Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

İsyanın Kutsal Olanı Geçerlidir

İsyanın Kutsal Olanı Geçerlidir

Sol kesimin yazarlarından İzzettin Dinamo, Milli Mücadele için “Kutsal İsyan” demişti. Tabi ki Yunan gavuru bir taraftan, İngiliz ve Fransız gavuru diğer taraftan bindirince halkın yapacağı bu gavura karşı canla başla isyan etmektir.

Milislerimiz şehadet şerbeti karşılığında onu yaptı.

Vatan bu, yapısında önce senin namusun yatar, sonra da milletin şerefi şanı.

Elbette can kıymetli, hayat güzel…

Ne var ki yeri geldiğinde vatan hepsini bizden istiyor.

Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor.”

Niçin battı o güneşler? O kadar şehidi Çanakkale’de niye verdik?

Kıyıda köşede zelil veya gariban ölmek yerine şehadet, bir Müslüman için en yüksek mertebedir. Ölmezliği her mümin gönlünde arzu eder de Allah(cc) bu şanlı şerefli rütbeyi yine de dilediğine verir. Yoksa istesen de alamazsın…

Güneyimizde kurulması planlanan İkinci İsrail için verilen savaşa gereksizlik mi diyeceğiz? Bu kadar hain pusular, hain saldırılar…

Ana babanın elbette ki canı yanar. 

En azından şehadet de olsa gurbet hasreti vardır.

Ama aşk da fedakarlık olmadan olmaz ki.

Merhum Akif bizlere  neden “Şehid oğlu Şehid” diyor?..

Ülkenin bir ucundaki Çaykara ilçesinin Sultan Murad yaylasına gidin, göreceksiniz orada bir alay şehit yatıyor. O sabah namaza kalktıklarında Alay komutanının askere söylediği:

“Arkadaşlar, bu gece rüya gördüm, galiba hepimiz şehit olacağız, ailesini, çocuklarını özleyenler varsa izin veriyorum gitsinler.”

Mehmet bu, şehadet gibi bir rütbeyi bırakarak evinin yolunu tutar mı!

Hep bir ağızdan “Allahu Ekber..! Komutanım, sen neredeysen biz de oradayız.”

Güneş doğmak üzere iken Rus mevzileri dağın arakasından makinelilerle taramaya başlamış. Kırılmışlar, dökülmüşler, yine bir adım geri atan olmamış.

Bir iki yaralının dışında tamamı şehid…

Şimdilere gelince Siyonist’in beslediği bu 45 bin insanın katili PKK, Filistin halkına kan kusturan İsrail’den farklı değil. Anadolu yıkılmakla, dökülmekle karşı karşıya.

Bu milletten özerklik, yani toprak istiyorlar.

Verecek miyiz? 

PKK teröründe şehit verdiğimiz tek yüzbaşı Ali Alkan değil, Çaykaralı genç yaşta Komiser Ahmet Çamur ve de nice yiğitler var. 

Şüphesiz tüm o ailelerin yürekleri acılı, mahzun, üzüntülü.

Şehitlerimize Allah’tan(cc) rahmet, ailelere sabır niyaz ediyoruz.

Ancak, “Düne kadar ‘çözüm’ diyenler ne oldu da ‘sonuna kadar savaş’ diyor. Saraylarda 30 tane korumayla gezip, zırhlı arabalara binip ‘şehit olmak istiyorum’ diye bir şey yok.”  şeklinde ne tarafa çekileceği malum bu tip bir politik deyişin Çaykara’dan değil de Osmaniye’den çıkması oldukça anlamlı. 

Bu sözleri söyleyen zat keşke rütbesiz birisi olsaydı, veya falan partinin sözcüsü…

Asker olunca işin rengi daha da değişik oluyor.

 “Düne kadar çözüm, şimdi sonuna kadar savaş” ne demek?

Koskocaman devlet bu üç baldırı çıplağa havlu mu atacak?

Acılı günde, hele de şehit uğurlamasında neden ille de politika gözlüğü ile bakma gereğini duyarız? Bu savaşı sırf Erdoğan’ın kavgası görenler var.

Yani Erdoğan’ın çiftliği talan ediliyor, gidenler de boşuna gidiyor.

Üstüne de vatanseverliğimize toz kondurmayız…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Nusret Çiçek Arşivi