Lütfü Şehsuvaroğlu

Lütfü Şehsuvaroğlu

Hadnaşinas Belediye Başkanlarından Şehri Kurtarmalıyız

Hadnaşinas Belediye Başkanlarından Şehri Kurtarmalıyız

ÇEVRE KENTLER KURMALIYIZ/ŞEHRE ABANMAMALIYIZ/TARİHİ DOKUYU MUHAFAZA ETMELİYİZ

30milyon insan ruhsatlı çirkin binalarda yaşıyor.    

20 milyon zaten hukuki olmayan kaçak binalarda, gecekondularda yaşıyor.

Şehirlerimizi büyütmemekle mükellefiz.

Ama nedense şehri büyütmek marifet gibi sunuluyor her yerde.

Şehirleri koruması gereken o şehrin hemşehrileri bile yüksek binaların dikilmesini şehrin gelişmesi zannedebiliyor.

İslam şehir mimarisinin ne idüğünü yazan Turgut Cansever hoca şehirlerimizi büyütmemekle mükellefiz derdi.

Büyütmemek amaç olmalı yani, büyütmek değil.

Ama bizzat belediye başkanları hizmet verecekleri şehirleri büyütmek için akla hayale gelmedik madrabazlıklar yapıyorlar. 

Diyor ki adam: Şu kadar organize sanayi sitesi yaptık…

İyi halt ettin diyen yok.

Ara sıra Turgut hocayı okusalar iyi olur belediye başkanları…

“Geçen asrın büyük isimlerinden biri F.L.Wright 1886 yılında satandartlar geliştirmeliyiz diyor.

Le Corbusier de 1927 yılında standartlar ruhunu geliştirmeliyiz diyor.” 

Şehirlerin belli bir nüfus kapasitesini aşmaması amaç olmalı oysa…

Ama Ankara başkanı sanki İstanbul’un nüfusuyla yarışıyor gibi. Altı milyonu bulmakla övünüyor…

Washington’un nüfusu yirmi yıl önce 400 bin idi.

Bugün kaç dersiniz: Yine dört yüz bin. Bir kişi artmamış.

Bütün dünyayı yöneten ABD Başkanı kendi güvenliği için bile Beyaz Saray’ın bahçesine nöbetçi kulübesi dikemez.

İmar planında değişiklik yapamaz. Hiç kimse başkente çivi çakamaz. Çivi çakamamak marifet olmalı.

Oysa bizde şu kadar çivi çaktık diye övünülüyor.

İyi halt ettin!

Çivileri çaktın da ne oldu? Şehir güzel mi şimdi? Diktin towersları, avm’leri, plazaları, yok ettin yeşili, yaşamayı, sevmeyi… 

Büyüme irileşme şehri zıvanadan çıkarır. Zıvanadan çıkan şehir Sodam ya da Gomore olur.

Yani batar!

Turgut hocaya kulak kabartalım:

“50-100 bin kişilik şehrin sanayi bölgesi varsa o küçük sanayi bölgesinin kirliliğini tabiat yok edebilecektir. Bedrettin Dalan’ın İstanbul’da yaptığı gibi 280 bin işçinin çalışacağı yekpare bir organize sanayi bölgesinin kirliliğini hiçbir tabiat hiçbir insan gücü temizleyemeyecektir.”

Bedrettin Dalan malum ANAP zamanının güya efsane belediye reisi…

İstanbul’a 280 bin kişinin çalışacağı bir sanayi sitesi yapmanın nesi hizmet?..

Hele hele Ankara gibi yönetim merkezinin sanayi sitesine ne ihtiyacı var?

Bilakis bu şehirlere cazibe merkezi olup da nüfus emilimini azaltmak icap ederdi.

Başka cazibe merkezleri kurmak ve geliştirmek dururken üç büyük şehri daha da büyütmek marifet değil, bilakis ihanettir.

“Orta Avrupa’daki gibi en büyük odak noktası bir milyon kişi olan onun etrafında beş altı yüz binlik şehirler, 5, 6 adet, bunların etrafında ise iki yüz binlik onların etrafında ise otuz ila elli bin nüfuslu ihtisas şehirlerinden oluşan metropoller…”

Bu kadar nüfus nerede  oturacak, yatacak, nasıl kalkıp işe gelecek. Ulaşıma getireceği yükü düşünün bir!

