraya sokmaya çalışıyorlar.

Sıraya girip nefsinizi mutmain bir nefis addederek huzuru paylaşabilir misiniz?

Vicdanınız, sizi siz yapan hasletlerden herhangi birine müracaat etmeyişiniz karşısında hiç mi sızlamıyor?

Sadakat, merhamet, fedakârlık, vefakârlık, hürmet, aşk, mesuliyet, hakikat kavramlarından tamamen vareste olarak size çizilmiş bir tekdüze hayatı yaşayarak kendiniz olabileceğinizi düşünüyor musunuz?

Bu kavramlar olmadan nasıl var olabileceksiniz?

Hiç olmazsa yanınızda yörenizde tekdüze olmaktan ve sıraya girmekten kurtularak sıra dışı bir hayat ortaya koyanların hayatlarını bir eser gibi okumaya çalışmalıyız.

Eseri ve hayatı birbiriyle çelişen insanlara yalakalık kuyruğundan çıkarak sıra dışı hayatları hiç olmazsa takdir etmemiz hakikatin ve Hakkın öğütlediği en pasif direnç noktamızın kavi kalması için olmazsa olmaz alt düzey refleksidir.

İmanın en alt derecesi yani…

Âkif’in dediği gibi…

“Dövemezsin ki…

Hiç olmazsa yanımdan kovarım…”

Bari kovamıyorsak “buğz etme” tekniğine de mi başvuramıyoruz?

İmanın en alt derecesine…

Yoksa onu da mı kaybettik?

 

Her Gençte Olması Gereken 12 Burç

Gençliğimiz iyi yetişmiyor. Çaresiz her genç, test tekniği içinde tahsil durumlarına göre aldıkları eğitimin hakkını vermeye çalışıyorlar.

Hayat içinde bir namus, ahlak, vatan, bilgelik, dürüstlük gibi değerlerin ve taşındığında yüksek karakter oluşumuna hizmet eden faziletlerin hiçbirisi kazanılamıyor maalesef…

Ailesinden bir hazırlama söz konusu değilse zavallı genç zaten arkasında dayısı yoksa yenik başlıyor meslek, hayat, aile kurma ameliyesine…

İşte görüyorsunuz nasıl da kul hakkı yenmiş sınavlarda bile…

Bir düşünün o gencin ülkesine ve devletine olan güven problemini…

Fakat bütün zorluklarına rağmen gençliği kurtaracak olan yine de bin yıldır taşıdığı mayanın icabına bakmasıdır.

Gereğini yaşamasıdır.

Nasıl olacak bu?

12 Burç sayesinde…

Başta sağlam bir iman ve kalbinde asla şirke yer vermeme… Böyle olunca o genci kimse ama hiç kimse çıkarları için kullanamaz…

Neden çünkü o Allah’tan başkasından korkmaz ve onun yerine başka hiç kimseyi koymaz…

Böyle bir iman ehli mesuliyet duygusu ile yücelir. Yaşadığı çevreden, şehirden, ülkeden, dünyadan kendisini sorumlu hisseden bir insan kadar yüce bir varlık yoktur. Yanındaki arkadaşından, kardeşinden bile sorumluluk duymayan nesillerin kuracağı geleceği düşünebiliyor musunuz, ne felakettir…

Üçüncü burç fedakarlıktır. Fedakarlık duygusuna bugünlerde enayi damgası vurulmak isteniyor. Oysa ki bu yüksek vasıf köpeği bile insan eder. Eğer bir değere, bir insana, bir topluma, bir davaya fedakarlık etmeye devam ederseniz, o bunu hak etmese bile sonunda hak etmeyenin içinde yükseklik duygusunun gelişmesine sebep olacağı için bile tek başına faydalıdır. 

Bir başka burç merhamettir. Merhamet duygusu bizi biz yapan değerlerin başında gelir. Çevremize merhamet, hayvanlara merhamet, şehrimize, tarihimize, bize emanet edilen topluluklara merhamet… 

Sadakat gelir sonra… sadakat duygusu gönlü genişleten bir maniveladır.

Merhamet ve sadakat iki kardeştir. Yan yana iki burçtur. Yıkılmaz kaladır.

Vefakarlık, hürmet, hikmet ve bilgi gelir bu burçların ardından. Kale böylece tahkim edilir. Yükselir. Sağlamlaşır. 

Cesaret bir başka burçtur. Şimdi saydığımız bu burçlara sahip olanlar için olmazsa olmazımızdır. Cesaret yoksa kahramanlık duygusu olgunlaştıramaz gencimizi…

Cesaret eğitimi bu açıdan bütün yüksek öğrenimlerden daha evladır bizim için…

Başka bir burç da olmazsa olmazımızdır.

O da kanaattir.

Tamahkârlık etmemek, kanaat göstermektir. Az ile yetinmek, hırs girdabına sürüklenmemektir. Çünkü tamahkârlık, hırs nefsi azdırır ve insanı yoldan çıkarır. 

12. burç bütün hepsini ihata eden, kuşatan bir burçtur… ya da bütün bu burçlar ona çıkar. Ondan tekrar öbür burçlara dönülür. 

O da aşktır.

Aşk olmazsa hepsi boşadır.

Aşk…

Bunun eğitimini bugünkü eğitim kurumlarımız veremez. Bugün bu kavram yok edildiği için bütün faziletli yanlarımız çürüdü gitti.

Biz biz olmaktan çıktık…

Seçimi bırakın da yeni bir hayatı gelin seçin…

Gençliğimize 12 burcu yeniden kazandırmanın yollarını arayalım…

Yalvarıyorum size…

Türkiye’nin enerjisini boşa harcamayın.

Entropi yaşatmayın bu millete… Zaten azalan enerjisini birbirlerini kırmaları için kullandırmayın…

Milletin, masum bir milletin kalbiyle oynamayın. Onu dilendirmeyin, onu sadaka kültürüne mahkûm etmeyin. Onu, damarlarında dolaşan yaradanına karşı inkârcı hallere itelemeyin. 

Hele hele inancıyla, diniyle oynamayın…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Lütfü Şehsuvaroğlu Arşivi