Recep Garip

Recep Garip

Sancı (2)

Sancı (2)

Sancılarla, acılarla, sınavlarla, düşmelerle, kalkmalarla birlikte büyüyen topluluklar, büyük tecrübeler geçirmişlerdir ki bu elde edilen hayat ölçüsü yıkılmaya, manidir, yenilmeye manidir. Şükür ki toplumumuzu ayakta tutan böyle bir beraberlik hukuku var. Büyük ülkülerle, inançlarla bağlı olan toplumumuz, coğrafyamız her geçen gün daha da bilinçli hareket etmeye, tuzakları bozmaya, kusurları örtmeye, tedavi etmeye, yaraları sarmaya muktedirdir.

Sancılanmadan doğum gerçekleşmez. Doğum öncesi ve sonrası sancılarsa insanın dikkatini toparlamasını sağlar. Hayat, dikkatli yaşamayı gerektiriyor. Hayat, dikkat istiyor. Daha dikkatli adımlar atıp, daha onurlu seçimler yapmak için kalplerimizle konuşmamız gerekiyor. Aksi takdirde nefis, insanı giderek çukura, batağa doğru sürüklüyor. Nefse karşı verilen mücadelede de acı, ıstırap, pişmanlıklar, ezilme ve eziyetler söz konusudur. Nefse karşı mücadele, biraz da vicdanla, gönülle yapılan bir mücadeledir. Dolayısıyla ne yandan bakılırsa bakılsın insan ömrü, iniş ve çıkışların arasına yerleşmiş olan gelgitlerle sürüyor. Meselemiz, tercihlerimizdir. Meselemiz, kadim anlayışın bireydeki tezahürüdür. Meselemiz, iman ile küfrün arasındaki çizgide ya iman üzere ya da küfür üzere sürecek olan noktadır. Tercihlerimizi yaparken yalnızca bu dünya merkezli yapmamalıyız. Yaparsak acının, ıstırabın, azabın ardı arkası kesilmez. Ne yaparsanız, ne ekerseniz karşılığı vardır. Zerre miktarınca yapılan her bir eylemin karşılığı görülecektir.

Seçtiğin-seçeceğin-tercihin, ya huzuru- aydınlığı çağırır ya da karanlığı-geceyi. Attığın her adım ya uçuruma doğru taşır ya da selamete doğru. Konuştuğun her söz, her cümle, her kelime, insanın kişiliğini haber verir. Dostlarınla birlikte anılır, dostlarınla birlikte haşrolursun. Yaşadığımız hayat, iki dünyalı bir hayattır. Ebedi âleme yaptığımız bu yolculukta; ayık olmak, uyanık olmak, istikametli olmak, mutedil olmak, muktedir olmak, mümin olmak, mütefekkir olmak, mütezekkir olmak, müvahhit olmak, mücahit olmak, mümessil olmak, müessir olmak mecburiyetindeyiz.

Hüznün, sıkıntının, acının, sancının varlığı, hayatın varlığıdır. Hayat bunlarla birlikte anlam kazanıyor. Her bir eylemin, karşı cinsleri de söz konusudur. Sevincin, muhabbetin, mesrur olmanın, müşfik olmanın, tahammülün de bizler için var olduğu muhakkak. Birisi olmadan diğerinin anlamı yok. Biri diğerinin farklılığını ortaya koyuyor.

Geceyi takip eden gündüz, karanlıkları kovan güneş, yokuştan sonra gelen iniş, düzlüklerde önümüze çıkan tepecikler, engeller, engebeler, soğuktan sonra ılık, sıcak bir mevsimin tezahürü de farklı değildir. Birbirini tamamlar. Birbirini takip eder. Sabreden selamete-huzura erer. Tahammül eden, katlanan hayra, hikmete kavuşur.

Yeryüzünde hikmetin arayıcısı olmak demek, sabrı kuşanmak demektir. Hikmetin, her an her yerde ikamet ettiği muhakkaktır. Arayışın, sırrı idrak edişin sonucunda hikmet tezahür ediyor.

Kış günlerine katlanamayan bahara kavuşamıyor. Katlanmayı bilen, özgürlüğe de, özgünlüğe de kavuşuyor. Demek oluyor ki hayatı yaşarken, anlamlı yaşamak için; katlanmayı, sabretmeyi bilmek ve Allah’ın nuruyla yeryüzüne, bütün eşyalara, varlıklara, toplumlara, olaylara, insanlara bakabilmek gerekiyor. Nuru idrak, Allah’ı idraktir. Nura yürüyüşte basiret açılır, karanlıklar kaybolur. Acıların ve sancıların, sürgünlerin ve esaretlerin daha asil, daha güzel, daha imrenilir, daha yüce makamlar için verildiği muhakkaktır.

Bütün bunları bilmek demek, kendini keşfetmek demektir. Kendini keşfeden sırra ermiş olur. Sırlı dünya, sırlarını da ikram etmek üzere var olan dünyadır. Yalan dünyada yalansız, riyasız, yalın ve yapmacıksız bir ölçüyle hayatı sürdürmek icap ediyor. Bu da Kur’an ve Sünnet yoludur. Kur’an’a ve sünnete ittiba eden kurtulmuşlardan olur. Tercihlerimizi hep bu minval üzerinden yaparız. Ya asildir ya da değil. Ya kardeşlik akdimizi yerine getirmeliyiz ya da düşmanların elinde oyuncak olacağımızı asla unutmamalıyız. Gün idrak günüdür, aklı kullanma günüdür. Gün doğruda, inançta, değerlerde buluşma günüdür. Ümmeti İslam bunu beklemektedir. İttihadi İslam, bizim asil tercihlerimizi, asaletli yolculuğumuzu, adaletli davranışlarımızı bekliyor. Büyük Türk ve İslam Coğrafyasında var olan sancı ve ıstırabın ortadan kalkması için, elimizi kalbimize götürmeli, hayrı, hakkı tercih ettiğimizi mutlaka görmeliyiz.

Bu tercihlerimizle ancak ülkemizin üzerinde oynanan oyunlar bozulacaktır. Sancısız huzur yok. Bilmeliyiz ki sükûna ermek için sancıları idrak ederek aklıselim ile meseleyi tahlil etmeye, ona göre davranmaya ve gelecek için besmele çekmeye insanlık muhtaçtır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Recep Garip Arşivi