“On milyonluk İstanbul’da insanlar yılda 280 trilyon lirayı evleriyle işleri arasında gidip gelmeleri için harcıyorlar. 20 milyonluk Frankfurt’tan 68 trilyon lira bu. İstanbul’da Frankfurt’un on misli ulaşıma para harcanıyor.”

Hoca benim çevre-kentler dediğim projeyi savunuyor.

Bunu Sincan’da denedik. 

DPT raporlarına göre Ankara’da ulaşım için harcanan zaman ve para ürettiğini boşa çıkaran boş bir gayrete dönüşüyor.

İnsanlar uydu kentlerden banliyölerden şehre akıyorlar. Sabah ve akşam birer saatleri boşa gidiyor. Ayrıca benzin sarfiyatı. Zaman sarfiyatı, yorgunluk stres cabası…

Ürettiği yerde ikamet edebileceği kentler kurmak zorundayız.

Topoğrafik yapısı dağlar eğimli yerle olan şehirlerde dikdörtgen biçimli yapılar ve yerleşim nasıl doğru olabilir ki…

Ankara doğu cephesindeki o korkunç TOKİ binaları neyin nesi?

Türk evlerinin Türk yaşama biçiminin tabiattan kopuk olması düşünülemez. Ağaca bahçeye, ayvana, avluya, sıcak temas gerekir.

TOKİ kuruluşunun artık kulağını çekmek icap ediyor.

Bazı örnek uygulamaları yerinde mesela Eryaman birinci etap. Fakat giderek rantiye peşindeki müteahhit tipinin ayrılmaz bir parçası oldu TOKİ.

Şehrin göbeğinde organize sanayi siteleri ya?

Yok İvedik, yok Ostim yok bilmem ne?

Marifet mi?

 

RÖPORTAJ

Ahmet Hakan yazmış, Devlet Bahçeli ile röportaj yapacak olsam şu soruları sorardım diye…Benim de öyle merakım var.

Mesela Ahmet Davutoğlu’na sorardım:

1- Hayatınızın herhangi bir döneminde ülkücü oldunuz mu? Bu diskuru nereden kaptınız?

2- 7 Haziran Seçimlerini kazansanız, Tayyip Bey kazandı olacak, kaybederseniz siz kaybetmiş olacaksınız. Bu psikolojiyi evde paylaşıyor musunuz? Sare Hanım ne diyor?

3- Ankara’da yapılanları tasvip etmediğinizi biliyorum. Ne tedbir alacaksınız? Yapılan yanlışları düzeltebilecek misiniz? Hacı Bayram’ın açılışına gitmediniz, beğenmediniz mi?

4- Stratejik Derinlik’te yazdıklarınızı gerçekten sorumluluk aldığınız zaman uygulayabildiniz mi? Suriye politikanız ve beklentilerinizin boşa çıkması konusunda neler diyeceksiniz?

5- Kitap okumayan liderler hakkında ne düşünüyorsunuz? Onları ne yapmak lazım?

6- Danışmanlarınızdan memnun musunuz? Onlara ne danışıyorsunuz?

7- Beyefendiyle karşı karşıya geldiğinizde dizleriniz titriyor mu? Hadi bu ağır oldu, soruyu değiştireyim. Herhangi bir ahde vefa hissine kapılıyor musunuz? Ya da halk ağzında pek kullanılan tımar ve at darbımeseli aklınıza geliyor mu?

8- Turgut Cansever hocayı tanır mısınız? Tanıdıysanız, vefatından evvel bu şehirlerin hali ne olacak diye hiç konuştunuz mu?

9- Elinize güç geçerse, bu gücü nasıl kullanırsınız? Aklınıza muhalefeti getirmeyin. Onların tamamını çete saymanızı dil sürçmesi olarak değerlendirdik zaten. Mesela şehirlerdeki dikey yapılanmayı tıraş eder misiniz? Yoksa bunlara karışmam “onlar konuşur Ak Parti yapar” diye geçiştirir misiniz?

10- ANKARA’YI DİNOZORLARDAN KURTARACAK MISINIZ?

 

RUBAİ:

Gül-şen
Bağdaki gül, semadaki gül sensin
Gece gündüz gönlü açan gülşensin
Alnımı koyduğum şefkatli toprak
Ruhuma huzur veren bülbül sensin

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Lütfü Şehsuvaroğlu Arşivi